Collapsology”, çökme ideolojisi üzerine konuşmalar

<span class="dquo">“</span>Collapsology”, çökme ideolojisi üzerine konuşmalar

Face­book’­ta bir arkadaşımız Fransa eski çevre bakanı Yves Cochet’nin bir video­sunu pay­laşmış. Onu takip eden arkadaşlar da hak­lı olarak “video fran­sız­ca, alt yazı da öyle, biz Fran­sız kaldık. Ne diy­or ?” diye sorun­ca, öze­tle çeviriverdim. Pay­laşımın altın­da sıralanan fikir alışver­iş­leri­ni kısaca bu yazı­da topla­mak ve aranız­da Face­book’­tan uzak duran­lar­la da pay­laşarak ortak­laştır­mak istiyorum.

Önce­lik­le belirtey­im, videoyu yayın­layan kay­nak ana bası­na dahil olsa da, en azın­dan vide­o­larını işitme özür­lüler için altyazılı yayın­la­ma inceliği­ni gös­teriy­or. Alt yazıların da Fran­sız­ca olmasının açık­la­ması bu.

Bu konu ben­im için de yeni…  Derin­leme­sine bil­gim yok. O yüz­den temkin­li yak­laşıy­o­rum. Video, özet çevirisi ve arkadaşlar­la tartış­malarımızın ardın­dan, Türkçe kay­nakların azlığını gözlem­lediğim için, aydın­lat­mak ve arşiv oluş­tur­mak amacıy­la bul­duğum bil­gi­leri de özetleye­ceğim. Video vesile­si ile aramız­da­ki fikir alış ver­iş­lerinde yoru­la­malarımız oldukça doğru görünüy­or… Sanırım, sizler de buna katılacaksınız.

Eski çevre bakanı çöküşe hazırlanıyor…

Dünyanın sonu gel­di diy­o­rum diye, insan­lar psikopat, deli diy­or ben­im için. Hal­bu­ki bu çok somut. Kızım­la bu evi aldık, 13 yıl önce. Çünkü 2025–2030 arasın­da ola­bile­cek dünyanın genel ve sis­temik çöküşünü öngördük”.

Ve geziy­oruz… “Toplam 7 hek­tar, 3 hek­tar koru­luk, 4 hek­tar çayır”. Göletin yanın­da “su sahibi olmak çok önem­li çünkü devletin verdiği şu kesilebilir” diy­or. “Suyu kay­nat­mak gerek”, bak­ter­il­er­den, suyun pestisit içer­mediğin­den bahsediy­or… Son­ra kuyuya geliy­oruz. “Buraya mekanik kol­lu kuyu yapıla­cak. Elek­trik pom­palı değil, çünkü 15 yıl son­ra elek­trik olmaya­bilir” diy­or. “Neden elek­trik olmaya­bilir?” diye soruy­or gazete­ci. “Fransa’da elek­trik %75 nük­leer. Petrol­süz nük­leer diye bir şey yok. Bu bir zin­cir, Nijerya’daki maden­den ya da baş­ka yer­ler­den elek­trik düğ­m­enize kadar kamy­on­lar­la geliy­or”. Gazete­ci soruy­or “ekolo­jik ara­balar hakkın­da….”, sözünü kesiy­or “ne ekolo­jik arabası?” diye. “Varolan ara­balar, hery­er­den teknolo­jik malzeme gerek­tiriy­or. Yarın ara­ba da olmay­a­cak, uçak da olmay­a­cak. At ola­cak.” diy­or atları göstererek.

Dünya çöküncee yer­el komşu­larını­zla yaşay­a­cak­sınız. Ya bir­birini­zle dayanışa­cak­sınız ya bir­bir­im­izi katlede­ceksiniz”… Devam ediy­or. Öze­tle, “gele­cek­te temel hizmetler olmay­a­cak. Elek­trik, su, güven­lik…. İki­nci dünya savaşın­da yaşadık­larımız bunun yanın­da bir hiç. Hay­at­ta kalmanız konusun­da rakip­leriniz en yakınız­dak­il­er ola­cak. Bu korkunç bir şey…”.  Son­ra ormanı tanıtıy­or. Kesilen odunu vesaire gösteriyor.

Böyle birey yaşa­maya beyn­i­miz alışık değil”.
“Tüm dünya­da bir istihkak poli­tikası uygu­la­mak gerekiy­or. Aile başı şu kadar petrol, şu kadar buğ­day vs… Savaş­ta olduğu gibi. Eşit­lik çok önemli”.

“En küçük arazi per­makültüre ayrıl­malı. Şehir için­de­ki mey­dan­lar­da bile” diy­or. “Öyle pedago­ji için mahalle bostanı değil, beslen­mek için. Bu bir bütün politika”.

Gazete­ci “Böyle bir eve sahip olmak için para geri. Bunu herkes yapa­maz ki” diy­or. “Hak­lısınız. Biz kızımın ekonomi­leri ile yap­tık. Bel­ki biz de kur­tu­la­mayız ama en azın­dan direniş ve dayanış­ma örneği olarak ekoköy­lerin ola­bile­ceği örneği­ni ver­mek istiy­oruz. Eğer bunu komşu­larımız ve yakın köyler­le yapa­bilirsek… Tabii ki Paris’in orta yerinde otu­ruy­or­sanız böyle birey yapamazsınız.”

Video’­nun içer­iği öze­tle bu.

Ben şah­sen, ilk anda ne diye­ceği­mi bilemed­im … Gözlem­lere katılıy­o­rum. Ama beni rahat­sız eden bir şeyler vardı… Özeti okuyan arkadaşlar­dan da tep­kil­er gel­di. Bazıları daha radikal­di ama herkes sorguluyordu.

A - “Bir çevre bakanı bun­ları söylüy­or­sa, din­le­mek lazım”

S - “Bu öngörüde olan o kadar çok insan var ki. Ama bişey yap­mak için de ne kadar olanağımız var. Bu bile bir zengin­lik gerek­tir­miy­or mu?”

A - “Sanırım bu eski çevre bakanı yorul­muş. ken­di köşe­sine çek­ilmiş ve ne halin­iz varsa görün der gibi. Evet bu öngörüde bulu­nan bir çok insan var fakat, bu vatan­daşın sözünü etti­gi beş vada on yıl kadar yakın bir zaman…”

S - “Eski ya da yeni far­ket­mez ki. Ben günümüz koşulların­da düşünerek söylüy­o­rum, kaç kez aklı­ma gel­di böyle bir inzi­va yaşa­mak. Kendimizi ikna etmek yet­miy­or ki.”

A - “Ben yinede bu kadar kısa bir süre içerisinde, sözünü ettiği bir çok şeyin bu kadar hızlı değişe­bile­ceği­ni düşünmemiştim.”

S - “Şu son bir iki aydır insan­lar ken­di­ni izole ettikçe doğada­ki değişi­mi far­ket­miy­or musun… Doğa nefes aldı Korona sayesinde.”

A - “Evet onu sorarsan, doğa ve hay­van­lar adı­na mut­luyum bu olanlardan.”

S - “Bar­dağın dolu tarafın­dan bak­mak dedik­leri bu olsa gerek :)”

As - “Böyle mar­ji­nal görüşlü, tarikat­lar, gru­plar, insan­lar dünyanın hery­erinde. Kendi­ler­ince bir gele­cek dünya hay­ali kuruy­or­lar, poz­i­tif yada negatif. Ehh para­da var. ‘Ses­imiz de çık­sın, aykırı olalım’ duru­mu da var. Bunun bir üst basamağı…”

A - “Çevre ile bir şek­ilde içli dışlı olmuş eski bir çevre bakanının söyledik­leri­ni din­leyip anla­maya çalış­mayı önem­siy­o­rum ben. Video­da gös­ter­diği yeri kızı ve ken­disi ortak almışlar. Ve öyle yer­ler Fransa’­da çok par­alar gerek­tiren ya da alı­na­may­a­cak kadar pahalı değiller.

As - “Çevre bakanı olması çevreyi sevdiği önemsediği anlamı­na falan gelmiy­or ben­im için. Sadece eski bir siyasetçi. Kendine ve efradı­na falan izole bir yer almış. Ken­dinin derdinde­ki bur­ju­vaların fan­tazi­leri­ni, kon­forunu kıyamet kop­sa da hala aray­a­cak züp­peleri insan­lığa, topluma örnek sun­mak doğru mu?

A- Yok öyle değil. Yukarı­da söyle­m­eye çalıştığım gibi adamı hiç tanımıy­o­rum. Ne iş yap­tığı­da , statüsüde çok önem­li değil. Önem­li olan düşünceleri.

Naz - Ben de mer­ak ettim. Biraz araştırdım. Duruşu biraz kendine özel, radikal bir çevre­ci olduğunu öğreniy­o­rum. Radikal ter­i­mi iyi anlaşıl­sın, hay­atın­da antikap­i­tal­ist olmamış bir çevre­ci… Zat­en bir elit­ten geliy­or, halk­tan değil. Dolayısıy­la “bur­ju­va’nın teki konuşuy­or” his­sine kapıl­mak şaşırtıcı değil… Pek cid­diye de alın­mıy­or san­ki. “Bana deli diy­or­lar” diye başlamış zat­en… Ayrı­ca baş­ka pro­gram­lar­da­ki (kimi zaman gerçek­ten sapır saç­ma) konuş­maların­dan, dünyanın bazı böl­geleri­ni bir kenara koy­muş olduğunu anlıy­oruz. Mesela Afri­ka… “Onlar zat­en kur­tu­la­maz” bakışı ile bakıy­or, prob­lem­li durum­larının “gelişmiş ülkel­er yüzün­den” olduğunu işaret etmek­le beraber. Yani biraz “beyaz” bir hay­at­ta kalma mücade­lesin­den bahsediy­or. Çok kay­gan bir zemin bu. Hani bir fırt daha ayağı kaysa, eve silah depo­layan “sur­vival” savunucusu amerikalı faşistler­le yolu kesişe­cek gibi.
Bir de endüstriyel uygar­lık çökün­tüye uğrayıp, geze­geni de bu çuku­ra çek­tiğinde, neden illa ki önce­lik­le insanın hay­at­ta kalması gereksin ki? Bu önce­lik, özel­lik­le ve bir­in­ci dere­cede ortaya koyul­ması, insanın doğadan, diğer hay­van­lar­dan kopuk bir can­lı olarak ele alın­ması demek. Ki hep­imiz biliy­oruz, bir gün bir şeyler değişe­cekse, doğanın ve geze­genin tutar­lı bütün­lüğünün korun­ması en temel ilke. Bütün bugünkü bok­luk­lar bu uyu­mun bozul­muş olmasın­dan gelmiy­or mu zaten?
Dolayısıy­la, videoyu size çevirdik­ten son­ra, neden doğru sap­ta­malara rağ­men neden rahat­sı­zlık hissedildig­i­ni olduğu­mu his­set­tiği­mi yaz­ma gereği duy­duğu­mu hep bir­lik­te anlamış olduk.

Konuş­malarımız sak­ince devam ediyor…

As - “Ben en başın­dan kıl olmuş­tum. Yer­altı­na tri­ly­on­luk sığı­nak yapan mar­ji­nal zengin­ler­den biri işte. Bir de herkese salık veriy­or şöyle böyle yapın diye. Pas­ta yiyin ver­siy­onunun bir başkası işte.”

Naz - “Hadi hemen gir­işmey­im ded­im, ama biraz öyle. 😉 Ama gerçek­ten, yer­el olarak örgütlen­mek, yardım­laş­mak tek yön­tem. Neyse ki, işgal evleri/köyleri, ekoköyler vs, (“beyaz” zih­niyete düşme­den) dünyanın bir çok yerinde, kollek­tif pro­jel­er yaratıy­or… Bu tip yer­leri mül­te­cilere açıp, bir­lik­te yaşa­mak gibi örneğin. Bu tip deney­im­leri gördükçe içim ümit doluy­or. Bel­ki sonu­cunu biz göre­mey­iz ama varlar!”

Sadık - “Ben de bir kaç şey söyleyeyey­im naçizane. Koronalı sosyal tecrit koşulların­da ve insan­lığımız ile geze­gen­i­miz arasın­da oluş­tur­duğu­muz tahri­b­atın bumerang etk­isiyle, küçük küçük de olsa, yüzleşme fır­satımız doğ­du. Bu geze­gen­i­mizin ekolo­jik sosyal gele­ceği adı­na olum­lu bir durum. Karan­ti­na gün­leri uzadıkça bu ger­gin sürecin ortaya çıkardığı çıkara­cağı sonuçlar üzerinden daha epey şey konuşa­cağız; virüsün ölüm­cül etk­i­leri etrafımızı sardıkça bu yüzleşme de ken­di doğal­lığın­da toplum­sal­laşa­cak­tır kuşkusuz…
Video­da­ki eski fran­sız çevre bakanının düşünceler­ine geçme­den önce, izin verirs­eniz korona ile ilgili düşünceler­i­mi söyleyey­im. Önce­lik­le, mev­cut küre­sel “korona virüsü “ile ilgili absürde kaçan zort­lat­ma kom­p­lo teo­ri­leri­ni sol­la­yarak şunu söylemeliy­im: bu virüsü başımıza fena halde musal­lat eden biz­zat biz­im insan­lığımızdır! Koron­avirüsün yaratıcısı da taşıyıcısı da insan. Büyük ölçüde bozul­mamış yer­lere gidiy­oruz ve oralar­da­ki ekolo­jik dengeyi bozuy­oruz. Dolayısıy­la oralar­da­ki tür­lerin taşıdığı virüslere maruz kalıy­oruz. Virüs­lerin daha kolay iletildiği habi­tat­lar yaratıy­oruz ve son­ra yeni­ler­ine sahip olduğu­muza şaşırıy­oruz. Orman­sı­zlaştır­ma , petrol, maden şir­ket­leri, soya ve hay­van çiftçil­iği, Cargil, Burg­er King, İkea, Nes­tle vb., orman­lar­da­ki hay­van popülasy­on­ları­na müde­halenin bir­in­ci derece­den zanlılarıdır.

Geçtiğimiz gün­lerde ken­di Face­book say­fam­dan da pay­laştım. Bir grup bil­im insanı bozul­muş habi­tat­lar­da­ki tür­lerin insan­ları enfek­te ede­bile­cek daha fazla virüs taşı­ma ihti­ma­li­ni araştırıy­or. “Daha basit sis­tem­ler bir ampli­fikasy­on etk­isi elde eder” diyen bil­im insan­ları, bir­lik­te kalan tür­ler­den gelen hastalık­ların insan tarafın­dan taşındığını ileri sürüy­or­lar. Liv­er­pool Üniver­site­si enfek­siy­on ve küre­sel sağlık Enstitüsü’nün bulaşıcı hastalık­lar Başkanı Eric Fevre, “ora­da bir nok­ta­da insan­lar için bir tehdit oluş­tura­bile­cek sayısız pato­jen var” diy­or. “Hay­van­lar­dan insan­lara atlayan pato­jen­lerin ris­ki her zaman olmuş­tur”. Fevre, şim­di ve on yıl önce arasın­da­ki fark­la, hastalık­ların hem kentsel hem de doğal ortam­lar­da ortaya çık­masının muhtemel olduğunu söylüy­or. “Yanımız­da yarasalar, kemir­gen­ler ve kuşlar, evcil hay­van­lar ve diğer can­lılar olan yoğun şek­ilde paketlen­miş popülasy­on­lar yarat­tık. Bu, tür­ler­den tür­lere geçmek için yoğun etk­ileşim ve fır­sat­lar yaratıy­or” diy­or. Emory Üniver­site­si çevre Bil­im­leri bölümünde doçent olan hastalık ekolo­jisti Thomas Gille­spie ise, “pro­jel­er tür sınır­ları­na saygı duy­ma­zlar” diy­or. Doğal habi­tat­ların küçülmesi­ni ve değişen davranışların hay­van­lar­dan insan­lara dökülen hastalık­ların risk­ler­ine nasıl katkı­da bulun­duğunu araştıran Gille­spie, “Koron­avirüs sal­gını hakkın­da hiç şaşır­madım” diy­or. “Pato­jen­lerin çoğun­luğu hala keşfedile­cek. Buz­dağının en ucun­dayız”. Evet, gerçek­ten de buz­dağının en ucun­dayız. Sonu­ca gelirsem, bu ken­di eller­im­izde (ister biolo­ji lab­o­rat­u­ar­larımız yoluy­la ister hay­van popülasy­on­ları­na yap­tığımız müde­halel­er ile olsun) yarat­tığımız felaket aralığın­da yeni tip virüs semp­tom­larıy­la ya da mev­cut olan­lar­la tekrar tekrar karşılaşabiliriz.

Şim­di geley­im eski Fransa çevre bakanının söylediklerine.
Baş­ta da dediğim gibi, sosyal tecriti gün­lerinde insan­lığımız ile geze­gen­i­miz arasın­da oluş­tur­duğu­muz tahri­b­atın sonuçları üzerinden insan­lığımızı sorgu­lay­a­cağız. Ve bu da bizi geze­gen­i­mizin ekolo­jik sosyal gele­ceğine dönük yüzümüzü hiç olmadığı kadar aydın­lat­a­cak yeni toplum­sal düşüncel­er­le, pro­jel­er­le tanıştıra­cak­tır. Ya da şöyle söyleyey­im, bu yeni toplum­sal­lık sürecinde insan­lığın büyük bir bölümü, bugüne kadar görmediği, görmez­den geldiği yada burun kıvırdığı alter­natif eko-sosyal yaşam pratik­ler­ine nerdeyse can havliyle iç güdüsel bir reflex halinde dört elle sarıla­cak­tır. ZAD, ya da Ham­bach For­est gibi radikal mücadele pro­jeleri de dahil, geze­gene dost pek çok yeni tip alter­natif yaşam pro­jeler­ine yön­ele­cek­tir. Eski bakanının düşünceleri bel­li nok­ta­lar­da tartışıla­bilir elbette. Ancak bu yeni bir yak­laşım ve dahası onun alladığı pul­ladığı kadar yeni bir deney­im değil. Türkiye de dahil, dünyanın pek çok yerinde yıl­lardır var olan ve son on yıl­da daha çok yaygın­laşan alter­natif eko-sosyal yaşam pratik­leri mev­cut. Bunu Şim­di görm­eye, anla­maya başladık sadece… Dolayısıy­la, eski çevre bakanının düşünceleri­ni yaşadığımız bu yüzleşme sürecinin kend­ince bir yan­sı­ması olarak değerlendiriyorum.

Eski bakan tam olarak neden bahsediyor ?

Yves Cochet bir matem­atikçi ve “col­lap­sol­o­gy” uzmanı. Türkçe karşılığı var mı bilmiy­o­rum, ama “col­lap­sol­o­gy”  günümüzde varolan endüstriyel uygar­lığın, çevre­sel ve toplum­sal risk­leri­ni ve yaşanacak bir çökme­den son­ra toplumun nasıl evrile­ceği­ni inceleyen bil­im insan­larını bir araya toplayan bir ide­olo­ji. İdeo­loj­inin temeli­ni, 2011’de Fransa’­da Insti­tut Momen­tum denen bir lab­o­rat­u­ar­da atan­lar da Yves Cochet ve yine çevre­ci bir yazar ve gazete­ci olan Agnès Sinaï. Bu “uzman­lara” da “col­lap­sol­o­gist” deniyor.

Col­lap­sol­o­gy” sözcüğü, bir ziraat mühen­disi olan Pablo Servi­gne ve sosyo-ekolo­jik sis­tem­lerin dayanık­lılığı konusun­da uzman olan Raphael Stevens tarafın­dan biraz da “ironi” ile icat edilen bir yeni bir sözcük. 2015 yılın­da yayın­lanan bir kitabın­da yer almış ilk kez.

Lat­ince col­lap­sus sözcüğün­den geliy­or, col­labi fiilin­in geçmiş zamanı, yani “düşme, çökme” (İngilizce’ye de to col­lapse diye geçmiş). Logie de bildiğiniz gibi logos, yani çalış­ma, bil­im­sel yak­laşım anlamında…

Col­lap­sol­o­gy, insanın çevresi­ni sürdürülebilir bir şek­ilde değiştirdiği ve özel­lik­le küre­sel ısın­ma ve biy­oçeşitlil­iğin çöküşüyle ilgili ekolo­jik acil durum kavramını yay­dığı fikrinin bir parçası. Bunun­la bir­lik­te col­lap­sol­o­gistler endüstriyel uygar­lığın çöküşünün fark­lı kri­z­lerin bir­leşmesin­den kay­naklan­abile­ceğine inanıy­or : çevre­sel kriz, aynı zaman­da ener­ji krizi, ekonomik, jeopoli­tik, demokratik kri­zler gibi. Dolayısı ile, col­lap­sol­o­gy, “disi­plin­ler arası” niteliğine sahip. Yani ekolo­ji, ekono­mi, antropolo­ji, sosy­olo­ji, psikolo­ji, biy­ofizik, biy­ocoğrafya, tarım, demografi, siyaset, jeopoli­tik, biyoarke­olo­ji, tar­ih, futur­olo­ji, sağlık, hukuk ve sanat disi­plin­leri­ni içeriyor.

Kimi bil­im insan­ları tarafın­dan eleştirel bakıl­sa ve bil­im­sel karak­teri­ni inkar etse de, İngiltere’deki Oxford veya Cam­bridge gibi presti­jli üniver­siteler­im konunun ince­len­me­sine adan­mış araştır­ma merke­z­leri kur­muş olduk­larını da belirt­mek isterim.

Bazı bil­im adamları, kaçın­mak için hiçbir şey yapıl­mazsa, küre­sel bir sis­temik çöküşün muhtemel olduğu­na inanıy­or­lar. Ek olarak, bil­im­sel olarak da, belir­li toplum­lar ve eko­sis­tem­ler için çök­melerin devam ettiği­ni veya zat­en gerçek­leştiği tespit ediliy­or zaten.

Çöküş”, ani bir olay değil de bir süreç olarak görülüy­or. “Onlar­ca yıla, hat­ta yüzyıla bile yayıla­bilir” deniy­or. Tah­min ve pro­jek­siy­on­lar mev­cut bil­im­sel ver­il­er kul­lanılarak, bil­gisa­yar veya matem­atik­sel mod­eller ve çeşitli varsayım­lar­la gele­ceğe yan­sıt­maya çalışılıyor.…

Gelenek­sel eska­tolo­jik düşüncenin, yani “insan­lığın nihai kaderi” felse­fesinin aksine, col­lap­sol­o­gy çağ­daş bil­im­sel çalış­malar­dan elde edilen ver­ilere ve kavram­lara dayanıy­or. “Dünyanın sonu” fikrine katılmıy­or, ancak bir dünyanın sonu hipotezi­ni, “ter­mo-endüstriyel” yani fos­il ener­ji kul­lanan medeniyetin hipotezi­ni yapıy­or. Bir de col­lap­sol­o­gy, insan kay­naklı olmayan neden­ler­le, yani kozmik etk­il­er, deprem­ler veya geçmiş doğal iklim değişik­lik­leri gibi insan faaliyet­lerinden kay­naklan­mayan neden­ler­le ilgilenmiyor.

En 2020 de nom­breuses per­son­nal­ités gravi­tent dans, ou autour, de la sphère des col­lap­so­logues. Toutes n’ont pas la même vision de l’ef­fon­drement civil­i­sa­tion­nel, cer­taines même réfu­tent ce terme de « col­lap­so­logue », mais toutes se retrou­vent pour admet­tre que la civil­i­sa­tion indus­trielle con­tem­po­raine, et la biosphère dans son ensem­ble, sont sur le point de subir une crise glob­ale d’une ampleur sans précé­dent. Selon elles, le proces­sus serait déjà en cours, et il ne serait désor­mais pos­si­ble que de ten­ter d’en réduire les effets dévas­ta­teurs à plus ou moins brève échéance.

Bugün birçok kişi col­lap­sol­o­gy alanın­da veya çevresinde yer alıy­or. Hep­si aynı medeniyet çöküşü vizy­onuna sahip değil, hat­ta bazıları bu “çöküşçü” ter­i­m­i­ni çürütüy­or, ama hep­si çağ­daş sanayi medeniyetinin ve bir bütün olarak biyos­ferin, ben­z­eri görülmemiş büyük­lük­te bir küre­sel kriz geçir­menin eşiğinde olduğunu ifade etmek için bir araya geliy­or. Sürecin zat­en epey­dir devam ettiği­ni belir­tiy­or ve yakın­da yıkıcı etk­i­leri azalt­maya çalış­manın da olanaksız hale gele­ceğinin uyarısını yapıyor.

Elbette eleştiriler var

Örneğin Pro­fesör-araştır­ma­cı Jacques Igalens 2017’de “Col­lap­sol­o­gy bir bil­im midir?” başlık­lı bir makale yayın­lamış.  Col­lap­sol­o­gy’nin disi­plin­ler­arası karak­teri­ni sorgu­lamıy­or ama tartışılan fark­lı konu­ları bir araya getiren bir par­a­dig­ma ve ortak temel­lerin yok­luğunu vur­gu­lamış. “Çol­lapşol­o­gy, yeni bir bil­giler yarat­may­a­cak, çünkü bunu bağım­lı olduğu bil­im­ler zat­en yapıy­or. Ama ortak yaşamımızın bir anlatısını oluş­tu­ruy­or, bunun bir işle­vi mev­cut.” diy­or.

2018’te, Le Partage kolek­ti­fi ve ulus­lararası radikal ekolo­ji Örgütü Deep Green Resis­tance üye­si olan Nico­las Casaux, col­lap­sol­o­gy’nin tanımını “biraz belir­siz” olarak tanım­lıy­or. Konunun, bazen bir­birine ters düşen, ya da çok kısıtlı anal­iz ve per­spek­ti­fler­le ele alındığını, endüstriyel uygar­lığın bir felaket olduğu fikri yer­ine, çöküşün bir felaket olduğu fikrine dayandığını, bunun da insan unsu­ru açısın­dan nar­sist bir bakış olduğunu belir­tiy­or. Col­lap­sol­o­gy savunucu­larının, bakış açılarını netleştirmeleri; onları zehirley­erek daha karar­lı bir duruş almaları­na engel olan, ege­men kültür­den arın­maları; daha anlaşılır, biy­omerke­zli, ekomerke­zli bir per­spek­tif edin­meleri gerek­tiği, ve bu şek­ilde “can­lılar dünyası­na karşı savaş” sürdüren endüstriyel uygar­lık­la mücadele eden­lerin safları­na katıl­maları gerek­tiği­ni söylüyor.

2018 yılın­da, “Sez­gi ve col­lap­sol­o­gy” başlık­lı bir makalede, yazar ve araştır­ma­cı Vin­cent Mignerot, bu dalın özel­lik­le metodolo­jik bir refer­ans çerçevesinin tanımın­da net­lik eksik­liği nedeniyle bazı olası taş­malar­la ilgili çek­inceleri olduğunu ifade ediyor.

2015 ve 2018 yıl­ların­da Belçikalı İkl­im ve Sosyal Adalet siv­il toplum kuru­luşu­nun kuru­cusu, ziraat mühen­disi ve çevre­ci Daniel Tanuro Le Monde Diplo­ma­tique gazetesinde yayın­lanan iki makalesinde  (İmkans­ız Yeşil Kap­i­tal­izm, ve Herşey nasıl çöke­bilir?), kap­i­tal­izmin eleştirisinin yok­luğu, sis­tem ve birikim arasın­da­ki bağlan­tının kurul­muy­or olmasının altını çiziy­or. Ayrı­ca çöküşün kaçınıl­maz yönünü, yani “kader­ci isti­fa” olarak tanım­ladığı col­lap­sol­o­gy taraftar­larının duruşlarını eleştiriy­or. Col­lap­sol­o­gy ve eco-sosyal­izm arasın­da karşılaştır­malı bir anal­iz öner­erek tartış­mayı derin­leştiriy­or. Ona göre, çöküşün anti-kap­i­tal­ist tep­kil­er­le, örneğin fos­il ser­mayeyi genişletme plan­larını engel­len­mesi gerekiyor.

Böylece bir video­dan yola çıkıp, fikir­ler­im­izi pay­laştık, topladığımız bil­gi­leri de ortak­laştır­mış olduk.

Güzel gün­lerin umudu ile sağlık­lı, bil­inçli, ve karar­lı kalın, kalalım…


Fotograf : Emre M.

Kedistan’ın tüm yayınlarını, yazar ve çevirmenlerin emeğine saygı göstererek, kaynak ve link vererek paylaşabilirisiniz. Teşekkürler.
Naz Oke on EmailNaz Oke on FacebookNaz Oke on Youtube
Naz Oke
REDACTION | Journaliste 
Chat de gout­tière sans fron­tières. Jour­nal­isme à l’U­ni­ver­sité de Mar­mara. Archi­tec­ture à l’U­ni­ver­sité de Mimar Sinan, Istanbul.