Tutsak sanatçı ve gazeteci Zehra Doğan’ın “Dorşin” adlı tablosu #Haklarımız70Yaşında kampanyası dahilinde Af Örgütü tarafından İstanbul’da düzenlenen, kuratörlüğünü Zeynap Özatalay’ın yaptığı “Büyük Resim” isimli karma sergide, 26 sanatçının eseriyle birlikte yer alıyor.Sergi 22 Kasım — 30 Aralık tarihlerinde Depo’da halka açık. Bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.
2016 sonunda Diyarbakır’da gerçekleşen “141” isimli sergiden sonra, Türkiye’de düzenlenen bir sergide ilk kez yer alan Zehra Doğan’ın eserleri bir yıldır Avrupa’nın farklı ülke ve kentlerinde sergileniyor. Gelecek sergi 28 Kasım tarihinde İspanya’da bir Bask kenti olan, San Sebastian’de Kaxilda alternatif sergi mekanında kapılarını açacak. 8 Aralık tarihinde ise Londra’da Kurdish Art Fair etkinliğinde, Zehra Doğan’ın 13 eseri ve yirmiden fazla sanatçının destek olarak bağışladığı eserler sergilenerek satılacak.
Sanatçı ile ilgili ve farklı dillerden tüm Kedistan yazılarını Zehra Doğan özel dosyasında bulabilirsiniz. Uluslararası ve ülke basınında yayınlanan tüm yazıların listesine ise buradan ulaşabilirsiniz.
Zehra Doğan bir resmi ve haberi için 2 yıl 9 ay 22 gün hapis cezası ile 12 haziran 2017’den bu yana tutsak. Diyarbakır cezaevinde tutulduktan sora, 23 Ekim’de Tarsus cezaevine sürgün edildi. Mektup ve kartlarınızla Zehra’yı ve koğuş arkadaşlarını destekleyebilirsiniz.
Zehra Doğan C‑3
Tarsus Kadın Kapalı CİK
Alifakı Mahallesi Alifakı sokak
Tarsus – MERSİN
Kasım 2017 — Ağustos 2018 tarihli, Amed zindanı mektuplarından alıntılar.
“Bana hep ‘neden resimlerindeki kadınlar üzgün?’ diye soruyorlar. Bunu isteyerek yapmıyorum. Bir de bakıyorum ki, hepsi üzgün… Bu topraklarda ve dünyada olup bitenlere tanıklık eden hangi kadın mutlu olabilir ki?”
“Tarih boyunca kadınlar her zaman hedef alınmış. Eril devletlerin hüküm sürdüğü her yerde, aşağılama, şiddet, katletme, savaş, var. Tüm bunların ilk hedefi de kadınlar oluyor. Kadın farklı yerlerde, farklı yöntemlerle yok sayılmış, iradesi kırılmış, şiddet görmüş ve katledilmiş ve bunlar günümüzde de devam ediyor. Bugünün otomatik kadınlarına dönüştürülen bizlerin işi zor… Vermemiz gereken çok mücadele var.”
“Kadınların hegemonyanın gerçekliğini daha iyi kavraması gerekiyor. Sorun sadece eş, akraba, sevgili, arkadaş şiddetiyle sınırlı değil. Bunun köklü tarihsel bir iktidar anlayışı olduğunu bilmemiz lazım. Mevcut yasalar, ve kapitalist modernite döngüsü yaşam bulduğu sürece asla özgür olamayacağız. Ana tanrıça döneminin yıkılışından bu yana sömürülen biz kadınların, bin yıllardır kurulan eril bir yaşam içerisinde köleleştirilerek şiddetin her türlüsüne maruz kaldığımızın farkında olması gerekiyor.”
“Kadın bedeninin, emeğin yeniden üretimi ve iş gücünün genişlemesi için araçsallaştırıldığı ve kadının kendi kontrolü dışında işleyen bir üretim makinesi olarak görüldüğü bir dönemdeyiz. Cinselliğin iktidar eli ile araçtan çok amaç haline getirildiği, kadınların salt sağım ve cinsel hizmet sunan birer köle haline getirildiği bir dönemdeyiz. Baskı, şiddet, taciz, tecavüz, ölüm…”
“Kadınlar olarak, eril iktidar tarafından yaratılan özne-nesne ilişkisinin tamamen karşısında durarak nesne olmaktan çıkıp, ve özneyi de yerle bir ederek, gerçek doğal yaşam için mücadele etmemiz gerek.”
“Aslında egemenlerin kendini sürdürdüğü binlerce yıl boyunca, doğal toplum insanı geleneği de tarihten bu yana, kırıntılarıyla da olsa kadınların içinde yaşamaya devam ediyor ve kendini sürdürüyor. Bu köklü ve tarihi birikimden beslenmeliyiz. Kadınlar ve onların mücadelesi olmadan demokratik bir yaşam kurulamaz. Çünkü erkekleştirilen dünyayı ancak kadınlar değiştirebilir.”
Zehra Doğan
Amnesty • Zehra Doğan à l’exposition “Grand Tableau” Cliquez pour lire