Türkçe | Français
Bir Ocak sabahı, iki tüy kalem düşerek kış yapraklardan halıya konduğunda, onları kaybeden kuş üzerine sohbet edebilir…
Fransız şair Delphine Durand, Suna Arev’in öykü defterine düzenli aralıklarla yazdığı sözcüklerin etkisi ve heyecanı ile işte tam da bunu yapıyor.
Her ikisini de okuyunca, kötünün, zulmün ve acının nasıl hafıza ve şiir sözcüklerine dönüşebileceğini anlayacaksınız.
Suna
biz doğmamalıydık
tenimiz bir sırdı
biz Alevilerdik
yalnızca
sonsuzluğun hafızası olmak için
büyümüş çocuklar
ve koparılmış
ağaç gibi yarılmış
toprak gibi yalnız
yağmur inmediğinde
bana yolu göster
uzanacağım
serin bir dalın üzerine
çölün ortasında
büyük çağlayana doğru
ve kemiklerim mükemmel olacak, arınmış
doğumumdan beri yükselen dokunmalarla
bedenimi kesmen gerekecek
düğün yemeğimiz için
morumsu bir kefen
omuzlara bağlanmış
yaşam dolu döneceğim
çünkü biz dün öldük
yürüyelim
koparılmış
ve ağaç gibi yarılmış
leopar lekelerini okşayacağım ayın
içimde gölgeler geziniyor
biz ağlamak yükümlülüğü ile
bakılmak için doğmuş olmamalıydık
ve ölmek
yalnızca ruhumu gömmeye yetecek kadar
toprak
ruhun gölgesini ve tozunu
zamanın tüm ellerinden geçen
bu ten
şarkılara uzanan sınırlardan oluşan
inanmıyorum ki bu dünyadan yok olmuş
güzelliği
ben size tozumu sunuyorum
ve dilimin ardındaki bu hamleyi
güçlü ve saf kılınmış
ki kapatılmak için aranan
diğerlerinin söz imparatorluğunda
ayağa kalk Suna
uzaklara gitmek gerek
umut yanıyor sende
sessizce
yıldızın uzak yorgunluğu gibi
Başlık resmi : Naz Oke, 2022.
Kedistan’ı destekleyin, bağışlarınızla yaşatın