Bu yazıyı, Car­net ZAD’ın­dan ayrılıp, yola çık­madan önce Kedis­tan’da­ki arkadaşlara bırakıy­o­rum. Yayın­landığın­da ben Patagonya’­da ola­cağım. Ve sizlere en kısa zaman­da yeniden seslen­m­eye çalışa­cağım. Bu ara­da, teknik imkan­lar elverdikçe, Face­book hesabım­dan pay­laşım­lara devam ediyorum…

Bugüne dek yolu­mu Küba’ya dek uzata­madım. Ancak orada­ki gelişmeleri yakın­dan izliy­o­rum, ayrı­ca anarşist kolek­ti­fler­le de iletişim içindeyim.

Peki, Küba’da nel­er oluy­or? Bu soruya en doğru cev­abı genç nesil Kübalılar veriy­or. Umut­lu iç ses­imiz Küba’ya yeni özgür­lükçü demokratik bir devrim kuşağı geldiği­ni müjdeliyor…

San İsidro hareketi ve #özgürdemokratikküba direnişi

San İsidro hareketi, protestoyu sosyal medya­da duyur­madan önce çok az biliniyordu.Bir süre önce hareketin üyelerinden rapçı şarkıcı Denis Solis’in hak­sız bir şek­ilde tutuk­lanıp 8 yıl ceza­ya çarp­tırıl­ması üzer­ine San İsidro hareke­tinin Üyelerinden 8’i destekçi 14 gazete­ci aydın ve sanatçı Solis’in serbest bırakıl­ması ve ülkede­ki muhalif sanatçı ve aydın ve gazete­cil­er üzerinde­ki baskı ve yasak­ların kaldırıl­ması için merkez lokalde açlık grevine başladılar.

Free Denis Solis

Free Denis Solis

Hat­ta direnişçil­er­den bazıları su da içmeye­cek­leri­ni açık­ladı. Direniş kısa sürede Küba’nın muhalif gru­plarını sem­pati ve dayanış­ma ile bir­leştirirken hak ihlal­ler­ine ses­siz kalan Ulus­lararası Af Örgütü yetk­ilileri­ni de eleştir­di. San İsidro hareketi protest sanat­sal per­for­mansları ile konuş­ma özgür­lüğünü kısıt­layan “Devrim­ci Göze­tim Sistemi“nin karar­nameler­ine karşı koy­mak için 2018 yılın­da kurul­du. Neo lib­er­al­izmin güdümümde­ki Küba komünist par­tisinin bir devlet dik­tatör­lüğü ile yönet­tiği ada ülkesinde, ses­sizce itaat etm­eye alıştırılan Kübalılar, yanı başların­da bu ses­si­zliğe ve itaate karşı çıkan kardeş­lerinin özgür­lük direnişi ile bir­lik­te ilk defa “nel­er oluy­or?” sorusunu sor­maya başladılar.

Grup üyelerinden rapçı Denis Solis “devlet güven­lik güç­ler­ine hakaret” suçla­masıy­la sek­iz ay hapis ceza­sı­na çarp­tırıldık­tan son­ra, güven­lik güç­leri hareketin Havana’daki yok­sul Küba evlerinden biri olan karar­gahını kuşat­tı. Bu kuşat­ma ve taci­zle bir­lik­te hareketin sek­iz üye­si ve destekçisi #özgürdemokratikkü­ba hash­tagı ile açlık gre­vi ilan etti. Bunun üzer­ine Küba polisi direnişçi­lerin bulun­duğu sokağı güven­lik şeridiyle kap­atıp her tür­lü iletişimin önüne yasak koy­du. Direnişçil­er bu yasağa sokak­ta yap­tık­ları sanat­sal per­for­manslar­la, danslar­la karşılık verdil­er. Bu ara­da bütün bu süre­ci fotoğraf ve video çekim­leriyle kayıt altı­na aldılar ve San İsidro hareketi adlı hesapları aracılığıy­la sosyal ağlar­da pay­laşı­ma açtılar. Güven­lik şeri­dinin gerisinde her gün mer­ak­la direnişçi­leri izleyen mahalle halkı­na ve polislere yöne­lik konuş­malar yap­tılar. Böylece devletin istemediği ve psikolo­jik savaş oyun­larıy­la direnişi bertaraf etmek için harekete geçtiği o aşa­maya gelin­mişti. Devlet, önce güdümün­de­ki basın yayın araçlarını devr­eye sokup manipülatif yayın­lar ile direnişi terörize etm­eye başladı.

Açlık direnişi…

Özel­lik­le Raul Castro’nun kızı yöne­ti­minde bir dezen­for­masy­on başlatıldı. Mariela Cas­tro Espín, cin­sel çeşitlil­iğe saygı duy­ması gereken bir orga­ni­za­sy­on olan Ulusal cin­sel eğitim Merkez­i’nin (Cene­sex) yöneti­cisi olması­na rağ­men, hareketin aktivist­ler­ine saldır­mak için homo­fo­biyi ana silahlar­dan biri olarak kul­landı“Bu grubun ima­jı Küba halkının en iyi değer­ler­ine ve vatan­daş ahlakı­na aşağılayıcı; ülkenin tüm kültürel mirasının bir tecavüzcüsüdür; çöküşü, per­işan­lığı ve kabalığı ile ulusun en kötüsünü tem­sil ediy­or” dedi. [Şu notu da düşmek ister­im: Kübalı Anarşist Castil­lo’­nun da altını çizdiği gibi, Cene­sex, esas olarak Küba LGBTIQ hareketi baş­ta olmak üzere diğer sosyal hareket­leri kon­trol altı­na almak için kurul­muş ve başı­na da devleti tem­sil eden, Raul Castro’un kızı getir­ilmiş, tıp­kı Atatürk’ün kur­dur­duğu o meşhur TKP’si gibi…]

Gen­er­al Raúl Cas­tro’­nun kızı ve hanedanının en akti­flerinden biri olan Mariela Cas­tro Espín Havana’­da­ki San İsidro hareke­tinin grevci­ler­ine karşı yay­dığı bu alay ve manipülatif makalelere karşı 90’larda Kanarya Adaları’­na sürgün edilen Kübalı dok­tor ve yazar Ramón Muñoz Yanes, bir mek­t­up gön­der­di. Yanes mek­tubun­da Mariela’ya söyle yazıy­or­du: “San Isidro hareke­tinin genç insan­ları­na ‘mar­ji­naller’ diye atıf­ta bulunuy­or­sunuz. İsp­anyo­lca bil­gisin­den yok­sun olduğunuza inanıy­o­rum, çünkü ‘mar­ji­nal’ kelimesinin sözlük tanımı: ‘sosyal olarak ente­gre olmayan bir kişi veya azın­lık grubu. Fakat mar­ji­nal, sıradan olmanın ötek­ileştir­ildiği bir üslup ile kul­lanıl­ma­malıdır. Bu yüz­den mar­ji­nal kelime­si kul­lanılırken, anlamı bilinerek, doğru bir şek­ilde kul­lanıl­ması gerek­mek­te­dir.’ olarak ver­ilmiştir. Bu genç­lerin büyük çoğun­luğu­nun siz­den daha iyi hazır­landığını açıkça belir­tiy­o­rum, ama aynı zaman­da azın­lık değiller çünkü Küba toplumu­nun çoğu gibi, kıtlığın ortasın­da yaşıy­or­lar. Elit gibi yaşayan ve yiyen bir azın­lık grubuna ait­s­eniz, kıtlık ya da ıstırap çek­mezsiniz. Konut­larınız­dan birinin yasal mülkiyeti hakkın­da en az bir belge sun­abilir misiniz? Bu tür satın almalar yap­tığınız paranın kökeni­ni bel­geleye­bilir misiniz? İsp­anyo­lc­a’ya bağlı kalarak, Küba toplumu­nun sınır­ların­da yaşayan kişi sizsiniz, bu neden­le San İsidro hareketinde­ki herkesten kavram­sal olarak daha mar­ji­nalsiniz. ‘Cuba­nia’ kavramını genetik olarak anlamıy­or­sunuz, ail­enizin her zaman yap­tığı gibi biz­den nefret ediy­or­sunuz, hor görüy­or­sunuz. Bizi ken­di vatanımız­da yabancılara dönüştürdünüz. Unut­mayın, kavram­sal olarak mar­ji­nal sizsiniz, onlar değil. Onlar hay­atı seviy­or­lar ve hay­a­ta karşı bir bedel ödüy­or­lar. Çocuk­larımın ve torun­larımın olmasını istemediğim tek şey sizlersiniz.”

Fotoğraflar: Gabriel Guerra Bianchini

Açlık direnişine polis operasyonu

26 Kasım gece­si, San İsidro’ya dok­tor kılığın­da gelen Küba devlet güven­lik ajan­ları Covid ris­ki bahane­siyle açlık grevci­ler­ine müde­hale de bulun­du­lar. Luis Manuel Otero ve Aname­ly Ramos da dahil olmak üzere 14 direnişçiyi gözaltı­na aldılar. Diğer üyel­er evler­ine gön­der­il­di ve evleri­ni terk etmeleri engel­len­di. Açlık grevi­ni su almadan sürdüren ve sağlık duru­mu cid­di risk altın­da olan sanatçı Louis Manuel Otero Alcantra’nın ken­di irade­si olmak­sızın ajan­lar tarafın­dan han­gi has­tan­eye götürüldüğü ve nasıl müda­halede bulunul­duğu öğre­nileme­di… Müda­haleleri­ni hak­lı çıkar­mak için Covid-19 sal­gınını yay­ma tehlike­si olduğunu iddia eden Küba makam­ları, Kübalı bir gazete­ci ve yazar olan Car­los Manuel Alvarez’in her han­gi bir adres bildiri­mi yap­madan, San İsidro üyelerinin açlık grevine katıldığını ve sağlık pro­tokol­leri­ni ihlal ettiği­ni iddia ettil­er. Eylem­cil­er, gözaltı­na alındık­tan son­ra, kovid test­ler­ine tabi tutul­du­lar. Face­book ve İns­tag­ram pay­laşım­larının müda­hale sırasın­da engel­len­mesi ise dikkat çekiciydi.

27 Kasım da Havana’da, San İsidro üyeler­ine karşı yapılan tahliye operasy­onunu protesto eden, ve araların­da grevci­lerin tale­p­lerinin çözümü için “istişare talep eden” çeşitli sanat kültür kurum­larının tem­sil­ci­lerinin de bulun­duğu bir otur­ma eyle­mi gerçek­leşti. Bakan Yardım­cısı Fer­nan­do Rojas Gutiér­rez, bu olağanüstü ve bek­len­meyen dayanış­ma eylem­i­nin karar­lılığı karşısın­da kayıt­sız kala­may­a­cağını anlayıp eylem­cil­er­den 32 tanın­mış aydın ve sanatçıy­la görüşmeyi kab­ul etti.


Fotoğraflar: Alba León

Son­suza dek atıf yapıla­cak ve bu çeşitlil­iğe sahip insan­lar­la yapılan böyle bir toplan­tı, 60’ların başın­dan beri Küba’­da hiç gerçek­leşme­di. #don­deestaelmin­istrodecul­tura hash­tagı ile,“ken­di­ni özgür his­set­mek isteyen ve bir özgür­lük ve dayanış­ma alanının tadını çıkar­mak isteyen tüm Kübalılar, Kültür Bakan­lığı­na gelin” diyen bir çağrı yayın­ladılar. Sosyal ağlar­da pay­laşılan bu çağrıy­la bir­lik­te “özgür ve demokratik bir Küba” isteyen Kübalılar İsidro hareketi merkezinde açlık gre­vi yapan aktivist­lerin polis şid­de­ti ile zor­la gözaltı­na alın­ması­na, hak­sız tutuk­la­malara ve hak ve özgür­lük­ler üzerinde­ki baskı ve yasak­lara karşı Kültür Bakan­lığı önünde otu­rarak bir protesto ve dayanış­ma eyle­mi başlattılar.

Sosyal ağlar­dan taşıp Küba Kültür Bakan­lığının önünde süren bu tar­i­hi protesto ile bir­lik­te ulus­lararası insan hak­ları kuru­luşları müda­ha­leyi kınayan açık­la­malar yap­tılar. Küba makam­larını insan hak­ları­na saygı göster­mesi­ni ve müda­hale ile ilgili açık­la­ma yap­masını iste­dil­er. Ulus­lararası Af Örgütü yap­tığı açık­la­ma­da, Alcan­tara’nın serbest bırakıl­ması için çağrı­da bulun­du ve ona “vic­dan esiri” dedi. Protestoc­u­lar, Louis Manuel Otero Alcantra’nın nerede olduğu­nun açık­lan­masını Denis Solis için adil bir yargıla­manın yapıl­masını, Kültür Bakan­lığı’nın “kurum­sal şeffaflığı“nı ve 349 sayılı Karar­name etrafın­da hal­ka açık bir tartış­ma yapıl­masını talep ettil­er. Ancak Kültür Bakanı Alpidio Alon­so Grau ortalık­ta yok­tu. Sanatçı Tania Bruguera, “Burada­ki herkes Kültür Bakanı’nın nerede olduğunu bilmek istiy­or, bazıları ülke dışın­da olduğunu söylüy­or, ancak sanatçılar bu ver­siy­ona inan­mayı red­dediy­or. Küba Kültür Bakanı Alpidio Alon­so Grau’ya tama­men meşru soru­lar sor­mak için bek­liy­o­rum. Kültür Bakan­lığı sanatçılarını savun­mak için ne yapacak? Bu ülkede ifade özgür­lüğü yarat­mak ve insan­ların özgür ve bağım­sız yaratıcılar ola­bilmeleri için önlerinde­ki tüm engel­leri kaldır­mak için ne yapacak?” dedi…

Fotoğraf: Yan­der Zamora

Saatler son­ra bakan yardım­cısı nihayet Kübalı sanatçı ve aydın­lar­dan oluşan heyetle görüşm­eye gir­di. Böylece özgür­lük yan­lısı gös­teri­ci­lerin dayanış­ma direnişi sonuç verdi.

27 Kasım 2020 gece­si Küba Kültür Bakan­lığı ile görüşen 30’dan fazla Kübalı aydın ve sanatçı, sokak­ta saatlerce otu­rarak bekleyen düzinel­erce kişinin önünde, yetk­ilil­er­le yapılan görüş alışver­işin­den son­ra ulaştık­ları temel anlaş­maları özetlediler:

  • Tartışılan konu­ları ve olağanüstü kalan diğer konu­ları takip etmeyi sağlayan bir değişim döngüsünü içeren kültürel kurum­lar­la bir diya­log kanalının açılması.
  • Yetk­ililerin Denis Solís González ve Luis Manuel Otero Alcán­tara’nın duru­muy­la “acilen” ilgilen­meyi kab­ul etmesi (kab­ul ettiler).
  • Küba’­da­ki bağım­sız sanatçıların gün­dem­leri­ni ve tale­p­leri­ni tanı­mak için kanal­lar oluşturulması.
  • Bağım­sız sanatçıların taciz edilme­den buluşabilmeleri.
  • Önümüzde­ki haf­ta, Perşem­be ve Cuma gün­leri arasın­da Küba Kültür Bakanı ile değişim içim bir araya gelinmesi.
  • Tartışılan temel konu­ları içeren bir gün­dem için bir tek­lifin detaylandırılması.
  • San İsidro hareketi ile ilgili olay­ları tak­iben Her­manos Saíz Derneği (AHS) Deklarasy­onunun göz­den geçirilmesi.
  • Ele alı­nan tüm nok­ta­ları ve ana anlaş­maları içeren bir Tebliğin hazır­lan­ması ve dağıtımı.
  • Kültür Bakan­lığı önün­de­ki tüm cemaat­lerin polis tacizi olmadan evler­ine dön­me garantisi.
    (Face­book can­lı)

Evet, Castro’nun artık mev­cut olmadığı, devri­mi yapan nes­lin artık öncü bir role sahip olmadığı ve vatan­daşlar ile siyasi güç arasın­da­ki diyaloğun baş­ka bir şek­ilde ifade edildiği; senary­onun çok daha çeşitli ve çoğul olduğu ve değişim isteyen çok daha fazla aktörün devr­eye girdiği yeni bir sosyal evrim yaşanıy­or Küba’da…

Bu gün doğru­dan ve somut bir şek­ilde olmasa da, uzun vade de “ülkenin ve siyasi ikti­darın bugün ne olması yada ne olma­ması gerek­tiği” ni söyleyen gerçek sosyal dönüşümün ilk işaret­leri yaşanıy­or. Bugün için Küba’daki San İsidro hareketinde ifadesi­ni bulan bu değişim sancısı, 60 yıldır izole edilen, bastırılan, #özgürdemokratikkü­ba özlem­i­nin bir dışa vuru­mudur aslında.

Küba halkının bastırılmış özgür­lük tale­p­leri ile ken­di­ni devrim­den beri “mut­lak” bir otoriteyle day­atan “yaşlı ikti­dar” kastının klişe poli­tikaları arasın­da derin uçu­rum­lar var artık. Küba devle­tinin resmî yayın organı Gran­ma’nın “kaos ve şid­de­ti teşvik etmek için diji­tal ve gelenek­sel medya tarafın­dan finanse edilen ve yabancı bir hükümetin ajanı olarak hizmet eden düşük ahlak değer­leri olan çapul­cu eylem­cil­er”… (ne kadar tanıdık değil mi?) olarak gördüğü bu son derece otonom (son derece Küba’lı) siv­il itaat­si­z­lik hareke­tinin var­lığı, res­mi ide­olo­jinin bütün bu inkar­cı baskıcı manipülatif söylem­lerinin aksine, cid­di bir muhale­fet hareke­tinin ip uçlarını göstermekte.

Dolayısıy­la hiç bir şey artık eskisi gibi yönetilemiy­or ‑yönetile­meye­cek- Küba’da. Bu yalın gerçek, ken­di suyun­da kay­na­maya devam eder­se, Kübalılar iste­dik­leri, özledik­leri #özgürdemokratikküba‘yı inşaa etmeyi başaracaklar.

Devrim­in zaferi­ni çalıp, halkın gerçek istem­lerinden ve dünya kamuoyu­nun göz­lerinde uza­k­laştıran Cas­troizm, artık bu otorit­er ikti­darını o her sıkıştığın­da dört elle sarıldığı anti emperyal­izm söylem­leri İle sür­git döndüre­meye­ceği­ni anla­malıdır. Adı­na ne denirse densin bugün Küba’da yaşanan özgür­lük talebi­ni ne devletin yasakçı baskıları nede mev­cut bu çatış­ma aralığın­dan fay­dalan­maya çalışan manipülatif çevrelerin gir­işim­leri göl­geleye­meye­cek. Su çat­lağını er ya da geç mut­la­ka bula­cak. Öldürüldü sanılan bir daha hiç dön­memek üzere sürgün edil­di sanılan Küba Lib­ert­er hareke­tinin ruhu yeni bir döngü içinde kendine tekrar yer buluy­or. Örneğin Obsser­va­to­rio Críti­co’­nun (OC) adlı sosyal forum­da yer alan Küba’nın yeni genç “özgürlükçüler”i adanın siyase­ti­ni yeniden yarat­mayı amaçlıyor.

Radikal aktivist­leri bir araya getiren bir ağ olan Obsser­va­to­rio Críti­co’­nun, Cas­tro’­nun daha ilk yıl­ların­da momen­tumunu1kaybe­den özgür­lükçü söylem­i­ni otorit­er bir par­ti ve kişil­er için değil, herkes için gerçek anlam­da yeniden can­landıra­bile­ceğine inanıy­or. Obser­va­to­rio, ken­di­ni küre­sel adalet hareke­tine yakın hissediy­or. Obser­va­to­rio Críti­co içinde aktif çalış­malar yürüten Mario Castil­lo’­nun OC ile ilgili Le Monde’la epey önce, 32011’de yap­tığı söyleşide vur­gu­ladığı gibi, “biz de değişmedikçe Fidel veya Raúl Cas­tro hüküme­ti­ni değiştir­menin bir anlamı yok. Aksi takdirde lid­er­ler kültü, pater­nal­izm, erkek şov­enizm ve buna karşılık gelen güç yapısı bozul­madan kala­cak­tır. Devlet gücüne karşı koy­mak için OC, katılım­cı, ken­di ken­di­ni yöneten, özgür­lükçü sosyal­iz­mi savunuy­or. Bu tür hede­flerin Küba Komünist Par­tisi (PCC) Kon­gre­si’nin gün­demiyle çok az ortak nok­tası var. Neolib­er­al fikir­ler şu anda ekonomik değişim konusun­da­ki tartış­malara hükmediy­or. Halk desteği­ni toplaya­mazsak, kap­i­tal­izmin restorasy­onuna doğru ilerlenir”. 

OC’yi oluş­tu­ran çeşitli blogcu­lar, mil­i­tan queer’ler, fem­i­nistler, devrim­cil­er ve diğer üyel­er arasın­da­ki ortak pay­da, özgür­lükçü bir toplum­sal hareketi Küba’ya kazandır­mak­tır. Bu çok bileşen­li demokratik sosyal forum ken­di içinde olağanüstü bir çat­lağa ve ve otorit­er bir kon­t­role dönüşmez ise, 1960’da #özgürdemokratikKüba’ya doğru giden­lerin, özel­lik­le lib­ert­er­lerin yolu artık bir daha hapisle, kurşun­la ya da sürgün­le kesilemeyecektir.

Son söz yerine

Kübalı Anarşist geleneğin ilk tem­silcierinden Alfre­do López Rojas‘ın soyun­dan gelen anarşist aktivist Mario Castil­lo’­nun 27 Kasım günü Küba kültür bakan­lığı önün­de­ki otur­ma eyle­mi sırasın­da siv­il ajan­ların tehdi­di karşısın­da panikleyen genç bir kadı­na sak­ince söylediği şu söz­leri ile bitirmek istiyorum:

Sakin olun, zaten ta başından beri buradalar. Bu onların işi: devletin güvensizliği… 

Ayın güzelliğine bakın!”


Kedistan’ın tüm yayınlarını, yazar ve çevirmenlerin emeğine saygı göstererek, kaynak ve link vererek paylaşabilirisiniz. Teşekkürler.
Sadık Çelik on EmailSadık Çelik on Facebook
Sadık Çelik
REDACTION | Journaliste 
Pho­tographe activiste, lib­er­taire, habi­tant de la ZAD Nddl et d’ailleurs. Aktivist fotoğrafçı, lib­ert­er, Notre Dame de Lan­des otonom ZAD böl­gesinde yaşıy­or, ve diğer otonom bölge ve mekan­lar­da bulunuyor.