Türkçe | Français
Süleyman Karaaslan 2016 yılından bu yana politik oturum hakkı ile İsviçre’nin Neuchatel kantonunda yaşıyor. Ülkesinden, Türkiye’nin Kürt halkı üzerinde yıllardır devam eden siyasal ve kültürel baskıları nedeni ile ayrılmak zorunda kalan Süleyman, kısa filmler yapan bir sinema sanatçısı. Sinemacılık alanında çalışmalarına ülkesinde olduğu gibi İsviçre’de de devam eden Süleyman, bugün de bağlı olduğu sosyal kurumun engellemeleriyle karşı karşıya.
Sinemacılık alanında kendi projelerini üreten Süleyman Karaaslan eğitim hayatına yine bu alanda devam etmek istiyor. Ancak, sosyal kurum tarafından “bu alanda para kazanamazsın” gerekçesi ile her mültecinin hakkı olan dil kursu ödeneğinden mahrum ediliyor.
Süleyman bugün sosyal asistanı ile yaptığı görüşmenin ardından oturma eylemine başlarken bizlere görüşmenin detaylarını şöyle aktarıyor;
“Daha önce de sosyal asistanımla eğitimimi devam ettirme yönünde birçok görüşme yaptım, ancak bugüne kadar taleplerim genel olarak reddedildi. Hayatımı nasıl devam ettireceğim yönünde kararlarımı alırken bana en uygun olan alanda ve ülkemdeki deneyimlerimi de göz önünde bulundurarak bir proje ile haklarımı kendilerinden talep ettim. Ancak ne acıdır ki sinema alanında eğitim hayatıma devam etmek istiyor olmam Caritas [mülteciler için devlet tarafından sağlanan sosyal yardımlara aracı olan kurum] tarafından reddedildi. Öncelikli talebim entegrasyonun en önemli ayağı olan dil kursu. Dil bilmediğiniz sürece hiçbir projeye başlayamadığınız gibi hayata da devam etmeniz mümkün değil.
Bugün Cenevre Sanat ve Design Yüksek Okulu sinema bölümünden ön elemeyi geçerek bir mülakat sınavına girdim ancak okula kayıt yaptırmam için sosyal desteğe ihtiyacım var. Bugün sosyal asistanım ile yaptığım görüşme ne yazık ki bir mültecinin bütün haklarını gasp eder şekildeydi. Taleplerimin bu alanda para kazanamayacağımın gerekçe gösterilerek reddedilmiş olması bir yana, sosyal haklarımın dava açılarak elimden alınabileceğinden tutun, politik oturma iznimin de iptal edilebileceği yönünde tehditler aldım. Beni yaşamam için gerekli olan bütçeyi ve barındığım evi elimden almakla tehdit ettiler. Bu ülke bana iltica başvurumu kabul ederek bu hakları kullana bileceğimi söylerken bir sosyal asistan bu haklarımı gasp etmekle beni tehdit ediyor.
Bu söylenilenlerin yasal olmadığını ve tarafıma yazılı olarak bildirilmesini istesem de bunu yapmadılar. Kendilerinden özür dilememi ve her hangi bir eylem yapmamam yönündeki açık tehditte bulunulduklarını söyleyebilirim. Eğitim hakkımın ve bunun için bana İsviçre devletinin ayırmış olduğu bütçenin olduğunu söylememe rağmen aynı tehditlerde ısrarcı oldular. Kendilerine pankartlarım ve çadırımla beraber bu görüşmeye geldiğimi ve bu agresif tutumları karşısında görüşmeye hala kapalı olmadığımı ancak bu tehditlerin insani olmadığını belirterek kurum önünde oturma eylemine başlayacağımı aktardım. Beni yine tehdit ederek görüşmeyi sonlandırdılar ve bununla beraber oturma eylemine başladım.
Caritas durumu polise bildirmiş olmalı ki, birkaç dakika sonra polis geldi ve çadırımı toplayarak özel alandan çıkmam gerektiğini söyledi. Ben de eylemimi parlamento önüne taşıdım ve bu defa izinsiz bunun da mümkün olmayacağını söylediler. Belediye ile izin almak için şu an görüşmeler yapıyorum. Eylemime haklarım bana verilene kadar devam edeceğim. Belediye bana bu izni vermek zorunda çünkü demokratik bir hakkı kullanıyorum, protesto hakkımı. Eğer protesto hakkım elimden alınırsa bana uluslararası sözleşmelerle tanınan bir başka hakkı kullanacağım, o da sivil itaatsizlik.
Yasa dışı değil tam tersine yasal olan haklarımı talep ediyorum. Dil kursu, hayata başlamam ve bu hayatı devam ettirmem için bana tanınmış bir hak. Eğitim hakkım ise yasalar tarafından güvence altında. Protesto hakkı herkes için tanınmış bir haktır ve sivil itaatsizlik yine öyle.
Bu nedenle herkesi hukuk ve adalet arayışımda destek olmaya çağırıyorum. Hiç kimse kendine devlet tarafından verilmiş bir görevi bu şekilde usulsüzce kullanamaz. Tehdit ile sindirme politikası bütün insan hakları savunucuları tarafından insani olmadığı için reddedilir ve ben de hem bir sanatçı hem de bir insan hakları savunucusu olarak şahsıma dönük bu usulsüzlüğü demokratik bütün haklarımı kullanarak kabul etmeyeceğim.
Dil kursu ve eğitim hakkımı istiyorum.
İsviçre’de bulunan birçok mülteci ağı durumdan haberdar ve telefonlar alıyorum. Hepsine desteğinden dolayı da sizin aracılığınızla teşekkür etmek istiyorum.”
Süleyman Karaaslan için içinde birçok kurumun bulunduğu bir dayanışma ağı oluşturuldu. Haklarını talep eden Süleyman ile dayanışma içinde olduklarını belirten bu kurumların isimleri ise şöyle:
İsviçre Göçmen İsviçreliler Federasyonu, Basel Kürt Kültürü Merkezi, Jura Kürt Kültürü Merkezi, Neuchatel Kürt Kültürü Merkezi, Basel Ronahi Kadın Meclisi, Sosyalist Kadınlar Birliği — İsviçre, İnsan Hakları ve Dayanışma Derneği — İsviçre, Pangea Kolektif, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi — İsviçre.
Kedistan da bu dayanışmaya katılıyor.
Güncelleme 16 Nisan 2021
Süleyman Karaaslan, Caritas Neuchâtel’in önünde başlattığı oturma eylemine Neuchâtel Notre-Dame Kilisesinde devam ediyor.
Kiliselerin sosyal kurumlara maddi destek verdiğini belirten Süleyman, Caritas Neuchâtel’in sanat karşıtı tutumunu oturma eylemine kilisede devam ederek protesto edeceğini belirtiyor.