Türkçe | Français | English | Castellano
Aralık ayında Arjantin’in, Patagonya — Puel Mapu alanında bulunan Chubut eyaletinde, La Rioja, Çatamarca ve Rio Negro bölgelerinde büyük çaplı maden arama faaliyetlerine karşı ayaklanmalar yaşandı. Bu, 1921’deki büyük işçi isyanından sonraki ikinci büyük Patagonya ayaklanmasıydı.
Bölgedeki madencilik faaliyetleri ilk olarak, 2002 yılında Meridian Gold Şirketi ile başladı. Şirket bu alanı boşaltmaya çalıştı. Ancak bölge halkı tarafından yürütülen başarılı bir karşı kampanya ile madencilik şirketi aynı yıl, çalışmalarını bırakıp bölgeden ayrılmak zorunda kaldı.
Ardından Chubut Eyalet Meclisi, bu tür çalışmaları 5001 sayılı Kanun ile yasakladı.
2007 yılında ise, aynı şirket adını değiştirerek yeni hamleler yaptı. Ancak bir kez daha bölge halklarının şiddetli muhalefetiyle karşı karşıya kaldı.
Şimdi, Yamana Gold adlı Kanadalı bir şirket, eyalet hükümetinin desteğiyle, bölgede altın aramak istiyor. Hükümetlerin neoliberal politikaları ile uyum halinde gelişen bu ekosoykırım (Terricidio) Patagonya halklarınının sabrını taşırdı ve sosyal isyan patlak verdi. İsyan, Mapuce topluluklarının atalarının topraklarını “iyileştirme” mücadelesine eklemlenerek yeni bir boyut kazandı.
Bu arada Buzağı Tepesi’nde başlayan Mapuce arazi iyileştirme projesi, Ekim ve Kasım ayı boyunca devam eden eyalet valiliğinin militarizasyonuyla özel jandarma güçleri tarafından engellendi. Mapuce topluluğuyla tüm iletişimler kesildi. Topluluğun kaderi soğuklara açlığa ve yokluğa mahkum edildi. Buna karşılık yerel topluluklar militarizasyonun sona ermesi ve topluluğun serbest kalması için bölgede abluka karşıtı bir dayanışma kampı kurdular. Haftalar sonra dayanışma direnişi, merkezi hükümetle yapılan görüşmeler sonucunda ablukanın kaldırılacağı vaadiyle sona erdi.
Ancak birkaç gün sonra, yani 25 Kasım 2021 tarihinde, Buzağı Tepesi’ne sızan iki faşist paramiliter, Elías Garay adlı Mapuce direnişçisini silahla vurarak öldürdü diğer bir direnişçiyi de ağır yaraladı. Chubut eyaletinin en önemli şehirlerinden biri olan Esquel’de bu cinayeti protesto eden büyük gösteriler düzenlendi. Aynı günlerde maden yasası onay için meclise sunuldu ve büyük isyan başladı. İç içe geçen direnişler bütün eyalete yayıldı. Hükümet binaları, savcılık, polis ve jandarma binaları ateşe verildi. İsyan beş gün devam etti ve sonunda yasa geri çekildi. Ancak göstericiler, başta anarşistler ve mapuçeler olmak üzere, eyalet hükümeti istifa etmeden sokaklardan ayrılmayacaklarını açıkladılar.
Yaşanan bu 2. Patagonya isyanını dünyaya duyuranlar yerel basın değil, aktivist fotoğrafçılar ve sosyal medya kullanıcıları oldu.
Bu tarihi isyanı muhteşem fotoğraflarıyla dünyaya duyuran Aníbal Aguaisol ile isyan günlerindeki tanıklığını konuştuk.
Kendini kısaca tanıtabilir misin ?
Adım Aníbal Aguaisol, 43 yaşındayım, Arjantin Patagonya’sında, Chunut eyaletinin doğusunda bulunan bir kent olan Trelew’de yaşıyorum. Benim mesleğim aslında fotoğrafçılık değil; psikoloji diplomam var, bir hastanede çalışıyorum ve üniversite de ders veriyorum.
Bir kaç sene önce, Patagonya’daki sorunları ve sosyal çatışmaları kaydederek fotoğraf gazeteciliğine başladım. Bir yıldır, tüm Patagonya’da gerçekleşen mücadeleleri görünür kılmaya çalışan, “LUAN ‑Colectiva de Acción Fotográfica” adında bir fotoğrafçı grubunda yer alıyorum.
Arjantinli bir fotoğrafçı olarak, Patagonya’da, Mapuçelerin ana toprakları olan Puel Mapu bölgesinde bulunmak seni nasıl etkiliyor ? Mapuçelerin tarihi, sosyal, kültürel ve etno ekolojik sorunlarına nasıl yaklaşıyorsun ?
Mapuçe olmamama rağmen, toprak sahiplerinin, uluslararası şirketlerin ve Arjantin hükümetinin saldırılarına onurla direnen bu tarihi halkın mücadelelerine bir süredir eşlik ediyorum. Bu mücadeleye fotoğraflarımla katkı sunmaya, Mapuçeler hegemonya söylemlerinde terörist ve şiddet yanlısı gibi tanıtıldığından, geleneksel medyaların saklamaya çalıştığı gerçekleri göstermeye çalışıyorum.
Mücadelelerini fotoğraflamam için bana güven duyup kucak açarak, kendilerinden biri gibi hissetmeme izin veren Mapuçe kardeşlerim tarafından onurlandırıldığımı hissediyorum.
Diğer bağımsız fotoğrafçılarla birlikte, bu egemen medyaların anlamını, devletin şiddeti ve baskıcı güçleri gibi, genellikle gizlenen şeyleri ve Mapuçe atalarının kültürünün, örneğin tarihsel olarak yaşadıkları toprak ve toprakla olan bağlantıları gibi yönlerini gösteren imgeler aracılığıyla sorgulamaya çalışıyoruz.
Bu çalışmayı gerçekleştirmek için, sadece fotoğrafla belgelemek üzere değil, aynı zamanda bu mücadelelere eşlik etmek amacıyla da, Quemquemtrew ve Yalalaubat’ta yaptığımız gibi, toplulukların içine girdik.
Şahsen, bu onurlu insanların uğradıkları haksızlıklara, istismarlara ve boyun eğdirme çabalarına karşı verdikleri meşru mücadelelerini gördüğümde kendimi çok çaresiz hissediyorum. Kültürlerini ve topraklarını savunmak için hayatlarını vermeye hazır bu halkın üyelerine büyük hayranlık duyuyorum. Ayrıca devletin baskıcı politikalarıyla, aldığı yaşamların acısını çok derinden hissettim, Santiago Maldonado ya da Rafa Nahuel’inki gibi. Ancak Weichafe Elías Garay’ın öldürülmesini çok daha derinden hissettim, çünkü son günlerini paylaşmıştım ve cinayetini yürek parçalayıcı buluyorum.
Yüzlerce yıl geçmesine rağmen Patagonya’da bazı şeylerin hala değişmediği izleniminindeyim; yerli halklara yapılan zulüm de bunlardan biri.
Hem Elías olayıyla ilgili çektiğin fotoğraflar hem de Chubut mega maden ayaklanmasının fotoğrafları Patagonya-Mapuçe ilişkisini doğru anlayamamış olanlar da dahil olmak üzere her kesimde sorgulamalar uyandırdı. Bu durumu nasıl açıklıyorsun?
Günümüzde görüntülerin çok önemli bir güce sahip olduğuna ve bir mesajı iletmek için belki de yazılı metinden daha güçlü araçlar olduğuna inanıyorum. Alternatif medya fotoğrafçıları ve gazetecileri olarak son yıllarda çok büyüdük ve kendimizi egemen medyanın gücüne meydan okumak için örgütlenmeye çalışırken buluyoruz. Bu, hem Qemquemtrew’de hem Chubut halk isyanında, aramızdaki bazı fotoğrafçılar, şiddeti, adaletsizliği ve orantısızlığı son derece net olarak ortaya koyan çok güçlü görüntüler kaydetti. Bunlar, örneğin savunmasız Mapuçe kadınlarının boğazına kadar silahlı polisler önünde attığı çığlıklar, Elías’ın sevgi dolu ve saf bakışları, veya Chubut polisinin şiddetli müdaheleleri gibi, o kadar ifade dolu ve güçlü görüntüler ki bizim “medyatik kuşatma” dediğimiz şeyi kırdılar.
Son olarak, Chubut mega madeninin kaldırılmasında küçük bir zafer elde edildi. Ekolojik bir sosyal dünyayı isteyen insanlar için yeni bir dayanak, kaynak olacak. Bu tarihi isyanın toplam 5 gün sürdüğünü biliyorum. Bu 5 gün boyunca fotoğrafçı olarak neler gözlemlediğini ve neler hissettiğini söyleyebilir misin?
Bu 5 gün, Patagonya’da emsali olmayan gerçek bir halk ayaklanmasıydı: bu günler boyunca, tüm nüfus, polisin şiddetli baskısına rağmen, hükümetin çıkarcı politikalarını reddetmek için sokaklara döküldü.
Egemen medya gazetecilerinin aksine, bir yandan protestolara katılırken bir yandan belgeliyorduk ve sanıyorum, bu da, direnişin ön cephesinin görüntülerini elde etmemize ve baskıcı güçleri yakından fotoğraflamamıza olanak sağladı. Bu tarihsel sürece sadece bir fotoğrafçı olarak değil, aynı zamanda bu hükümete ve çıkarcı politikalarına karşı çıkan bir sosyal aktivist olarak katıldım.
Bu 5 gün boyunca, ateş etmeye ara vermeyen tüm eyalet güvenlik güçleri karşısında bile geri adım atmayan komşuların birliğini ve saygınlığını görmekten mutluluk duydum.
Elbette birçok kişinin yaralanmasına ya da ölmesine bile sebep olabileceğini düşündüğüm için korktum da. Neyse ki, ölüm ve yas olmadı. İşimi icra ederken, ben de şahsen iki plastik merminin hedef oldum, diğer fotoğrafçılarımız da yaralandı. Ama bence buna değdi, çünkü yıllarca halkın zaferi olarak hatırlanacak tarihi bir olayı fotoğrafladık.
Peki, seni tarihin bu noktasına neler getirdi?
Ben, Arjantin’in merkezinde, Patagonya’dan uzak bir eyalet olan Cordoba’da doğdum. 2006 Yılında ailemle birlikte bu bölgeye geldik ve burada kök saldık. Buraya geldiğimizden beri sadece su mücadelesi için değil, azınlıkların, yerli halkların hakları ve çıkarımcılığa karşı tüm toplumsal mücadelelere aktif olarak katıldım. Bunu hep kameram eşliğinde yaptım ve insanlar egemen medyalar tarafından bilgilendirilindiğinde göremedikleri şeyleri görünür kılmaya çalıştım. Sanırım, aktivizm ve sosyal katılım geçmişim benim “doğal olarak” Patagonya’da yaşadığımız tarihsel olaylara dahil olmama yol açtı. Tarihsel bir değişim anını ve insanların farkındalık kazandığı bir dönemi yaşadığımıza inanıyorum ve aynı zamanda bu süreci belgeleyebildiğim için kendimi ayrıcalıklı ve katılımcı hissediyorum.
Bir fotoğrafçı olarak etkileşimlerin ve ilham nereden geliyor ?
Ben profesyonel bir fotoğrafçı değilim ve fotoğrafçılıkta resmi bir eğitimim yok. Kamera, sosyal aktivizmim için bir araç olarak hayatıma girdi; inandığım ve savunduğum davalara katkıda bulunduğum yol bu. Çalışmam oldukça sezgisel ve çok rafine değil, itiraf etmeliyim. Bu yüzden son zamanlarda fotoğrafçılığımı geliştirmek amacıyla çalışmaya da başladım. Ustalarımın, sokakları ve aktivizmi paylaştığım Patagonyalı fotoğrafçılar olduğuna inanıyorum; onların işlerinden öğreniyor, besleniyorum. Güvendiğim bu insanlara hayranlık ve saygı duyuyorum.
Bitirmeden, eklemen istediğin bir şey var mı ?
Beni bu konularda sizinle konuşmaya davet ettiğiniz için yürekten teşekkür eder ve sizin çalışmalarınıza duyduğum derin hayranlığı da ifade etmek isterim.
Teşekkürler Aníbal Aguaisol.
> Aníbal’i sosyal medyada izlemek için: Twitter @anibalaguaisol, Facebook, Intsagram @anibalaguaisol
Kedistan’ı destekleyin, bağışlarınızla yaşatın