Dosyanın diğer yazılarına ulaşmak için bu linki izleyiniz

Kulağın­da karan­fil taşıyan halkımın oğulları
Atlanın gidiy­oruz.
Buğu­lu bir şafak vak­ti yeniden düşüy­oruz yollara
Eski zaman­lar­da olduğu gibi
Der­simiz tarih.
Unut­mayın kaldığımız yeri

yenilmedik daha…”

Murathan MUNGAN

BU ÇOCUKLAR KİMİN?

Kürdistan’daki devlet şid­de­tine karşı, ellerinde gökkuşağı bayrak­ları, yürek­lerinde korku ve endişe ile bu çocuk­lar sokak­lar­da, mey­dan­lar­da direniy­or­lar. Bu korku ve endişe sadece devletin şid­de­tine karşı değil, bir­lik­te omuz omuza Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürtlere, kadın­lara, doğaya, LGBTİQ+ lara karşı devam eden sis­tem­li şid­de­tine karşı bir­lik­te mücadele yürüt­mek iste­dik­leri insan­lara karşı.

Amed’in Newroz mey­dan­ların­da, 8 Mart kut­la­maların­da, yıl­madan, inat­la, gökkuşağı bayrak­ları ile mücadele için­de­ki yer­leri­ni almaya devam ediy­or­lar, ve dur­mak­sızın sözlü ve fizik­sel şid­dete maruz kalıy­or­lar. Bu çocuk­lar baş­ka bir kal­a­balık içinde değil; “Kürtler bir halk­tır ve hak­larını kazanacak!”, “Kürdüm, kadınım, hak­larımı istiy­o­rum”, “Kürdis­tan faşizme mezar ola­cak!” diyen insan­ların şid­de­tine uğruy­or­lar. Bu şid­de­ti uygu­layan­lar HDP ve BDP’li insanlar.

Cin­siyet özgür­lükçü bir par­a­dig­ma ile özgür bir yaşam inşa etme mücade­le­si içinde olan bir hareketin birey­leri, salt het­ero olmadık­ları için neden baş­ka insan­lara şid­det uygu­lar­lar? Bu dizinin ilk yazısın­da yer verdiğim bir cüm­leyi bir kez daha kul­lanacağım; “Türkiye ve Kürdistan’da özgür­lük­ten dem vurarak yaşayan bireyler için “Kürt sorunu” nasıl ki bir tur­nu­sol kağıdı işlevi­ni görüy­or­sa, günümüzde evrensel insan­lık, “baş­ka bir dünya mümkündür” diyen­ler içinde LGBTİQ+lara yak­laşım bu işle­vi görmektedir.”

Newroz kut­la­maları sırasın­da sah­n­eye yakın bir yerde gökkuşağı bayrağı açan bir grup LGBTİ+ olarak Amed­spor Direniş Taraftar Grubu üye­si kal­a­balık bir grup tarafın­dan yak­laşık 15 daki­ka boyun­ca sözlü ve fizik­sel şid­dete maruz kaldık. Bir trans kadın arkadaşımız linç edil­di. Bir cis kadın arkadaşımız darp edil­di.” (Velvele)

Üç gün önce 8 Mart Amed kadın buluş­masın­da bu yaşanan­lar için HDP ve BDP’nin, devrim­ci Kürt kadın­larının bir sözü ola­cak mı aca­ba? Bu konu­da iyimser olmadığımı özel­lik­le belirt­mek ister­im. Çünkü bir önce­ki Newroz kut­la­masın­da Amed’den  aşağı­da­ki tanık­lığı hatır­larsak, bu yaşanan­lar içinde bir söz­leri olmamıştı…

Mit­ing boyun­ca sürek­li laf atan­lar oluy­or­du. Özel­lik­le yetişkin erkek­ler sürek­li çevrem­izde geziniy­or­du. Ara­da çocuk­ları yol­luy­or­lardı. Görüy­or­duk. Bayrağımızı elim­iz­den almak istiy­or­lardı. İlerleyen saatlerde daha az kişi kaldığımız­da 20’li yaşların­da bir adam gel­di ve bir­d­en­bire bayrağı arkadaşımızın elin­den alıp yırt­maya kalk­tı. Açıkçası biz baş­ta ne olduğunu anla­madık çünkü tek bayrak elden ele geziy­or­du zat­en. Herkes bayrağı alıp bir süre o bayrak­la halay çekiy­or­du. Ancak yırt­maya çalıştığını görünce bir arkadaşımız tep­ki gös­ter­di. Bunun üzer­ine saldırdı. Tekme attı. Çevre­de­ki kal­a­balık alan­dan uza­k­laştırdı.” (Kaos-gl)

Bu dosya kap­samın­da Diyarbakır Baro­su ile iletişime geç­tim. Avukat Okan Altekin aracılığı ile Diyarbakır Baro­su LGBTİ+ Hak­ları Komisyonu’na 2020–2021 tar­ih­leri arasın­da gelen başvu­ru­ları­na ulaştım. Başvu­ran­ların kim­lik­leri Baro tarafın­dan isim ve soy isim­lerinin baş harfleri ile kodlanmış.

K.M. ; Başvu­ru­cu, babasın­dan ve abisin­den mahallede uygun­suz (erkek gibi) kıyafetler giyindiği için psikolo­jik ve fizik­sel şid­det gör­müş. Tele­fonu alın­mış. Daha son­ra şikayetinden vazgeçmiştir.

S.O.A. ; Başvu­ru­cu, ev sahibi tarafın­dan uygun­suz yaşadığı için evden çık­maya zor­lan­mış. Hakaret, tehdit ve psikolo­jik şid­dete maruz kalmış.

T.B. ; Başvu­ru­cu, çalıştığı kafede “değişik arkadaşların” var denil­erek tacize ve mob­binge maruz kalmış.

H.E. ; Başvu­ru­cu, yurt­ta­ki oda arkadaşları tarafın­dan idar­eye şikayet edilmiş. “Lezbiyendir” odası değiştir­ilsin den­miş. İdare tarafın­dan aile­sine söylen­mek­le tehdit edilmiş.

Y.K. ; Başvu­ru­cu, aile­si tarafın­dan kpop vide­o­ları izlediği ve dans ettiği için hakaret edilmiş ve psikolo­jik baskı yapılmış. Tele­fonu alınmış.

L.İ. ; Başvu­ru­cu, çalıştığı yer­den kovul­muş. Sen ibnesin sana kimse iş ver­mez den­miş. Hakaret edilmiş.

Ş.Y.K.; Başvu­ru­cu, babasın­dan ve abi­lerinden arkadaşlık ilişk­i­leri nedeniyle psikolo­jik ve fizik­sel şid­det görmüş.

Z.T.; Başvu­ru­cu, annesi, halası ve babası tarafın­dan hakarete baskıya ve şid­dete maruz kalmış, hareket­lerin lafların ahlak­sız­ca edep­sizsin denmiş.

A.R.; Başvu­ru­cu, sevgilisin­den şid­det gör­müş. Sevgilisi tarafın­dan fuhuşa zorlanmış.

D.H.; Başvu­ru­cu, patro­nun­dan şid­det gör­müş, kovul­muş ve “ahlakın bozuk” denmiş

D.V.; Başvu­ru­cuya, yurt müdire­si tarafın­dan yurt­tan ayrılış bel­ge­si imza­lat­tırılmış. Trans erkek olduğu için…

T.S.Z.; Başvu­ru­cu, gey olduğu için memuriyet­ten atılmış. Çalıştığı okul­dan atılmış.

S.B. ; Başvu­ru­cu, bor­cu olduğu arkadaşın­dan şid­det gör­müş. Borç karşılığı olarak cin­sel bir­lik­teliğe zorlanmış.

A.R.Ç. ; Başvu­ru­cu bir dönem part­neri olan kişi­den sis­tem­atik bir şid­det, tehdit ve hakaretlere maruz kalmış. Koru­ma ted­biri talep etmiş ve talebi 2 ayla sınır­lı olmak üzere kab­ul edilmiş. Ted­birinin ihlali üzer­ine yeniden başvu­ru yapılmış.

Türkiye’nin de kuru­cu­ların­dan olduğu 47 üyeli Avru­pa Kon­seyi 2010 yılın­da ‘Cin­sel Yöne­lim ve Cin­siyet Kim­liği Temel­li Ayrım­cılık­la Mücadele Hakkın­da Bakan­lar Komite­si’ Avru­pa İns­an Hak­ları Mahkeme­si hük­mü ile pek çok kez cin­sel yöne­lim ve cin­siyet kim­liği ayrım­cılığını “ırk, din ve cin­siyet temel­li ayrım­cılık­lar ile eşdeğer” olduğunu açıkladı.

Türkiye’da yaşanan baskı, şid­det, key­fi yargıla­ma ve tutuk­la­malara karşı sürek­li AİHM’in kapısını çalan Kürtler; Cin­siyet kim­liği ve yöne­li­mi sizin­le aynı olmayan insan­lar için ne zaman “ÖZGÜRLÜK VE EŞİTLİK” diyeceksiniz?

Hemen hemen bütün baskı ve şid­det olay­ların­da söz­leri olan Seba­hat Tun­cel, Gül­tan Kışanak, Sela­hat­tin Demir­taş, Figen Yük­sek­dağ, Mithat San­car, Per­vin Bul­dan, cin­sel kim­liği ve de yöne­li­min­den kay­naklı baskı ve şid­dete uğrayan LGBTİQ+ lar için ne zaman bir cüm­le kuracaksınız?

Her fır­sat­ta savunulan İns­an Hak­ları Evrensel Bildirgesi’nin ilk üç mad­desi­ni yeniden hatırlayalım…

Madde 1 | Bütün insan­lar hür, haysiyet ve hak­lar bakımın­dan eşit doğar­lar. Akıl ve vic­dana sahip­tir­ler ve bir­bir­ler­ine karşı kardeş­lik zih­niyeti ile hareket etmelidirler.

Madde 2 | Herkes, ırk, renk, cin­siyet, dil, din, siyasi veya diğer her­han­gi bir akide, mil­li veya içti­mai menşe, servet, doğuş veya her­han­gi diğer bir fark gözetilmek­sizin işbu Beyan­namede ilan olu­nan tek­mil hak­lar­dan ve bütün hür­riyetler­den isti­fade edebilir.
Bun­dan baş­ka, bağım­sız mem­leket uyruğu olsun, vesayet altın­da bulu­nan, gayri muhtar veya sair bir ege­men­lik kayıt­la­ması­na tabi ülke uyruğu olsun, bir şahıs hakkın­da, uyruğu bulun­duğu mem­leket veya ülkenin siyasi, huku­ki veya mil­letler­arası statüsü bakımın­dan hiçbir ayrılık gözetilmeyecektir.

Madde 3 | Yaşa­mak, hür­riyet ve kişi emniyeti her fer­din hakkıdır.

Özgür­lük gele­cekse herkes için amasız, fakat­sız gelecektir!

Başlık Resmi: Newroz 2021, Amed, ETHA
Dosyanın diğer yazılarına ulaşmak için bu linki izleyiniz

Kedistan’ı destek­leyin, bağışlarını­zla yaşatın

Kedistan’ı ve arşivlerini elimizden geldiğince yaşatmaya çalışıyoruz. Kedistan bağımsızlığını koruma kaygısı ile fon ya da reklam almıyor, habere ulaşma hakkının karşılıksız olması gerektiği prensibi dahilinde abonelik zorunluluğu getirmiyor ve tüm katılımcıları da gönüllü. Bugüne dek en aza indirgediğimiz masrafları, dayanışmak isteyen okuyucularımızın bağışlarıyla karşılayabildik. Sizler de destek olabilirsiniz.
Kedistan’ın tüm yayınlarını, yazar ve çevirmenlerin emeğine saygı göstererek, kaynak ve link vererek paylaşabilirsiniz. Teşekkürler.
Ercan Jan Aktaş
Auteur
Objecteur de con­science, auteur et jour­nal­iste exilé en France. Vic­dan retçisi, yazar, gazete­ci. Şu anda Fransa’da sürgünde bulunuy­or. Con­sci­en­tious objec­tor, author and jour­nal­ist exiled in France.