Size ZAD’daki son gelişmelerden haberler vermek istiyorum.
Mahkemenin 25 Ocak’ta vereceği tahliye kararını beklerken, eylemlerle birlikte, ZAD’ın maddi manevi inşası tüm hızı ve kararlılığı ile devam ediyor.
Biraz bilgi
Fransa’nın batısında, Nantes şehrinin 28 km kuzeyinde bulunan, Vigneux ve Notre Dame des Landes ilçelerindeki topraklar, bir havaalanı projesi için 1974’de ZAD, “Zone d’aménagement différé”, yani “aşamalı gelişme alanı” ilan edildi, yani betonlaştırmanın kibarcası…
Her zaman olduğu gibi, madalyonun asıl yüzü rant olan proje, bu tarihte ilk ortaya atıldığından beri, yöre tarımcılarının ve yaşayanlarının tepkisi ile karşılandı. Zaman zaman rafa kaldırılan, belli aralıklarla tekrar gündeme gelen projeye karşı direnen köylüler, tek başlarına dev şirketler ve devletle başa çıkamayacaklarını bildikleri için dışardan gelip destek olacak işgalcileri yardıma çağırdılar. 2000 hektar genişliğindeki alan 2008’den beri işgal altında ve hala ZAD diye adlandırılıyorsa da işgalciler bu terime daha uygun bir açılım buldular “Zone à défendre” : “korunması gereken bölge”.
Havalanının yapılmak istendiği alan yalnızca tarım alanı değil, iki nehir arasında endemik bitki ve hayvanların barındıran bir « nemli bölge ». Sayısız çevre araştırması bölgedeki biyolojik çeşitliliğin asla bozulmaması gerektiğini raporlarla belirtti.
Projenin ortaya çıkmasından beri, bir bölümü devlet tarafından satın alınan topraklarda, 40 senedir hiç bir yapılanmaya izin verilmiyor. Bölge yaşayanları boyun eğmemeye kararlı, işgal altında ekmeye, biçmeye devam ediyor. Yalnız önemli bir ayrıntını altını çizmek gerek. Çalışmalardaki bu “dondurma” kararı, bölgenin yapısının bozulmasını da engelledi. Çünkü, aksi taktirde çoğu tarımcı, “bocage” (yeşil çitlerle ayrılmış küçük parseller) özelliğine sahip tarlalarını genişletip yoğun tarıma dönmüş olacaktı. Yani kısacası, projenin tek olumlu yönü bu !
Son zamanlarda tarımcılar, havaalanı projesinin betonlamayı öngördüğü alanlar dışında kalan tarım alanlarının da paralel projeler çerçevesinde betonlaşma tehlikesinde olduğunun bilincine varınca direnişe tarımcı desteği de güçlendi. 2011’de Tarım bakanlığının verdiği bilgiye göre, her gün 165 hektar tarım alanı ve doğal bölge, yol, ev ve ticari alana dönüşerek betonlanıyor. Buna da « artificialisation » yani, yapaylaştırma deniyor. Betonlaşmanın başka bir kibarcası daha…
Buna paralel olarak, tarımcı sayısı da düşüyor. 2006’da, 55 milyon hektar’lık alanın 32 milyonu tarımcılık için kullanılıyordu. 2010’da bu sayı 28 milyon hektar. 490 bin civarında çiftlik ve tarım şirketi var. Bunun üçte ikisi şirket. Geleneksel tarım yapan aile çiflikleri yavaş yavaş yoğun ve kimyasal tarım yapan şirketlerin eline geçiyor. Çiftlik sayısı azalırken, « profesyonel » tarımcıların toprak alanları genişliyor.
Genç tarımcılar işe atılırken bazı yardımlardan yararlanabiliyorlar. Ancak Tarım Bakanı Le Foll’un havaalanı projesi çevresinde hiç bir açıklama yapmaması, sorular doğuruyor. Şu anda ZAD sınırı, yani havaalanı projesi dışında bulunan topraklara yerleşip çalışmaya başlayan genç tarımcı doğal olarak soruyor : “Tarımcılığı teşvik etmek istiyorlar. Ben de genç tarımcı yardımından yararlandım ama üç sene sonra tahliye etmek isterlerse ne olacak ? AVM, otel, parking projeleri çıkarıverirlerse ne olacak ? Bu betonlaşma politikasında benim garantim nedir ?”
ZAD’da biraraya gelen birbirinden çok farklı topluluklar var. ZAD, oluşumların ve kurumların, işgalcilerin, köylülerin, tarımcıların, halk derneklerinin, kader birliği yaptığı, kararları birlikte aldığı, ve inatla gözlerini geleceğe çevirdiği bir yer. Gelecekte hayali kurulan dünyaya uzanan yolları arayan, bire bir büyüklükte bir açık hava laboratuarı.
ZAD yaşayanları KCK’nin çağrısına yanıt olarak, yaptıkları özerklik açıklamasında kendilerinden bahsederken şöyle diyorlar :
Size Fransa’da, Notre Dame des Landes’daki ZAD’dan sesleniyoruz. (ZAD : « Zone A Défendre », « Korunacak bölge ») Bir havaalanı projesine karşı 45 yıldır süren bir mücadelenin içindeyiz, ve 2009 yılından beri bölge düzenlemesine karşı yasadışı olarak bu bölgeyi işgal etmekteyiz. Çeşitli öz savunma uygulamaları sayesinde, inşaa girişimlerini engelledik, ve ardından, 2012’de boşaltmalara direndik.
ZAD’da, 60 yaşam yerinde, yüzlerce kişi kapitalist, cinsiyetçi, ırkçı sisteme ve otoriter polis devletine karşı duruyor. ZAD bu sistemin parçası olan havaalanı projesine karşı bir direnişten ibaret değil, aynı sistemin başka yerlerdeki meyvası olan diğer mücadeleleri de izliyor, destekliyor, katılıyor. Bu ZAD’ı ZAD yapan önemli bir unsur.
Yatay örgütlenmiş, otonom, demokratik, inatçı ZAD, kolektif düşünerek, deneyerek, yanılarak, zorluklarıyla, zenginlikleriyle, bugün gerçek bir « alternatif » olarak değerlendirilmesi ve dikkatle izlenmesi, desteklenmesi gereken bir deneyim.
Kısacası ZAD sadece bir rant projesiyle mücadele alanı değil, bunun çok ötesinde bir siyasi proje. Devleti fena halde rahatsız etmesi de bu yüzden.
Daha fazla bilgi için ZAD’ı anlatan filmin, COP21’den hemen önce yayınlanan birinci bölümünü Türkçe alt yazılı olarak izlemenizi şiddetle öneririm… » ZAD NDdL Lütfen seyredin…
Son gelişmeler…
Geçen sene sonunda, ZAD’ın “tarihi işgalcileri” diye adlandırılan, baştan beri, hatta nesillerdir bölgede tarımcılık yapılan çiftlik ve toprakların tahliye kararı çıkmıştı. Hukuki mücadele devam ediyordu. Ve 13 Ocak’ta mahkeme kararı bekleniyordu.
9 Ocak’ta çok büyük bir çevre yolu kesme ve köprü işgal eylemi yapıldı. Nantes’taki Cheviré köprüsünde gerçekleştirilen bu eyleme Fransa’nın her yerinden ve ülke dışından gelen 20 bin kişi katıldı. Bu büyük ilgi ve destek eylemi düzenleyenleri bile şaşırttı. 450 traktör, bisiklet konvoyu ve yayalar vardı. Ayrıca 40 kadar şehirde simültane eylemler yapıldı. Çok başarılı bir gövde gösterisiydi. Mücadelenin farklı katılımcı örgütlerinin yakın işbirliği ve gösteri yürüyüşünün huzurlu havası, katılımcıları birbirine daha da kenetledi.
Polis bu büyük kalabalığa müdahele etmemeyi tercih etti. Biliyorsunuz Fransa’da 13 Kasım Bataclan saldırısından sonra OHAL ilan edildi. Dolayısıyla güvenlik kuvvetleri ülke şehirlerine normalden farklı biçimde dağıtılmış durumda. Çoluk çocuk, neş’eyle yürüyen 20 bin kişiye saldırmayı bu yüzden göze alamamış olsalar gerek. Daha önceki yürüşlerde (örneğin 22 Şubat Nantes) çoluk çocuk ve neş’e polisin orantısız şiddet gösterisine engel olamamış, medyaya da “çapulcu ZAD’çılar heryeri kırıp döktü” demek için malzeme vermişti. Yakından tanıdığınız teknikler…
Aynı akşam ZAD oturanları, 120 traktörü köprüden çekmeyerek işgale devam etme kararı aldılar. 140 tarımcı, 500 destek kişi köprüde kaldı. Tek bir istekleri vardı : ZAD’daki « tarihi » işgalcilere karşı açılan tahliye işlemlerinin hemen durdurulması. Bu isteklerine bir yanıt gelene kadar işgale devam edeceklerini belirttiler.
Devletin verdiği cevap ise, tahmin edeceğiniz gibi, gaz ve su oldu. İlerleyen saatlerde herhalde kendini sayı olarak müdahele etmeye yeterli gören polis iki taraftan işgalcileri sardı. Robocop, tam teçhizat, özel tim ekipleri, yanlarında getirdikleri çok sayıda ambulansı göstererek “10 dakikada buradan gidiyorsunuz, yoksa iki taraftan da çok yaralı ve zarar olacaktır” dediler.
Köprüde bunlar olurken, ZAD’ın Wardine adındaki mekanında yunanlı filozof ve yönetmen Yannis Youlountaş’ın ikinci filmi “Mücadele ediyorum öyleyse varım” gösteriliyordu. Ben de Yannis’e eşlik ediyordum. Köprüdeki müdahele haberi gelir gelmez, filmi keserek katılımcıları bigilendirdik. Seyircilerin büyük bir kısmı arkadaşlarına destek olmak üzere köprüye girmeyi planlayarak, stratejiye karar vermek üzere başka bir mekanda toplandı. Bu toplantıya paralel olarak, köprüdeki işgalcilerin delege gurubu polisle görüştü. Ve köprüyü terk etme kararı aldı. Tarımcılar köprüye götürdükleri, tente, çadır, masa gibi eşyaları toparlar ve girmeye hazırlanırken, polis yine de yola çıkmaya hazırlandıklarını göre göre gaz ve su ile saldırdı.
Bu eylemi izleyen günlerde, bölgede devamlı olarak ve inatla trafik yavaşlatma eylemleri yapıldı (“salyangoz” operasyonları). Eylemlere katılan 20 kadar traktör ve araca polis tarafından el koyuldu, yine 20 kadar eylemci gözaltına alındı. Gözaltındakiler serbest bırakıldı ancak araçlar hala iade edilmedi.
13 Ocak, yani mahkeme günü binlerce kişi Nantes mahkemesinde destek için toplandı. Ancak mahkeme 25 ocak pazartesi günü kararı yazılı olarak bildireceğini açıkladı.
16 Ocak’ta yine Batı Fransa’da ZAD’a komşu Rennes şehrinde bir yürüyüş daha yapıldı. 110 traktör, 375 bisikletten oluşan 3 konvoy ve iki yaya konvoyu değişik güzergahlardan ilerleyen 5000 kişiyi biraraya getirdi.
Değişik şehirlerde, düzenli protesto ve destek gösterileri devam ediyor.
Karardan sonra ne olacak ?
OHAL durumu bahane edilerek, « kış mevsiminde tahliye yapılmaz » kuralına uyma zorunluluğu olmadan tahliyeler gerçekleştirilmek istenebilir. İlk OHAL kararı 26 Şubat’a kadar verilmişti. Şu anda OHAL’in uzatılması söz konusu. Bir kaç gün önce, Birleşmiş Milletler, Fransa’ya OHAL satrlarının “temel hakların çiğnediği” gözlemiyle bir uyarı verdi ve uzatılmamasını “önerdi”. OHAL durumu 13 Kasım Bataclan saldırısından sonra İŞİD üyelerini hedefleyerek ilan edilmişti. Ancan bugüne kadar yapılan 2700 baskın, gözaltı, 360 ev hapsinin sadece 4 tanesi İŞİD’la ilgili. OHAL şartları militan ve aktivistleri mat etmek için kullanılıyor. OHAL’in banka soygunlarının bile önüne geçemediğini gözlemlemek de çok eğlenceli.
Sivens ZAD’ının tahliyesinde denenmiş ve başarılı olmuş metod yine ortaya çıkabilir… Proje taraftarı faşist grupların alana girmesine ve saldırı yapmasına göz yuman, hatta yardımcı olan polisin, bunların yarattığı kıvılcımı “bakın işte burada şiddet var, dolayısıyla müdahele ediyoruz” bahanesiyle saldırıya geçmesi… Arada Sivens’te polisin attığı gaz fişeğiyle sırtından vurularak ölen Remi Fraisse, ya da gözünü kaybeden arkadaşlar gibi kayıplar olursa ne ala. Yandaş medya da böylece ısrarla çiğnediği “şiddet yanlısı terörist” sakızına görsel olacak kullanabileceği resimlere kavuşacaktır.
Uzaktan bakıldığında göze hoş gürünen ve özenilen bir Avrupa ülkesinde de işler sanıldığı gibi olmayabiliyor. Görüyorsunuz ki birçok şey aslında Erdoğan’ın Türkiye’sinden pek farklı değil.
Havaalanı projesi gerçekten lüzumsuzluğu ve zararlılığı bu kadar senedir tartışılıp kafalara girince destekçileri azaldı. Devleti rahatsız eden bu projeyi gerçekleştirememekten çok, ZAD’ın geleceğe yönelik siyasi projesi.
Bu yüzden alternatif umutları kökünden kazıma derdindeki devletin sesinden, kulağınıza çok tanıdık gelecek şu ifadeyi duyar gibi oluyoruz : “Güvenlik kuvvetlerimiz ZAD alanındaki teröristler arınana kadar operasyonlarına devam edecektir”
Terk etmek yok !
ZAD yaşayanları bir yandan tahliye durumunda uygulanacak değişik stratejiler üzerine çalışıyor, hazırlanıyor, bir yandan da başlayacak ya da devam eden projelerini sürdürüyorlar.
Örneğin, iki apayrı çağrı aynı anda yapılabiliyor.
Birincisi, tahliye durumunda ve polis şiddeti ihtimalinde kullanılmak üzere sağlık malzemesi yardımı çağrısı.
İkincisi ise bazıları kısa dönemde gerçekleştirilebilecek, bazıları uzun nefesli olan projelerde destek bulabilmek için düzenlenen bir « ihale ». Destek ve kol gücü gerektiren değişik projeleri, katılmak isteyen kişi ve kolektiflere açan bu “ihale“de, fotokopi makinesi tamirinden, mekan izolasyonuna, budama/temizleme gibi etkinliklere uzanan çeşitli atölyeler var. Yardım için gelemeyenler, malzeme ve aletleri içeren ihtiyaç listesine de yardım edebiliyor.
Çalışmalar 30–31 Ocak hafta sonu başlayacak. Bir çok atölyenin rezervasyonları dolmuş bile. Senelerdir süren bu mücadele boyunca Fransa’nın sayısız şehrinde ZAD’a destek veren yüzlerce komite oluştuğu düşünülürse, atölyelerin neden çabucak sahiplenildiğine şaşırmamak gerek.
HER YER ZAD !
Kolları sıvayanlara kolay gelsin.
Yakından izlemeye ve desteğe devam ediyoruz…
* ZAD hakkında daha ayrıntılı bilgi için daha önceki yazılarımızı buradan okuyabilir, ZAD NDdL vidéo#1 yazısındaki filmi türkçe altyazılı olarak izleyebilirsiniz.