Türkçe | Français
Amazon 5.5 milyon kilometrekarelik bir alana sahip, dünyanın en büyük ve önemli bio çeşitliliğinin bulunduğu bölgelerinden biridir. 33 milyon insanın, 380 yerli halkın, gönüllü izolasyonuyla 140 halkın ve 240 yerli dilin konuşulduğu bir evdir. Amazon dünyası dokuz ülkeyi kapsıyor: Venezuela, Kolombiya, Ekvador, Peru, Brezilya, Surinam, Guyana, Fransız Guyana ve Bolivya.
Bu bölgenin zenginliği, tarihin çeşitli anlarında, askeri, ticari ve endüstriyel çıkar sahiplerinin doğal kaynakların kontrolü için başlattıkları aç gözlü rekabet nedeniyle, Amazon’un yerli halklarının atalarından devraldıkları nüfuslarının yok edilmesine veya bastırmasına yol açtı. İlk olarak kauçuk, kestane ve altın, yağmasıyla başlayan bu süreç bugün petrol ve gaz gibi doğal çevreyi kirleten eko-kırım projeleriyle bölgenin sosyal barışını değiştirmekte ve Amazon kültürlerinin onarılamaz kayıplarına neden olmaktadır.
Sarayaku, işte böylesine tarihsel bir düşmanlığın, haydutluğun mirasçıları tarafından kuşatılmakta ve tehdit edilmekte.
Sarayaku halkı, Pantaza eyaletinin merkezindem Bobonaza nehri kıyısında yaklaşık 1400 kişilik nüfusu ile 135.000 hektarlık yaban bir alanda yaşıyor. Bölgeye yol erişimi bulunmuyor. Buraya erişmek için sadece iki yöntem var : nehir yolu ve sadece küçük uçaklarla kullanılabilinen hava yolu.
Sarayaku’da yaşayan diğer sakinler ise, kertenkele, balık ve anacandos türleri. Orman ve nehirlerle çevrili bölgeyi Andayacu, Ishpingo, Ratuno ve Capahuari nehirleri besliyor. Kendi doğal dünyalarında son derece uyum içinde yaşayan Sarayaku halkının huzuru, 1993 yılında Arjantinli, Compañia General de Combustibles (CGC) petrol şirketinin topraklarına girmesiyle bozulmaya başladı.
2002 yılına gelindiğinde ise, CGC keşif çalışmalarına başlamak üzere topluluğun bulunduğu alana girdi ve ham petrolün yeraltında ne kadar kaldığını belirlemek için ilk olarak “pentolit” olarak bilinen 1433 kg’lık yüksek güçte patlayıcıyı toprağa gömdü. Böylece Sarayaku halkı doğrudan tehdit altına girdi.
Amazon ‘un ZAD’ı, “Sarayaku, Yaşayan Orman”
Bununla birlikte tüm bölge halkı bu girişime direnmek için bir araya geldi ve topraklarını, sularını, hayvanlarını ve ormanlarını korumak için mücadeleye başladı. 2012 yılında ise, Inter-American Court Of Human Rights (IACHR), Uluslararası Amerikanİnsan Hakları Mahkemesi, Sarayaku ile saf tutarak, Ekvator hükümetine karşı dava açtığını duyurdu. Nihayet 2013 yılında dava Sarayaku halkının lehine sonuçlandı.
Bu nihai final hiç kuşkusuz esas olarak Sarayaku halkının ve onun kararlı ve boyun eğmeyen kadın liderlerinin sürdürdüğü direniş kampanyalarının bir sonucuydu.
Amazon’daki ekolojik direnişin en önemli unsurları haline gelen “Amazon Kadınları Hareketi”, Doğa Ana’nın bütün çocuklarına, ekolojik yıkıma karşı bütün bir gezegeni korumaya ve onunla barış içinde yaşamaya odaklı, “yaşayan bir ekotopya” öneriyor.
Sarayaku Kichwa kadınları bugün, hem Covid19 virüsüne hem de bölgede yaşanan nehir taşkınlarına karşı mücadele yürütürken aynı zamanda bütün yeryüzü için büyük geri dönüşüm sağlayacak bir yaşam için de savaşım veriyorlar.
Birazdan izleyeceğiniz “Sarayaku’nun Kadınları” adlı kısa belgesel, kendisi de bir ZAD aktivisti olan Sadık Çelik tarafından bir dayanışma yolculuğu projesi olarak, geçtiğimiz Mart ayında işte bu kadın direnişinin yarattığı ekotopya’da yani “Yaşayan otonom orman, Sarayaku“da çekildi. Sarayaku başkanı Mirian Cisneros’un anlatımıyla, işte “SARAYAKU’NUN KADINLARI”
Yönetmen: Sadık Çelik • Montaj : Doğan Boztaş • Çeviri: Pınar Ercan, Guia & Josef Santi, Francisco de Orellana, Eli Madrid Rojas, Gabriel Giovanetti • Müzik: Kemal Sahir Gürel