Bir yazıya ilk kez bir video ile başlay­a­cağım. Lüt­fen bu 4:20 dakikalık şölene can veren kadı­na iyi bakın. Beş duyunuzu sonuna dek açın, hat­ta altıncı duyunuzu da…

Güçlü ve kariz­matik güzel­lik­te bir yüzle karşılaşa­cak­sınız. Sanatçının dan­sı göz­leriniz­den ruhunuza aka­cak, hem çocuk­su hem yaşan­mışlık taşıyan sesi, neredeyse hip­no­tiz­ma edi­ci bir şek­ilde yüreğinize ulaşacak…

Extrait du dvd “Jivula”. Titi Robin, Gulabi Sapera, Jose Montealegre “Pepito”, Francis Varis, Kalou Stalin, Ze Luis Nascimento (2014)

Ekranınız­dan uzanıp yüreğinize doku­nan bu kadının adı Gula­bi Sapera. O bir şarkıcı ve dan­sçı. Hindis­tan’ın kuzey-batısın­da­ki Racas­tan böl­gesinde yaşayan Kalbaliya ya da Saperas adı ver­ilen bir çin­gene toplu­luğu­nun­dan ve 60’larda doğ­muş. Aslın­da ait olduğu göçebe toplumun ve ülkede­ki alt kast sis­tem­ine uygun olarak yaşa­ması gerekir­miş ama dans ve müzik Gula­bi’nin hay­at yol­cu­luğunu tama­men değiştirmiş.

Gulabi’nın mahlası “Gula­bo”, yani isminin eril yoru­mu. Bu ismi ona, onu çok sev­en babası ülkesinde sanatını icra ede­bilmek ve başarıya ulaş­mak için “erkek gibi” mücadele ettiği­ni düşündüğü için vermiş.

Yürüm­eye çalışırken aynı anda dans etmeyi de öğre­nen Gula­bi, kültürünün ve Kalbaliya kim­liğinin önem­li bir parçası olan dans ve müz­iği sah­n­eye taşıdığın­da 12 yaşın­daymış, ve bu gir­işi­mi ile cin­siyetçi ve katı kast geleneği­ni parçalamış. Döne­min başbakanı olan Rajiv Gand­hi tarafın­dan büyük bir heye­can­la destek­len­miş. 2016’da Gula­bi Hindis­tan’ın sanat ve kültür madalyası olan Pad­ma Shri ile ödül­lendirilmiş. Bugün Sohan Nath ile evli ve beş çocuk annesi.

Titi ve Gula­bi’inin ortak gös­ter­i­lerinden biri olan “Rajas­tani Quar­tet”. Jaipur, 1999. Gula­bi, danseden Dino’yu izlerken (Fotoğraf: Véronique Guillien)

Kız çocuğun yaşam hakkı…

Gula­bi, ailesinin yed­in­ci çocuğu, ve dördüncü kız çocuk olarak dünyaya gelmiş. Kız çocuk­lara değer ver­meyen, “eril gelenek gereği”, doğar doğ­maz, babasının uza­k­ta olmasın­dan fay­dalanan “toplum lid­er­leri” tarafın­dan can­lı can­lı gömülmüş. Teyze­si, bunu farked­er far­ket­mez müda­hale edip, bir saat içinde bebeği gömüldüğü yer­den çıkararak, hay­atını kurtarmış…

Ana tan­rıça” kültüne inanan bir insan olan babası kız çocuk­larını “tan­rıçanın bir lüt­fu” olarak görüy­or ve onları çok seviy­or­muş. Özel­lik­le de en küçük­leri olan Gula­bi’yi… Kızının doğar doğ­maz gömülmesin­den son­ra, çocuk­luğu boyun­ca, ken­disi evde yokken onun öldürülmesin­den korkarak yaşamış.

2011 yılın­da Gula­bi, Bigg Boss adlı tele-realite pro­gramın­da, doğu­mu­nun ardın­da­ki gerçek­ten ilk kez açık açık söz etmiş. Gula­bi bu gerçek­leri geniş seyir­ci toplayan bu tele­vizy­on pro­gramı­na taşırken, halkı bil­gilendirmek, farkın­dalık kazandır­mak amacın­daymış. O doğ­duğun­da, toplumu­nun sorum­lu­luk verdiği bazı şahıs­ların, tıp­kı baş­ka kız çocuk­ları­na yap­tık­ları gibi, ailede doğan dördüncü kız çocuğu olarak yaşa­ma hakkı olmadığı­na karar verip nasıl gömdük­leri­ni anlatmış.

gulabi sapera danse

Yılanların dansı

Göçebe Kalbaliya toplumu­nun gelenek­sel uğraşısı, yılan­lar­la ilgili. Yılan­ları yakala­mak, git­tik­leri fark­lı böl­gel­erde yılan zehiri­ni takas etmek. Yine gelenek­sel olarak, Kalbaliya erkek­leri kobraları, kamış­tan yapılmış sepetlerde köy ve kasa­balara taşıy­or, kadın­lar ise dans ederek sada­ka topluy­or­muş. Kobraları kut­sal kab­ul ediy­or ve öldürülmeleri­ni red­dediy­or­lar­mış. Köylerde bir kobra bir eve girdiyse, yılanı öldürme­den yakala­ması ve evden çıkar­ması için bir Kalbaliya çağrılıyormuş.

Kalbaliyalar köy ve kent­lerin, halkın uza­ğın­da yaşadık­ları için, her zaman mar­ji­nal olarak algılan­mışlar. Şehir dışın­da­ki dışın­da­ki açık alan­lar­da, “deras” adı ver­ilen, derme çat­ma kam­plar­da yaşıy­or­lar­mış, ve kam­plarını bir yer­den bir yere, zaman içinde tekrar edilen bir güz­er­gahı izley­erek taşıyorlarmış.

Nesilden nesile Kalbaliyalar, güz­er­gahların­da­ki bitk­il­er ve hay­van­lar­la ilgili eşi bulun­maz bir bil­gi dağar­cığı kazan­mış. Ve bu doğal kay­nakların birçok hastalığa deva olduğu­nun bil­inci­ni edin­miş. Bu da onlara ek bir gelir imkanı yaratmış.

1972 yılın­da Hindis­tan par­la­men­to­su­nun çıkardığı Yaban Hay­ati Koru­ma Yasası, (Wildlife Pro­tec­tion Act) ile Kalbaliyalar gelenek­sel meslek­lerinin ana unsu­ru olan yılan­dan ayrılmış. Bugün, Hindistan’da ya da dünyanın baş­ka böl­gelerinde olsun, ana geçim kay­nakları sahne sanat­ları. Per­for­mans imkan­ları kısıtlı, düzen­siz ve aralık­lı olduğun­dan, yaşa­mak için tarım ve hay­vancılık sek­töründe de çalışıyorlar.

Rajasthan livre

Rajasthan”, Eric Roux Fontaine’in çiz­im­leri, Titi Robin’in metinleri­ni içeren bir kitap. Sol­da: Kitabın kapak tasarım­ların­dan biri. Sağ­da: Kitap­tan bir alın­tı. (Kay­nak: titirobin.net)

Oryan­talist tablo­lar­dan, roman­lar­dan, hat­ta masal­lar­dan çocuk zihin­ler­im­ize çizilen “yılan oynatıcısı” resminin kay­nağı Kalbaliya toplumu olsa gerek. Yukar­da­ki çok kısıtlı birkaç bil­gi ile, Kalbaliya halkının yılan­la ilişk­isi­ni sözcük­lere gerek duy­madan his­set­mek mümkün. Dolayısıy­la zih­n­i­mizde­ki resmin oldukça yan­lış, en azın­dan eksik olduğu hemen anlaşılıy­or… Türkçe’de­ki “yılan oynatıcısı” sıfatının da ne den­li yüzey­sel kaldığını sizler de far­ket­tiniz, değil mi? İngilizcede “snake charmer”, Fran­sız­ca’­da “charmeur de ser­pent”, yani “yılan büyü­leyi­cisi” deniy­or örneğin… Yılanı büyü­leyip, kimse zarar görme­den yakalayan anlamını içeriy­or olmalı…

Gula­bi sayesinde dünyanın tanıdığı, ardın­dan Jogi­ra, Yogi gibi sanatçıların emek verdiği Kalbaliya dan­sın­da işte bu yüz­den giysiler ve figür­ler yılan­ları hatırlatıyor.

Bu dans, bir “kut­la­ma” niteliğinde, ve Kalbaliya halkının kültürünün önem­li bir parçası. Dansları ve müzik­leri Kalbaliya toplumu için bir gurur kay­nağı ve kim­lik­lerinin temel taşların­dan biri. Sanat­ları ayrı­ca, “yılan büyü­leyi­cisi” bir toplumun, böl­gelerinde­ki sosy­oekonomik şart­lara uyum sağla­mak­ta gös­ter­dik­leri yaratıcılığı, ve Racas­tan kır­sal toplumun­da bu halkın yeri­ni işaret ediyor.

Dan­sçılar genel­lik­le kadın. Geniş siyah üzer­ine, ren­kli moti­fler ve çizgiler­le bezen­miş etek­leri olan elbisel­er giyiy­or­lar. Bu etek­ler dans ederken, açılıy­or, dönüy­or, dal­galanıy­or, ve yılan­ların kay­gan hareket­leri­ni hatır­latıy­or. Şarkıların, müz­iğin gücü, etk­i­leyi­cil­iği yanın­da, Gula­bi’nin transa yak­laştığı anları far­ket­memek olası değil. Erkek katılım­cılar genelde bir müzik aleti çalıy­or. Örneğin yılan­ları yakala­mak için kul­lanılan ve gelenek­sel üflemeli bir saz olan “pun­gi”, ya da dan­sçıya ritm ver­mek için vur­malı sazlar­dan “khan­jari”, “mor­chang”, “khu­ralio”, “dho­lak”

Şarkılar ise, genel­lik­le folk­lor­dan ya da mitolo­ji­den öyküler anlatıy­or. Kalbaliyalar söz­leri doğaçla­ma olarak söyledik­leri şarkılar­la da tanınıy­or. Bu da dans ve müzik sanat­larının, nesilden nesile sözlü olarak aktarıl­ması ile bağlan­tılı olarak gelişmiş bir yetenek. Kalbaliya kültürünün müzik ve dans sanatını aktara­bile­cek her­han­gi bir metin, ya da eğitim mev­cut değil, ama 2010 yılın­da Racas­tan Kalbaliya dans ve şarkıları UNESCO tarafın­dan “yaşayan insan hazi­ne­si” olarak kab­ul edilmiş.

Gulabi ve mücadelesinin kazanımları

Eğitim konusuna değin­mişken… Alt kast kab­ul edilen Kalbaliya halkının kız çocuk­ları oku­la gön­der­ilmiy­or. Gula­bi, büyük kızını oku­la kay­det­tire­bilmek için çok mücadele etmiş, ve Rahkî eğitim hakkını kul­lan­abilen ilk Kalbalıya kız çocuğu olmuş. Bugün Kalbaliyalar hak­larını talep etmek ve koru­mak için örgütleniy­or, her yıl ülke düzeyinde bir toplan­tı gerçek­leştiriy­or. Çocuk­ların oku­la gide­bilme­si de ver­ilen mücade­lenin bir parçası. Tüm emek­lere rağ­men çok az sayı­da çocuk eğitime ulaşa­bilmiş olsa da, umut verici…

Aşağı­da Türkçe altyazı ile izleye­bile­ceğiniz “Jivu­la” DVD’sinde yer alan belge­selden alın­tı olan video­da göre­ceksiniz : Gula­bi’nin gir­işi­mi ile, ken­dinin de bir parçası olduğu Kalbaliya müzisyen­leri bir ara­da yaşaya­bile­cek­leri bir mahall­eye sahip olabilmiş…

 

Gulabi ve Titi : özgünlük ve paylaşmayla örülen bir sanat yolu

Gula­bi 1992’den itibaren, yıl­lar­ca bir­lik­te çalıştığı müzisyen Titi Robin’in sanatın­da önem­li bir yere sahip. Titi, öyle “ken­di­ni öne çıkar­mak” adı­na “teknik sergileyen” kimi sanatçılar­dan değil. Özgün melodi­leri iyi işaretlen­miş ritim­ler­le sunuy­or ve bir­lik­te çalıştığı fark­lı coğrafyalar­dan, kültür­ler­den sanatçılar­la iç içe, uyum ve pay­laş­ma ile müzik icra ediy­or. Bu tamam­layıcı, zengin­leştiri­ci bir­lik­te­lik elbette çarpıtılmış, ster­il­ize edilmiş bir “dünya müz­iği” kavramın­dan daima uzak… Gula­bi ve Titi’nin bir­lik­te adım­ladığı yol da doğal olarak, özgün ve sade taşlar­dan örülmüş bir şölene dönüşüyor…

gulabi sapera et titi robin

Titi ve Gula­bi (Fotoğraf: Louis Vincent)

Gula­bi ve Titi, bir çok pro­jede bir araya gelmiş. Hep­si­ni buraya sığdır­mak ister­dim, ama bir kaç örnek­le tesel­li bulalım… Gula­bi’nin katıldığı güzel­lik­ler­den “Gitans”, “Payo Mich­to”, ve Yaşar Kemal’e adanan “Un Ciel de Cuiv­re” (Gök­bakır) albüm­leri­ni saya­bilir­im. Aşağı­da­ki video­da dinleye­ceğiniz “La rose de Jaipur” (Jaipur gülü) bu son albüm­den bir parça…

2002 yılın­da, Gula­bi ve Titi, Kalbe­liya kastın­dan veya Mar­wari reper­tu­arın­dan gelen şarkılara daya­narak, kendi­ler­ine aiti­ki dünyanın buluş­ması­na adan­mış “Rakhî” adlı ortak yazdık­ları bir opus yayın­ladı. Eylül 2002’de, Kore­ografisi ve Titi Robin’in bestelerinin bir araya geldiği bir gös­teri olan “Jivu­la” doğ­du ve birçok Fran­sız ve ulus­lararası sahnede sunuldu.

Ayrı­ca 2006’da Ser­gio Mon­de­lo’­nun gerçek­leştirdiği DVD “Jivu­la” ve CD “Ani­ta!” yayın­landı. Bu iki album, Endülüs’ten Camarón de la Isla’nın mezarı­na kadar Titi Robin’in evreni­ni sunan, röpor­ta­jları, arşiv görün­tü­leri­ni, sahne ya da aile, arkadaş ortam­ların­dan yakalanan müzikal alın­tıları har­man­lıy­or. Ayrı­ca Titi Robin ve Gula­bi Saper­a’nın müzik ve dan­sını, Hindis­tan’­da ve Fransa’­da kaydedilen per­for­manslarını içeriyor.

En famille” (Aile­cek) oluşu­mu için ise iki sanatçı, çevreler­ine yeni nesil aile fert­leri­ni topluy­or­du: Titi’nin kızları Maria, Colombe, ve Gula­bi’nin oğlu Dino Ban­jara… (playlist)

La famille” oluşu­mu sahnede… (Fotoğraf: Louis Vincent)

2019 sonun­dan itibaren Titi ve Gula­bi bir­lik­te hazır­ladık­ları gös­ter­il­er­den biri olan “Khush­boo” ile Hindis­tan’­da tur­n­eye başlamış. Ancak pan­dem­i­nin ortaya çık­ması ile, “Khushboo“yu diğer ülkelere taşıya­madan pro­gra­ma geçi­ci olarak ara ver­ilmiş. Bu gös­terinin önem­li bir özel­liği araların­da gerçek bir hiy­er­arşi olan çin­gene müzik ve danslarını klasik hint müzik ve dansları ile ilk kez bir araya getirmesi.

Titi, ilginç bir şek­ilde, 20 yıl önce kay­da geçen parçaların bugün yeniden çok popüler olduğunu belir­tiy­or. “Bugün düğün­lerde, şen­lik­lerde sık sık çalındık­larını görüy­oruz. Özel­lik­le genç nesil çok ilgi gös­teriy­or, genç din­leyi­cil­er­den çok olum­lu dönüş ve mesajlar alıy­o­rum” diy­or. Ayrı­ca gelenek­sel Racas­tan düğün şen­lik­leri­ni tanı­tan belge­sellerde de Gula­bi ve Titi’nin müz­iğiyle karşılaşıyoruz…

Pan­demi­den çıkıp nor­malleşme döne­m­ine bir an önce girme dileği­ni buraya ekleme­den geçmek elde değil…

Siz­leri Gula­bi’yi daha yakın­dan tanıya­bile­ceğiniz bir playlis­tle başbaşa bırak­madan önce, bir de kitap öner­mek istiy­o­rum. Şimdi­lik sadece Fran­sız­cası var ama kim bilir, bel­ki bir gün Türkçe’­sine de ulaşabiliriz…

gulabi sapera livre

Gula­bi Sapera” başlığı altın­da 2000 yılı sonun­da yayın­lanan ve bir de CD içeren kitap Gula­bi’nin oto­biyo­grafik hikaye­sine yer veriy­or. Fotoğrafçı Véronique Guil­lien, sanatçının öyküsünü mükem­mel bir şek­ilde kayd­ed­erek kita­ba taşımış. Gula­bi ise yaşamını, katı ve gelenek­sel bir ortam­da dan­sçı olarak mücade­lesi­ni, karar­lılığını ve ulus­lararası şöhre­tinin başlangıcını anlatıy­or. Tanık­lığını ise müzisyen Titi Robin kaleme almış. Kitabın tamam­layıcısı olan albüm ise Kalbe­liya reper­tu­arın­dan araların­da düğün şarkıları, yılan­ları büyüle­mek için melodi­lerin de bulun­duğu bir yel­paze sunuyor.

Véronique Guil­lien / Titi Robin
2000, Naïve/Actes-Sud
EAN : 9782742731299
93 pages


Gula­bi Sapera > Face­book | Insta­gram
Titi Robin >  titirobin.net  | Kedis­tan kartpostalları


İyi din­lemel­er.
Playlist Titi & Gulabi


Kedistan’ın tüm yayınlarını, yazar ve çevirmenlerin emeğine saygı göstererek, kaynak ve link vererek paylaşabilirisiniz. Teşekkürler.
Naz Oke on EmailNaz Oke on FacebookNaz Oke on Youtube
Naz Oke
REDACTION | Journaliste 
Chat de gout­tière sans fron­tières. Jour­nal­isme à l’U­ni­ver­sité de Mar­mara. Archi­tec­ture à l’U­ni­ver­sité de Mimar Sinan, Istanbul.