Roja­va — Bir savaşçı kadın­dan şehid yoldaş Ceren Güneş’e mektup.

Devrim­ci Komü­narlar Partisi/Birlik MK üye­si Ceren Güneş, 3 Kasım 2019  tar­i­hinde,  Serêkaniyê-Til Temir hat­tın­da­ki savaş mevzi­lerinde direnirken ölümsüzleşti.


Français | English | Castellano | Türkçe

Aralık 2019, Til Temir, Rojava

Sevgili yoldaş Ceren Güneş,

Bu mek­tu­ba nasıl başla­malı? İçimdeki tüm öfke ve aşkı kelimelere nasıl dök­meli? Hala Rojava’yı savun­ma direnişinin derin­lik­lerindeyken, hala onlar­ca yoldaşın özgür­lük dilek­leri ve düşüncelerinin derin­lik­lerindeyken, tıp­kı senin de bir zaman­lar bulun­duğun gibi. Türkiye’de doğ­muş ve kısa bir sürede devrim­ci bir mil­i­tan olmaya başlamış, içinde kadın yoldaşları­na sevgi­ni ve bir kadın devrim­ci olarak per­spek­ti­flerin en güzeli­ni taşımış birisin. Sağlam inancın seni, zulüm tehdi­di altın­da­ki her alan­da, Kürdistan’ın her bir köşesinde silahlı mücadele ile savun­maya kadar sürükledi.

Bu bir “elve­da mek­tubu” değil. Senden öğrendiğim her şey seni hatır­la­ma­ma, neden tanıştığımızı ve yol­larımızın neden kesiştiği­ni hatır­la­ma­ma yardım­cı oluy­or. İkimiz Rojava’ya çok fark­lı tar­ih­lerde vardık, fakat mücadele ve yeni bir yaşam inşa edip bunu savun­ma kararımız aynıy­dı. Yoldaşlar arasın­da güçlü bağlar kur­mayı, faşizm­le yüzleşmeyi, baskı altın­da büyüyen her kadın ve genç kızı destek­le­meyi, zin­dan­lara hapsedilmiş her kız kardeşimizin özgür­lüğü için mücadele etmeyi, zulme uğrayan halk­lar­la kol kola yürümeyi ve kolek­tif bir yaşamı bir­lik­te pay­laştık. Ama evet… Seni özlüyorum.

En başın­dan beri senin gücünü ve ışığını görüy­or­dum. Karar­lığını ve savaşçılığını, değer­ler­ine can­dan bağlılığını ve anlayışını, kap­i­tal­izme ve faşizme karşı mücadelede hay­atını ver­m­eye hazır olma olgusu­nun içi­ni ne kadar doldur­duğunu… Gün­lük hay­atımızın akışın­da senin­le yoğun anlar yaşa­ma, ay ışığı altın­da sıcak çay ve devrim­ci şarkılar eşliğinde soh­betler yap­ma ve direniş anları­na tanık­lık etme şan­sı­na sahip oldum. Bura­da, Rojava’nın köy ve şehirlerinde faşist türk bir­lik­leri ve cihatçı çetelerinin işgali devam ediy­or, ancak, tıp­kı senin bu ülkeyi savun­duğun gibi, yoldaşlarının da ceph­eye iler­ley­işi devam ediy­or. Çünkü biliy­oruz ki, sen de aynısını yapardın. Şunun farkın­dayız ki, biz­im mücadelem­iz, cephede şehit düşen yoldaşlarımızın ölüm­sü­zlüğü anlamı­na geliy­or. Bu, bize devrim­ci düşüncelere bağlılığımızın neden­leri­ni hatır­latıy­or, bir­lik­te inşa ettiğimiz değer­leri daha da büyütüyor.

Senin, yoldaşlar arasın­da dayanış­ma oluş­tur­ma inisiy­at­i­fleri­ni, dünyanın her bir köşesin­den fark­lı fem­i­nist mücadele hareket­leri­ni öğren­me mer­akını, kadın örgüt­lerinin özerk­liği­ni savun­ma­da enter­nasy­on­al­iz­mi en can­lı portre yap­mak için her isyanı görünür kıl­maya çalış­manı, her zaman hatır­lay­a­cağım. Bir­lik­te savaş­mayı öğrendiğin ve kolek­tif bir yaşamı pay­laştığın yoldaşları­na verdiğin tüm değeri sende gördüm. Ben­im için sen, cesaret için büyük bir ilham kay­nağısın. Yürüdüğün yol­da, ayak izleri­ni izley­erek seni takip etmeyi umut ediy­o­rum, çünkü emeğin tar­i­himizin bir parçası olmuş durum­da. Bu tar­i­hi, yaşam için savaş­manın tek yol olduğu­na olan inancımı­zla ken­di eller­im­i­zle inşa ettik; bu savaş­tan daha güçlen­miş bir şek­ilde çıka­cağımız kararıyla.

Ceren yoldaş, seni her hatır­ladığım­da gülüm­süy­o­rum çünkü biliy­o­rum ki, devrim­ci kalbin senin yol­unu izleyen tüm kadın­ların tar­i­hi­ni yazıy­or. Kararın ve karar­lılığın bütün dünya­da baskıya karşı isyana ve mücadel­eye katıl­maya ilham vere­cek, senin gibi Erdoğan’ın faşizmine, Avrupa’nın ses­si­zliğine ve Rusya ve ABD’nin işbir­liğine karşı hay­atını feda eden tüm kadın­ların anısını can­lı tutacak.

Sana, Til Temir’in savun­ma hat­tın­da bulu­nan köyler­den yazıy­o­rum. Senin savaşı­na tanık olduğun ve Türk asker­leri ve cihatçı çetel­er tarafın­dan aman­sız­ca saldırılan köyler­den. İsted­ikl­eri her silahı kul­lan­sın­lar. Roja­va halkının direnişi­ni ve yıl­lardır hay­al­lerin gerçek­leştiği bu devri­mi bitire­meye­cek­ler. Bu toprak­ların kök­lerinde, anaların, kızların, ninelerin, savaşçıların, aşçıların, dok­tor­ların, hemşirelerin… mey­dana getirdiği asaletin örneği tar­i­he çok­tan yazıldı.

Sana bun­ları yazarken, bu toprak­ların ve arkasın­da­ki düşüncelerin savun­ması­na en derinden sevgi­leriyle, en güçlü karar­lılık­larıy­la gelip savaşan enter­nasy­on­al­ist yoldaşları hatır­lıy­o­rum. O yoldaşlar ki gelip devrim­ci düşünceleri dünyaya yay­mayı, ben­im gibi tüm gelen­lere büyük bir ilham kay­nağı olmayı, Kürdistan’da kadın yoldaşların inşa etmek­te olduğu muaz­zam çalış­mayı ken­di göz­leriyle görüp buna ken­di elleriyle katıl­mayı seçtil­er. Şehid Aynur Ada, Şehid Ivana Hoff­mann, Şehid Anna Camp­bell, Şehid Leg­erin Çiya, Şehid Sara Dorşin, Şehid Andrea Wolf, Şehid Ceren Güneş…Seni anıy­o­rum ve kadın­ların bu yaban yaşamın savun­masının can damarı olduğunu tekrar idrak ediyorum.

Önümüzde daha fazla direniş gün­leri bulunuy­or ve biz bir­bir­im­ize göz kulak ola­cağız. Şehit düşen­ler ve aramıza yeni katıla­cak olan­lar için bir­lik­te savaşa­cağız. Kendi­leri­ni Roja­va savun­masın­da bulan tüm enter­nasy­on­al­ist yoldaşlar için, bir­birinden uza­k­ta olmaları­na rağ­men aynı adım­ları ve karar­ları pay­laşan yoldaşlar için, hep­iniz için, bu mücade­lenin yaşam için olduğu­na olan inancımı her gün diri tutuy­o­rum. Düş­manımız güçlü olsa da, biz en değer­li ve en güçlü sila­ha sahibiz, bir­lik­te­lik ve kolek­tif destek.

Yeryüzü için ve güce karşı bu tar­i­hi savaş­ta şehit düşen yoldaşlarımız için, Yoldaş Şehit Ceren Güneş, senin özgür­lük söz­lerin her zamankinden daha diri ve can­lı. Seni düşünceler­imde ve kalbimde taşıy­a­cağım, her günümüzü senin anı­na yaşay­a­cağım, devam ede­cek ve vazgeçmeye­ceğim. Bir an durak­sasam, hala senin Türkçe devrim­ci şarkılar söylediği­ni duyuy­o­rum, mut­fak­ta yoldaşlara çay hazır­la­manı, hep­imizi uzun soh­betler için bir araya topla­manı anım­sıy­o­rum. Bir an durak­sasam, diğer yoldaşlar­la bir­lik­te geceleri zamanı geldiğinde savaşa nasıl devam ede­ceğimizi ve yol­larımızın nasıl ayrıla­cağı üzer­ine tartış­malarımızı anım­sıy­o­rum. Ve gülümse­m­eye devam ediy­o­rum, çünkü yol­larımız aynı kalmaya devam ediy­or, ve anın bana bir­lik­te geçirdiğimiz tüm anların değeri­ni anımsatıyor.

Bu dünyanın son bucağı­na kadar, hep­imiz özgür olana kadar, dur­may­a­cağız! Adım­larımız ve devrim­ci fikir­ler­im­iz bizi zat­en, her yerde bir­lik­te tutuy­or. Senin de tanıdığın enter­nasy­on­al­ist kadın arkadaşlarımız­dan biri bir gün bana, bura­da kadın özgür­lüğü için yürüt­tüğümüz mücade­lenin gücünün ve aramız­da­ki sevginin büyük­lüğünün, yaşadığımız tüm zor­luk­lara rağ­men bizi son­suz kıldığını söylemişti. Seni tarif etmek için bun­dan daha isa­betli bir söz olmazdı… Yoldaş Ceren, biz son­suzuz! Altın­da yat­tığın toprak burada­ki savaşçıların yorul­ma­zlığıy­la o kadar anlam­lan­mış ki, Roja­va toprak­ları seni mücadel­eye katılan her yeni yoldaşla bir­lik­te yeniden hatır­lay­a­cak. Ve ben seni kalbimde taşıy­o­rum canım kardeşim, çünkü kav­gayı veren­ler asla ölmez ve bu gerçeği değiştirm­eye ne faşist ordu­ların ne de en vahşi kap­i­tal­izmin gücü yeter. Has­ta siem­pre, ve sen hep bizimlesin!

Şehin Namirin. Diren­mek yaşa­mak­tır, dünyanın her köşesinde…
Enter­nasy­on­al­ist kadın yoldaşların­dan birinden. Her zaman yanında.

Auteur(e) invité(e)
Auteur(e)s Invité(e)s
AmiEs con­tributri­ces, con­tribu­teurs tra­ver­sant les pages de Kedis­tan, occa­sion­nelle­ment ou régulièrement…