Türkçe | Français

Eko­sis­tem­lerin ağır tahrib­inin yol açtığı küre­sel ekolo­jik kriz, bu defa el değmemiş yaban alan­lar­da­ki hay­van popülasy­on­ları­na yap­tığımız soykırım­cı müda­halelere küre­sel bir semp­tom­la, yani ölüm­cül korona virüsü ile karşılık ver­di. Ancak bu küre­sel pan­demiye son derece hazır­lık­sız ve korunaksız yakalandık.

Bu yazıyı kaleme aldığım bugün, yani 8 Mayıs 2020 itibariyle pan­dem­i­nin yarat­tığı ölüm­ler bir mik­tar ger­ilemiş gözükse de hala yaygın etk­isi­ni sürdürm­eye ve bin­lerce insanın hay­atını almaya devam ediyor.

Koron­aya karşı dünya ölçeğinde bir “ilk önlem” olarak başlatılan “evde kal“ uygu­la­ması ile bir­lik­te mily­on­lar­ca insan küre­sel bir “sosyal tecrit” altı­na alındı. Böylece kap­i­tal­izmin nicedir yok ettiği toplum­sal­lık duy­gusu, biy­olo­jik bir ölüm kuşat­ması altın­da nihayet yeniden fil­i­zlen­m­eye başladı. İns­anl­ar, eko­sis­tem­le ilgili sorun­ları şimdiye dek hiç olmadığı kadar sorgu­laya­bilme fır­satı yakaladı. İns­and­an kur­tu­lan doğal dünya ise, ken­di­ni yenilediği özgür döngüsüne kavuştu.

İşte böyle­sine tar­ih­sel bir dünya evresinde, pan­dem­i­nin dört bucak kol gezdiği gün­ler­den firar edip, Türkiye’deki ekolo­ji mücade­lesinin sem­bolü haline gelen Kaz­dağları’nda, yabanın koy­nun­da oğul­canı ile yaşayan genç bir anne ile, Zeynep Pekiner’le söyleşiye oturduk.

Kazdaglari

• Önce­lik­le kısaca seni tanıya­bilir miyiz?

Yeni köylü, eski İst­anb­ullu. Yaşam savunucusu.

• Neden böyle bir yaşamı ter­cih ettin?

İnandığım gibi yaşa­maya çalışıy­o­rum. Sade­lik­te mut­lu­luk var, orman­da, nehirde sevincin kay­nağı var bence… Bir ide­olo­jinin içine sığa­cak gibi değil, yaşamı savun­mak. Bu hem etrafın­da­ki tüm can­lı var­lık­lara saygılı olmak, zengin­lik bilmek hem antikap­i­tal­ist bir duruşla iç içe bir tercih.

• Bir mega-kent­ten son­ra anne oğul Kazdağları’ndaki bu yaban diyara uyum sağla­manız zor olmadı mı?

Kafesten çık­mak gibi bir histi.

• Kaz­dağları’n­da­ki ekolo­ji mücade­l­enize şim­di bir de koron­avirüsle mücadele eklen­di. Bu, bütün insan­lığı cid­di anlam­da etk­i­sine alan ve büyük kayı­plara yol açan olan bu sal­gın­la ilgili nel­er söyle­mek istersin?

Tar­i­hi gün­ler­den geçiy­oruz, yedi kıta­da şehirlerde insan­lar evlerinde izole. Fos­il yakıt tüke­ti­mi büyük oran­da azaldı. Boğaz tem­i­zlen­m­eye başladı; yunus­lar İst­anb­ul boğazın­da özgürce yüzüy­or­lar. Hindistan’daki karan­ti­nanın hava kirlil­iği­ni azalt­ması sonu­cu, Kuzey Hindis­tan’­dan yak­laşık 30 yıl­dan beri ilk defa net bir şek­ilde Himalay­alar görülüyor.

Bir yan­dan ter­mik santral­lerin çevresinde yaşayan­ların, Dilo­vası gibi sanayi fab­rikalarının yoğun olduğu yer­lerde yaşayan­ların akciğer­lerinin kötü durum­da olduğu ve Covid-19 virüsün­den en kötü etk­ile­nen ve ölüm­le sonuçlanan vakaların bu böl­gel­erde olduğu açık­landı. Geze­gen­i­mizde bize day­atılan tüke­tim alışkan­lık­ları, yaşam biçi­mi ile nasıl bir yıkıcı etkiye sahip olduğu­muzu ve aslın­da bu uyum­su­zluğun asla “nor­mal hay­at” olmadığını gör­müş olduk.

Baskıcı rejime sahip devletler otoritesi­ni daha da güçlendiriy­or böyle kriz dönem­lerinde… Eve kapanan­lar hakim otoriter­lerce day­atılan TV pro­gram­ları ve klişe haber­lere maruz kalıy­or, san­sür yiyen ve baskı altın­da olan basın ile bu iyice medya çöplüğüne dönüşüy­or. Ana akım medya­da eşine şid­det­ten ceza­evine gir­miş, infaz yasası değişik­liği ile çıkıp çocuğunu öldüren adamı göre­mezsiniz. Sal­gın başladığın­da Yunanistan sınır kapısın­da tüm devletlerce ortaya atılmış can­ları, göç­men­leri, bu sal­gın­da ne yap­tık­larını göre­mezsiniz. Eviçi şid­detin tavan yap­tığı bu dönemde kadın­ların sesi­ni duya­mazsınız. Bir yan­dan yasaları ken­di çıkar­ları­na göre uyarlayıp, ekonomik kriz için doğayı sömürüle­cek sınırsız kay­nak gördük­lerinden orman­ları, dereleri, deniz kıyılarını vs talana ve ranta açıy­or­lar. Koru­ma altın­da olan sit alan­larının dere­ce­si düşürülüy­or, imara, yapılaş­maya, maden­cil­iğe açılıy­or, ruh­sat­lar veriliyor.

• Çin’den başlayıp Avrupa’ya ve oradan bütün kıta­lara yayılan koron­avirüs, insan­ları hiç iste­meye­cek­leri kadar devlet­lerin otorite­sine muh­taç hale getir­di. Özel­lik­le Çin, Küba ve Fransa gibi devletler sal­gının kaotik sosyal etk­isi­ni kon­trol altı­na almak için göze­time day­alı “özel”, (örneğin cep tele­fon­ların­da­ki GPS sis­tem­leri ve gözetleme amaçlı dron­lar baş­ta olmak üzere, sosyal medya hesaplarını kon­trol etm­eye kadar uzanan) “güven­lik tedbirleri“ni gün­deme getirdil­er. Bu süreç Türkiye’ye, Kazdağları’na ve senin Ekin’inle bir­lik­te yaşadığınız evinize nasıl yansıdı?

İns­anl­ar teknolo­jiyi okuduk­ları izledik­leri kadar sanıy­or­lar ama her devletin devasa bir teknolo­ji altyapısı (halkın kul­lanım ve erişe­bilir­liğin­den öte), isti­h­barat arşivi var ve bun­ları ayık­lay­a­cak algo­rit­malara sahip. Buna ancak kul­lan­ma­yarak karşı koy­a­bilirsin sanırım.

• Ken­di­nizi nasıl orga­nize ettiniz? Sosyal, psikolo­jik etk­isi ne oldu? Ekin’in bu sürece adapte olmasın­da her han­gi bir sorun yaşadın mı örneğin?

Sorun yaşa­madık, gün­lük işler de döngüsüne göre devam ediy­or her zaman­ki gibi. Pek değişik­lik olduğu söylenemez.

• Virüsün hay­van pazarın­da­ki bir hay­van­dan, pan­golin­den insana geçtiği ve yayıldığı açık­landı. Eko­sis­tem hay­van popülasy­onu ve insan etk­ileşi­mi açısın­dan baka­cak olur­sak sen bu konu­da nel­er söyle­mek istersin?

İns­anl­arın yaban var­lık­lara ve yaşam alan­ları­na daha çok müda­hale etmesi, doğanın bozu­lan den­ge­si, iklim krizi bu tür sal­gın­ların başlı­ca nedeni. Yaban can­lıları pazarla­ma ve biy­oçeşitlil­iğin bozul­ması­na karşı acil önlem alın­mazsa yeni Covid-19 ben­z­eri hastalık­lar, virüsler mey­dana çık­ması olası.

  • Kazdağları

• Koron­avirüsün Kaz­dağları’nın korun­ması mücade­le­sine doğa — insan — hay­van ilişk­isi de dahil, etk­isi ne oldu? Direnişin bileşen­leri ile soru­nun ana kay­nağı olan devlet-şir­ket tahakkümünün koronalı gün­lerde­ki pozisy­onun­da ne gibi değişik­lik­ler oldu?

Kira­zlı, Bal­a­ban’­da­ki Alam­os Gold ve işti­ra­ki Doğu Biga Maden­ci­lik’in siyanür­lü altın işletmesi pro­je­sine karşı #hery­erkaz­dağları çadır nöbeti devam ediy­or. Nöbet­te­ki arkadaşlarımız sal­gın başlar başla­maz ken­di izole koşullarını sağlayıp güven­lik­leri­ni aldı. Dışarı­dan nöbete katılım izo­lasy­on için bir süre­liğine dur­du­rul­du fakat yaşam savunucusu arkadaşlarımız İl Hıfzıssıh­ha Kuru­lu’­nun Covid-19 üzer­ine alı­nan kararı gerekçe gös­ter­il­erek direniş alanın­dan çıkarıl­mak isten­di. Orman Müdür­lüğü ekibi 20 Nisan’­da alana giderek tebli­gat­ta bulun­du. Alan­da­ki arkadaşlar ise bir açık­la­ma yaparak Çanakkale İl Hıfzıssıh­ha Kuru­lu’­nun orman­lar­la ilgili aldığı önlem­ler­le pan­demiye karşı mücadele ediy­or­muş gibi göründüğü bu karar­la, orman­ların savunusunu yapan­ların hay­at­larını tehlik­eye atmak­ta ve şir­ketler tarafın­dan orman­ların yok edilmesinin önünü açmak­ta olduğunu, pan­dem­i­nin başladığı gün­den beri izo­lasy­on koşullarını sağladık­larını ve jan­dar­manın da bil­gisi dahilinde olduğunu açık­ladılar. Kaz­dağları nöbet alanı boşaltıl­mak istenirken ruh­sat­sız maden­ci şir­ketin güven­lik­leri ise hala orman­da durmakta.

İl Umu­mi Hıfzıssıh­ha Kuru­lu’­nun drone uçuşunu yasak­la­ması da şir­ket­lerin gayri res­mi ya da res­mi çalış­malarını rahat­lat­mak, doğa talanının bel­ge­len­mesi­ni engelle­mek için mi diye de düşün­meden edilemiyor.

kazdaglari

Altıncı şir­ket en son Kumar­lar Köyü’n­de­ki göletin mer­alar üzerinde olmadığı ve göleti köyün su ihtiy­acını karşılayıp sulu tarı­ma geçilme­si için yap­tık­larını içeren bir sosyal medya pay­laşımı yap­tı. Çevre­ci STK’lar buna cevap veren ve yalan­larını ifşa eden açık­la­ma­da bulun­du­lar. Kira­zlı Altın madeni işletmesi için yapılan göletin su boru­ları gölet­ten maden alanı­na döşen­miş ve fotoğraflar­la bel­ge­len­mişti. Köylü boru­ların ner­den ner­eye döşendiği­ni de görüp bildiğin­den altıncı şir­ketin zehirli siyanür­le altın yıka­ması için ihtiy­acı olan gölet suyu için mer­alarını yok etme­sine karşı bu yüz­den “Madene vere­cek suyu­muz yok” diye tep­ki gös­teriy­or ama Orman Bakan­lığı yetk­ilileri, yani “ormanı koru­ması” gereken “yetkili“ler, köylü­lerin söz konusu alanı boşalt­masını istiy­or, ve köylüler­le ikna için toplan­tılar düzenliyor.

• Koron­avirüsle gelen sosyal tecritin Kaz­dağları’n­da­ki sosyal dayanış­maya etk­isi ne oldu?

Dayanış­manın gücünü hiçbirşey zayıflata­maz. Sal­gın nedeniyle fizik­sel bir araya geleme­sek de hep­imizin gözü kulağı Kaz­dağları’mız­da ve ora­da Kaz­dağları’mızın nöbe­ti­ni tutan yaşam savunucusu arkadaşlarımız­da. Cer­at­te­pe’­den Hasankeyf’e, Alakır’­dan Sal­da’ya veya taş ocak­ları­na karşı dire­nen Der­sim-Mil­li Köyü’ne dayanış­ma için mesafe yok. Sal­gını fır­sat bilip kriz­den nemalan­mayı, sal­gın krizinin nedeni ve sonu­cu bun­ca aşikarken, artık doğayı sömürüle­cek sınırsız bir kay­nak olarak görme bakış açısını terk edip, dengeyi koru­mak için uyum­lan­mak, koru­mak ve acilen reha­bilite çalış­maları başlat­mak gerekiyor.

Kazdağları

Zeynep’in son söz­lerinden yola çıka­cak olursak,

Pan­de­mi koşulların­da yaşadığımız yeni ekolo­jik farkın­dalık hiç kuşkusuz ekolo­ji mücade­le­si ile olan ilişkimize de yan­sıy­a­cak. Bu konu­da öte­den beri devam eden mücadele deney­leri, pan­de­mi koşullarının ortaya çıkardığı olağanüstü küre­sel yeni etk­ileşim­ler, eskisin­den çok daha etkin bir farkın­dalığı, ken­di eks­eninde toplaya­bilir. Bu yeni insan­lık sürecinin day­at­tığı eko-toplum­sal dönüşüm, ken­di içinde gerçek anlam­da alter­natif bir dinamizm yarata­bilirse, buna koşut eko­sis­te­mi koru­ma mücade­lesinin önü de açıla­cak­tır diye düşün­mek­tey­im. O neden­le bugün pan­de­mi koşullarını bile bir fır­sa­ta çevirip Kaz­dağları’n­da, Salda’da Cer­at­te­pe’de, Hasankeyf’te, Der­sim’de ve diğer şehirlerde ekolo­jik yıkım yapan hay­dut­lara karşı oluş­tu­ru­la­cak farkın­dalık ve mücadele ne kadar hay­ati önemde ise, Patagonya ve Ama­zon­lar’da­ki yağ­macı küre­sel hay­dut­lara karşı dire­nen yer­li halk­ların sağlay­a­cağı küre­sel ekolo­jik farkın­dalık ve mücadele de o kadar hay­ati bir önem taşıyor.

Dolayısıy­la yaşadığımız korona gün­leri, eko­sis­tem­le hem birey­sel hem de toplum­sal bir yüzleşme süre­cidir. Ama öte yan­dan bu süreç, mev­cut sis­temin kod­larını değiştire­cek bir etkiye de sahip olduğunu gös­ter­di. Pan­de­mi ile başlayan küre­sel “sosyal tecrit”, devletlere otori­ta­rizmin yeni kod­lar­la sürdürülebilir ola­bile­ceği­ni de far­ket­tir­di. ”Evde kal” uygu­la­ması­na gös­ter­ilen küre­sel uyum, onlara otorite ile halk ilişk­isi­ni yeniden diza­yn etmeleri için yeni bir fır­satı yarat­tı. Koro­nanın yarat­tığı karşı konu­la­maz ölüm­cül etki, devlet­lerin iç güven­lik şeri­di­ni ken­disi için “sakın­calı” gördüğü her yere, her şeye çekme­si için bir bahane yarat­tı. Böylece ekolo­jik ve sosyal sorun­lar, grevler, protesto­lar, doğa koru­macı direnişler vb. “pan­de­mi kon­trolü” gerekçe­si ile engellemiş oldu.

Pan­de­mi artık otoritel­er ve şir­ketler için ade­ta sus­tu­ru­cu bir silah haline getir­ilmiştir. Özel­lik­le doğa koru­macı hareketler üzerinde yoğun­laştırılan bu “sıkı yönetim”ler, maden­ci­lik vb. ekoyıkım pro­jelerinin etrafın­da­ki direnişlere yöne­lik uygulanmaktadır.Nitekim ben bu yazıyı yazarken Kaz­dağları’n­da­ki siyanür­lü altın maden­cil­iğine karşı aylardır yaşam nöbeti tutan direnişçilere, Sözde pan­de­mi gerekçe­si ile 8 Mayıs 2020 tar­i­hinde Çanakkale İl Umu­mi Hıfzıssıh­ha Kuru­lu’­nun, orman­lar­da piknik yap­manın, kon­akla­manın, dron uçur­manın yasak­lan­masını içeren kararı gereğince, Kaz­dağları nöbetinde­ki yaşam savunucu­ları­na kişi başı gün­lük 3.180 liradan, 4 gün üst üste, toplam­da 57.240 lira idari para ceza­sı kesil­di. Oysa onlar pan­de­mi süresince her tür­lü önle­mi almış ve kendi­leri­ni bulun­duk­ları alan­da izole etmişlerdi.

Bütün bun­lar da gös­teriy­or ki, korona son­rası, ekolo­ji hareket­leri ve alter­natif yaşam alan­ları üzerinde daha otorit­er bir süreç işletilecek .

Kısacası, bu sürecin sonun­da devlet­lerin yeni kon­trol ve şid­det bariy­er­leri bizi bek­liy­or ola­cak. Buna da hazır­lık­lı olmak gerekiyor.


Kedistan’ın tüm yayınlarını, yazar ve çevirmenlerin emeğine saygı göstererek, kaynak ve link vererek paylaşabilirisiniz. Teşekkürler.
Sadık Çelik on EmailSadık Çelik on Facebook
Sadık Çelik
REDACTION | Journaliste 
Pho­tographe activiste, lib­er­taire, habi­tant de la ZAD Nddl et d’ailleurs. Aktivist fotoğrafçı, lib­ert­er, Notre Dame de Lan­des otonom ZAD böl­gesinde yaşıy­or, ve diğer otonom bölge ve mekan­lar­da bulunuyor.