Ham­bach yaşam savun­ması geze­gen­i­mizin esen­liği­ni tehdit eden­lere karşı tar­ih­sel bir not düştü: Hay­dut­lara karşı yaşamı savunacağız!

Hükümetler­arası İkl­im Değişik­liği (İPCC) Pan­elinde tartışılan “Halkın 1,5°C Dosyası”na kısa bir gön­derme ile başla­mak istiy­o­rum. Bildiğiniz gibi İPCC atmos­fer­de­ki ısın­manın yol aça­bile­ceği iklim felake­ti­ni konu alan son raporu Alman medyasın­da da geniş yankı bul­du. Özel­lik­le Die Welt Berlin­er ve Mor­gen­post gazetelerinin rapo­ra ilişkin aktarım­ları, Alman Kap­i­tal­ist endüstri toplumu­nun ken­di eko­sis­temiyle olan insan, kay­naklı sorum­su­zluk ilişk­isi­ni anla­mamız bakımın­dan oldukça dikkat çekiciydi.

Sihirli for­mülün adı, ‘negatif emisy­on’. Sera gazı emisy­onunu azalt­mak­ta geç kaldığımız takdirde saldığımız kar­bon­diok­si­ti atmos­fer­den süzmem­iz gereke­cek. Negatif emisy­on daha fazla ağaç ekerek de sağlan­abilir. Ancak ne kadar çok ağaç­landır­ma yapıl­sa da, ikli­mi koru­ma  hede­fler­ine ulaş­mak mümkün olmay­a­cak­tır. Kar­bon­diok­si­ti tekniğin yardımıy­la atmos­fer­den ayır­mak da mümkündür. Ancak bu yön­tem son derece zah­metli ve pahalıdır. En ucuz yön­tem, daha son­ra yük­sek ener­ji kul­la­narak ayrıştır­mak yer­ine, sera gazını atmos­fere hiç salma­mak ola­bilir. Aksi takdirde ekolo­ji dik­tatör­lüğüne götüren siyasi iklim değişik­liğinin yolu açılır.” (Die Welt)

Yeni bir çağa götüren yol­da sorun­lara bir­lik­te çözüm aran­ması gerekir. Bir ener­ji şir­ke­tinin iklime en çok zarar veren liny­it kömürünü çıkar­mak için sahibi olduğu ormanı ortadan kaldır­mak isteme­sine yasal açı­dan ses çıkarıla­maz. Ancak, iklim raporu­nun ortaya koy­duğu rakam­lar karşısın­da şir­ket çıkar­larını toplumun yarar­ların­dan üstün tut­mak aca­ba meşru mudur? Kömür santral­lerinin kap­atıl­ması kaçınıl­maz olduğu halde, para kazanıl­sın diye bu kararı sürek­li ertele­menin bedeli­ni gele­cek nesillere ödet­mek doğru mudur?” (Berlin­er Morgenpost)

Bütün Kap­i­tal­ist endüstri devlet­leri gibi Alman devle­tinin de eko­sis­tem­le olan ilişk­isi (son yıl­lar­da­ki sözde fos­il yakıt ener­ji azaltımı ile ilgili ted­bir­lerinin sahteliği, ener­ji devi RWE’nin 12.000 yıl­lık Ham­bach ormanını katled­erek sürdürme­si ve liny­it kömürü ile eko­sis­te­mi zehirlem­eye devam etmesi bunun en açık ispatıdır) son derece kusurlu ve insan merke­zli yağ­macı bir hay­dut­luğa dayalıdır.

Diy­erek ilk soru­muzun cev­abı­na bir ön gir­iş yap­mış oldum. Sorun aslın­da Merkel’in otoriter­liğin­den ve Merkel hüküme­tinin polis­lerinin şid­detinden daha vahim sonuçlar içer­mek­te. Şöyle ki: geze­gen­i­mizde yaşadığımız her olağanüstü mahvoluşun bağrın­da devlet odak­lı pek çok toplum­sal krim­i­nal hay­dut­luğun par­mak izi var. Bu gidişa­ta karşı çıkan­ların karşılaştığı sert otoriter­lik ve polis şid­de­ti ise, geze­gen­i­mizi mahve­den kap­i­tal­ist hay­dut­luğun kol­lanıp korun­ması için devr­eye soku­lan en üst kurum­sal­lığın (devletin) kaba bir dışa vuru­mu sadece. Ya da daha sert bir tanım­la: doğası gereği tar­i­hi sosyal ve sınıf­sal var­lığını sürek­li ege­men şid­dete dayandıran bir sis­temin yakın gele­cek­te­ki “ekolo­ji dik­tatör­lüğüne giden siyasi iklim değişikliği“nin bir gereğidir . Ancak yine de asıl sorgu­lan­ması ve karşı çıkıl­ması gereken şey, eko­sis­temin bun­ca mahvı­na yatak­lık eden bütün o ver­ili insan merke­zli sosyal, ahla­ki kayıt­sı­zlık­larımız ve sorumsuzluklarımızdır.

Soru­nun kay­nağı­na böyle yak­laştığınız­da Ham­bach yaşam alanın­da nel­er olduğunu daha net ve daha doğru anlaya­bile­ceğinizi düşünüy­o­rum. Kim nerede nasıl yaşıy­or­sa öyle düşünür.

Yeryüzün­de­ki her insanın hay­atı son tahlilde birey­sel bir düşünce ve yaşam deneyidir. Önem­li olan bu birey­lerin toplum­sal bir var­lık olarak kendi­leri­ni yeryüzüne day­atan ve ken­di ego­ları için herşeyi yok eden ve herş­eye hükme­den yaratık­lar olup olmadık­larıdır. Evet, bugün Ham­bach ormanın­da ve geze­gen­i­mizin pek çok yerinde yaşanan ekokırım­ların sosy­olo­jik ana kod­ların­da hep insan merke­zli hay­dut­luk­lar bulun­mak­ta. Endüstri toplumu önce­si hay­van ve orman var­lık­larının eko­sis­tem­le ve insan­la olan ilişk­isi görece de olsa daha uyum­lu bir seyir izlerken Kap­i­tal­ist endüstri toplumu son­rasın­da ve nihayet bugün ulaştığı felaket aralığın­da bu göre­ce­lik­te hızla ortadan kalk­mak­ta ve insan yeryüzünün mut­lak lan­et var­lığı haline gelmektedir.

Tıp­kı Ham­bach ormanının % 90’ını yoke­den Alman kap­i­tal­ist endüstrisinin gözü dön­müş ener­ji hırsı(zı) RWE gibi… Bu gözü dön­müş ekokırı­ma karşı çıkan yaşam savunucu­ları ise, yak­laşık 6 yıldır RWE’nin dev kepçelerinin hızla yok ettiği Ham­bach ormanını koru­maya ve ormanın aslı var­lık­ları olan hay­van dost­lar­la bir ara­da barış içinde, alter­natif baş­ka bir yaşamı deneyle­m­eye çalışıy­oruz. Burada­ki ağaçlara saygı ve sev­gi ile kur­duğu­muz ormana uyum­lu küçük eko-köy yer­leşkem­i­zle de öz savun­maya day­alı sürdürülebilir özgür, ekolo­jik bir yaşamı inşaa etm­eye çalışıy­oruz. Bu başar­ma gücünü nere­den aldığımıza gelince…

Bu gücü, kap­i­tal­izmin endüstri metropol­lerinde beton, plas­tik ve GDO’y­la yarat­tığı tüke­time day­alı mod­ern yeryüzü hapis­hanelerinden firar edip, Ham­bach ormanın­da ağaçlara saygı ve sev­gi ile kur­duğu­muz ekolo­jik alter­natif yaşam­dan; orman­da­ki kar­la, yağ­murla, soğuk­la ve çamurla ördüğümüz dört mevsim dayanış­madan, bu gücü vatan­sız, bayrak­sız, sınırsız, sınıf­sız ama çok kim­lik­li anti otorit­er, anti cin­siyetçi, anti faşist bir yaşam­dan ve nihayet, olağanüstü imkan­sız sanılan o “baş­ka dünya“dan alıyorduk.

 

Ancak bütün bun­lar eko­sis­temin baş düş­manı kap­i­tal­izm için çok büyük bir tehdit içeriy­or­du. Yani Alman kap­i­tal­iz­mi eko­sis­temin ana atar damar­ları­na kur­duğu vahşi çıkar döngüsünde çarkı­na çomak soka­cak hiç bir hay­la­zlık istemiy­or­du. Onlar için aslolan tek şey, Ham­bach ormanının altın­da yatan ener­ji cevheriy­di. Ener­ji ise sis­temin en kar­lı yaşam (!) kay­nağı idi. Oysa eko­sis­tem tam da bu “yaşam kaynağı“nın insan eliyle salım­landığı ölüm­cül gazların atmos­ferde yarat­tığı geri dönülmez hay­atı hasar­lar­la karşı karşıyay­dı. Bil­im insan­larının geze­gen­i­mizin son duru­mu­na ilişkin dile getirdik­leri öngörü ve bul­gu­ları da bu SON yeryüzü duru­munu destek­le­mek­tey­di. Ancak bütün devletler bu uyarı ve telkin­leri maliyet hesapları yaparak en ucuz, en oyalayıcı, en kestirme “zır­va zirve” pro­jeleriyle geçiştirme derdindey­di. İşte böyle­sine kri­tik bir yeryüzü aralığın­da Ham­bach ormanın­da­ki ekososyal direnişin sınır­ları ken­di eks­enin­den çok daha ötelere doğru ilerleyen bir dayanış­ma ağı ile
genişle­mek­tey­di. Ama RWE’nin Ham­bach ormanının son %10’nu için çok ace­le­si vardı. 1 Ekim’e kadar olağanüstü polis gücüyle orman­da­ki bütün yaşam savunucu­larını alan dışı­na çıkarıp bütün teknolo­jik aygıt­larıy­la ormanı çabu­cak kesip, biçip büyük bir oldu bit­ti ile kömüre ulaş­mak istiy­or­du. İşte bu koşullar­da yaşam alanımıza karşı Eylül orta­ların­da saldırıya geçtil­er. Alman yasaları­na göre ağaçlar­da can­lı olması halinde kesilmeleri yasak.

Bu neden­ledir ki ağaçlar­da­ki barı­nakların tahliye­sine ne ener­ji şir­ke­tinin mülkiyet hak­ları ne de ormanın altın­da­ki liny­it yatak­ları gerekçe gös­ter­ilmek­tey­di. Gerekçe Alman yasaları­na göre değil RWE’nin yasaları­na göre çok da ironik bir şek­ilde düzen­len­mişti. Bu durum kome­disinde evlerin yangı­na karşı korun­mamış olması gerekçe gös­ter­ilmek­tey­di. İmar bakan­lığı uzman­larının yerinde yap­tık­ları incelemel­erde yangı­na karşı alı­nan önlem­lerin eyalet mevzu­atı­na uygun olmadığı tespit edilmişti. Mevzu­a­ta göre, ağaç tepelerinde­ki evlerde yangın tahliye mer­di­ven­lerinin ve korku­luk­ların olması ve aynı zaman­da itfaiye araçlarıy­la cankur­taran­ların ağaçlara kolay ulaşa­bile­ceği yol­ların bulun­ması gerekiy­or­du. Bakan­lık, “sakin­lerinin can güven­liği sağlana­madığı” gerekçe­siyle ağaç evlerin der­hal kaldırıl­ması gerek­tiği sonu­cu­na var­mıştı. 6 yıldır tek bir yaşam savunucusu­nun ve hay­van canın devlet ve RWE şid­detinden baş­ka güven­lik sorunu yaşa­madığı Ham­bach ormanın­da devlet, bir­d­en bire “can güven­liği ” sorunu tespit etmişti! Dolayısıy­la artık herşey RWE’nin liny­it cevher­leri uğruna insan­sız ve hay­van­sız bir orman­sı­zlaştır­ma için meşru hale getir­ilmişti. Ancak bütün bu kitabı­na uydu­rul­muş ekokırım harekatı için daha baş­ka teknik, fizi­ki, psikolo­jik mil­i­ta­rize araç gerece ve poli­tik dez­er­for­masy­ona da ihiyaç vardı. Aylar öncesin­den başlayan “devlet-RWE lobisi” bu son operasy­on için ade­ta sefer­ber­lik başlat­mıştı. Ve nihayet medya-par­la­men­to eks­eninde tamam­lanan bu RWE menşeili ekokırım sefer­liği, Eylül orta­ların­da Kuzey Ren Vest­falya eyaleti İçişl­eri Bakanı Her­bert Reul’un kuman­dasın­da olağanüstü mil­i­ta­rize bir orga­ni­za­sy­on­la, Ham­bach ormanı­na ve yaşam savunucu­ları­na karşı çok büyük bir teknolo­jik kuşat­maya dönüştürülmüştü…

Mil­i­tarist Alman devlet geleneği nihayet Ham­bach ormanı savaşını başlat­mıştı. Yüzlerce polis ve özel eğitim­li silahlı bir­im­ler yanın­da onlar­ca teknolo­jik araç ve gereç­leriyle geldil­er. Helikopter­ler, dron­lar, son mod­el insan odak­lı operasy­on vinç­leri, ağaçlara her tür­lü ulaşıp kesip biçen özel orman vinç­leri, barikat­ları kaldıran özel bul­doz­er­ler, panz­er­ler, itfaiye araçları ambu­lanslar, arazi uyum­lu küçük gözaltı jip­leri, sorgu­la­ma ve toplu gözaltı araçları, yaşam savunucu­larının tel­siz ve tele­fon­ları­na karşı getir­ilen özel paraz­it araçları ve çoğun­luğu Türkiyeli islam­cı-faşist güven­lik ele­man­ların­dan oluşan ekstra bir hay­dut­lar ordusu eşliğinde 12.000 yıl­lık tar­i­hi doğal orman yaşam alanını taru­mar etmek için işgal ettil­er. Ve operasy­on Can aldı.

Operasy­on düzinel­erce yaşam savunucusu­nun ağaç evler­ine yöne­lik saldırılar­la son derece şid­de­tle ve ağır bir stres sar­malı ile devam ederken, son bir yıldır ağaç evler­den birinde aktivist gazete­ci­lik yapan arkadaşımız Stef­fen Meyn 19 Eylül 2018 günü yir­mi metre­lik ağaç evinin asma köprüsün­den geçip gözaltı­na alı­nan yaşam savunucu­larını görün­tüle­mek isterken ölüme düştü.

Polis tarafın­dan Twit­ter üzerinden yapılan ilk açık­la­ma­da, bir kişinin ağaç evlerin bulun­duğu kısım­da “çok yük­sek bir yer­den düştüğü” ve ağır yara­landığı ve ilk yardım ekip­lerinin kaza yerinde yaralıya ilk müda­halenin ardın­dan, helikopter­le has­tan­eye kaldırıldığı kaydedil­di. Polis, kan bulaşan devlet-RWE operasy­onununa karşı öfke potan­siyeli­ni yanılt­mak ve “kişisel bir kaza” gibi göster­mek için kafa bulandırıcı açık­la­malar­la kamuoyunu oyala­ma tak­tiğine başvurdu.

Aachen polisinin res­mi Twit­ter hesabı üzerinden yapılan açık­la­ma­da, “kazanın olduğu sıra­da kaza­ya uğrayan kişinin bulun­duğu ağaç eve her­han­gi bir polis operasy­onu yapılmıy­or­du” ifade­si kullanıldı.

Ardın­dan Kuzey Ren-Vest­falya İçişl­eri Bakanı Her­bert Reul olay üzer­ine operasy­onun dur­du­rul­duğunu duyur­du. Böylece operasy­onun baş kur­mayı Her­bert Reul, Stef­fen’in ölümüne karşı gelişe­bile­cek öfke potan­siylin­in önüne geçmek , yatıştır­mak için operasy­onun dur­du­rul­duğunu açık­lıy­or­du ki bunu da büyük oran­da başardı.

Ham­bach­er Forst” ise Twit­ter hesabın­dan yap­tığı pay­laşım­da “Bize orman­da uzun süredir gazete­ci olarak eşlik eden arkadaşımız 20 metre yük­sek­lik­te­ki bir asma köprü­den düştü. Bu sıra­da polis ve ener­ji şir­keti RWE ağaç ev köyünü boşalt­maya çalışıy­or­du. O sıra­da özel tim, asma köprünün yakın­ların­da bir aktivisti gözaltı­na alıy­or­du. Düşen kişi, muhteme­len oraya git­m­eye çalışıy­or­du” diye açıkladı.

Olay yerinden yapılan tek doğru açık­la­ma da buy­du. Bu olağanüstü stres­li ve herke­si hedef alan şid­det operasy­onu olmasay­dı aktivist gazete­ci arkadaşımız Stef­fen de ölüme düşmeye­cek­ti. Dolayısıy­la arkadaşımızın ölümün­den dolaylı da olsa, RWE operasy­onunu yöneten ve uygu­layan ekokırım­cı hay­dut­lar sorumludur.

Steffen’in ölüme düştüğü yerde fiili direniş ve yeniden kuşatma…

3 gün­lük sesi­zliğin ortasın­da Stef­fen’in düştüğü ağacın çevresinde hal­ka hal­ka otu­rarak saygı nöbe­tine başlayan yaşam savunucu­ları fiili bir direniş başlat­tılar ve çok geçme­den operasy­on­cu­ların yalancı ve sahte yüz­leri­ni açığa çıkardılar. Operasy­on 3 gün son­ra kaldığı yer­den (yani Stef­fen’in düştüğü yerde) tekrar devam ediy­or­du. Ste­fen’in düştüğü ağacın çevresinde kenetle­nen yaşam savunucu­ları­na şid­de­tle saldıran ekokırım­cı hay­dut­lar, bütün mil­i­ta­rize araç ve gereç­leriyle ve silahlı özel müde­hale bir­im­leriyle Ham­bach ormanını tekrar kuşat­maya başlamıştı. Bu ikin­ci büyük saldırıy­la kan­lı operasy­on­larını tamam­la­mak istiy­or­lardı artık…

İşte tam da bu sıralar da yani aktivist gazete­ci arkadaşımız Stef­fen’in aramız­dan ayrıldığı bu gün­lerde, Fransa ZAD otono­mun­dan bir an önce Halm­bach orman savun­ması­na katıl­mak; Stef­fen’in ölüme düştüğü yerde başlayan fiili direnişe aktivist bir gazete­ci olarak destek ver­mek için yola çık­maya hazır­lanıy­or­dum. Ve nihayet Eylül son­ları­na doğru Ham­baçh direniş ormanın­da, Stef­fen’in düştüğü yerde ben de aktivist kam­er­am­la direnişe dahil olmuş­tum. Direniş ve dayanış­ma olan­ca karar­lığı ve özverisiyle devam ediy­or­du. Her zaman olduğu gibi yine kam­er­am­la direniş ve dayanış­manın ortasın­da polisle ite kaka bir kav­ga halinde görün­tüleme yapıy­or, polis çek­ildik­ten son­ra da orman gir­işin­de­ki kollek­tif barı­nak­ta bütün direnişçil­er­le bir­lik­te yemek yiyip bir son­ra­ki gün için din­lenc­eye çekiliyordum.

Alman yaşam savunucu­larının ve direnişin çevresin­de­ki halk dayanış­masının olağanüstü yaratıcı ve son derece orga­nize teknik ve poli­tik dinamiz­mi, direnişin devam­lılığı ve karar­lılığı açısın­dan son derece motive edi­ciy­di. 30 Eylül günü Ham­bach ormanı­na yürüyüş gerçek­leştiren yaşam dost­ları, yıkılan ağaç evler­im­izi yeniden inşaa etmek için olağanüstü bir ener­ji ve moti­vasy­on­la ormanın fark­lı köşelerinde yeniden görkem­li ağaç evler yap­maya ve etrafları­na devasa barikat­lar örm­eye başladılar.

  • hambach

Aster­ix’in Galya Köyü bu defa Fransa’­da değil Ham­bach da inşa ediliy­or­du. RWE’nin kestiği devasa büyük­lük­te­ki ağır ağaç gövdeleri onlar­ca insan tarafın­dan coşku­lu bir tören eşliğinde yeni ağaç evler için, ya da ağaç evlerin etrafı­na örülen barikat­lar için aralık­sız taşınıy­or­du. Bu müthiş halk dayanış­ma sefer­ber­liği karşın­da şaşkı­na dönen polis güç­leri geri çek­ilip bu olağanüstü dayanış­mayı izle­mek­le yetiniy­or­du artık.

Küçük müzik gru­pları ise solo enstrü­man­talleri ile ya da koro şarkılarıy­la direniş barikat­ları­na moral coşku ezgi­leri taşıy­or­lar. Ağaç ev savun­masın­da yer alan genç ve dinamik direnişçil­er halk­la bir­lik­te uyarladık­ları “Aster­ix’in Galya” köyünü sağla­maştır­maya, direniş anın­da ağaçlar arasın­da manevra yap­mak yardım­laş­mak gibi strate­jik, tak­tik savun­malar için teknik çalış­malar yapıy­or­lar. Aşağı­da devasa çit barikat­la örülü mini kamp alanın­da ise nöbetçi­lerin sey­yar kamp çadır­ları ve sürek­li yanan yer ateşi var. Çadır­lar­dan birinde ise yüz­leri maske­li bir grup direnişçi toplan­tı halinde birşeyler tartışıy­or­lar. Hum­malı bir çalış­ma halinde herkes… Kam­pın dış çevresinde ise bir grup teknik ekip kaz­ma ve kürek­ler­le “Galya” (bu yal­nız­ca ben­im ben­zetmemdir) köyünün dış savun­ması için daire­sel hen­dek­ler kazıy­or, halkın taşıdığı ağaç ve kütük­lerlede hen­dek­lerin çevresi­ni kori­dor biçi­minde örüy­or­lar… Hiy­er­arşik olmayan son derece doğal bir iş bölümü var araların­da. Kimse kim­s­eye şunu yap bunu getir demiy­or. Şarkılar ve slo­gan­lar eşliğinde atom karın­calar gibi çalışan bir halk var sadece. Dış hen­dek­ler­den birine asılan bir pankart dikka­ti­mi çekiy­or: “There are no jobs on a dead plan­et — Ölü bir geze­gende kim­s­eye iş yok”

hambach

RWE ener­ji şir­keti için Ham­abach ormanının %90’ını kesen ve metrel­erce derin­lik­te ölü bir toprak çuku­ru yaratan ya da yaşam savunucu­larını kral­dan kral­cı bir saldır­gan­lık­la yer­lerde sürükleyen RWE güven­lik ele­man­ları­na (kafaları Türk- islam soslu Türkiyeli zaval­lılara) “işçiler“e bir
gön­derme olsun bu slo­gan. Yine ayrı­ca Türkiye’de Kuzey orman­larınını katle­den katil pro­jel­erde “ekmek parası” (bu sus­tu­ru­cu, şükür­cü, hakkaniyet­siz masumiyet tabirine de illet oluy­o­rum artık) için çalışan ve kendi­lerininde dahil olduğu hek­tar­lar­ca yaşam alanının yok edilme­si için kaz­ma kürek sal­layan; ormanı, toprağı suyu, havayı, hay­vanı ve insanı mahve­den bu kör şid­detin işçi­ler­ine de evrensel bir mesaj olsun. Evet, ölü bir geze­gende kim­s­eye iş yok!

Direnişin ve dayanışmanın yeni soluğu Hambi Camp

Direnişin dayanış­ma yel­paze­si her geçen gün genişleyen bir ivme kazanıy­or­du. Baş­ta ağaç evlerde­ki direnişin başın­dan beri karar­lı ve özver­ili motor gücü olan ‑çok kim­lik­li- yaşam savunucu­ları olmak olmak üzere, direnişin çevresinde oluşan emek­tar kollek­ti­fler­im­iz ve onların koor­dine çabalarıy­la hal­ka hal­ka genişleyen yeni destek ve dayanış­ma hat­tın­da pek çok siv­il toplum örgütünü görmek mümkün hale gelmişti. Par­lemen­to­da­ki yeşiller par­tisin­den Alman Green­peace gibi çevre gru­plara kadar bir­birinden çok fark­lı düşü­nen duru­plar eko­sis­te­mi kömür­le zehirleyen Devlet-RWE işbir­liğine karşı direnişin etrafın­da son derece büyük bir hoşgörüyle bir araya gelmişti. Bu orman­da diren­m­eye devam eden son yaşam savunucu­ları açısın­dan ağaç evleri­ni kay­bet­sel­er bile tar­i­hi bir kazanımdı. Direniş ken­di­ni potan­siyel anlam­da yeniden yeniden var ede­cek her tür­lü fizi­ki teknik moral moti­vasy­ona sahip­ti artık.

  • hambach

Bu ara­da Ham­bach direniş ormanı yakın­ların­da­ki bir baş­ka ormana da yeni bir dayanış­ma ve lojis­tik alan açılmıştı. “Ham­bi Camp” yeni direnişçi­lerin orman savun­ması­na hazır­landığı bir tür yeni öz savun­ma oku­lu gibiy­di. Çadır, kar­a­van gibi alter­natif bütün barın­ma imkan­ları, her gün 500 kişiye yemek içe­cek çıkaran mut­fak, teknik araç gereç kul­lanım atö­lyeleri, elbise ayakkabı gibi ihtiyaçların ücret­siz karşı­landığı freeshop’lar, dayanış­ma ve direnişi yeni, yaratıcı fikir ve öner­il­er­le besleyen söyleşi atö­lyeleri gibi etkin­lik­ler, son derece sis­tem­atik olarak orga­nize edilmiş ve yaşam savunucu­larının ve dayanış­macıların hizme­tine sunul­muş­tu. Kendi­mi yıl­lar son­ra bir baş­ka diyar­da, yeniden Gezi parkı direnişi ve dayanış­masın­da hissediyordum.

Yanılmıy­or­dum çünkü bu bir Gezi ruhuy­du ve o dünyanın her yerinde dolaşan sihirli bir toz bulu­tu gibi yeni direniş ve dayanış­ma anlarını ser­piştiriy­or­du yeryüzüne.

Direniş va dayanışma buluşturur…

Ham­bi Cam­p’­ta kendime çadır alanı ararken Belçikalı yoldaşım Hre­man’la aynı çadır alanın­da yeniden karşıla­cağımı bilmiy­or­dum. Geçen yıl­ki Ham­bach ormanı direnişinde yeni bir ağaç evin taşın­ması sırasın­da tanıştığım ve daha son­ra da geçtiğimiz Nisan Mayıs ZAD Nddl barikat­ların­da tekrar karşılaştığım Belçikalı anarşist yoldaşım Her­man ile yeniden ve büyük bir coşkuy­la Ham­bach direnişinde tekrar kucak­laşmıştık. Bana, “çadır alanı ara­mana gerek yok Çelik, biz­im tipi çadırı hep­imize yeter” dedi. Son­ra da Ham­bi Cam­p’ın en sonun­da­ki elma ve armut ağaçlarının arası­na kuru­lu tipi çadırı­na yer­leşmem için bana eşlik etti.

Ancak ben yorgun ve has­tay­dım. İki gün önce­ki son ağaç ev direnişinde kemik­ler­ime işleyen yağ­murla karışık soğuk hava­da fena halde üşüt­müştüm. Camp Ham­bi’de bir süre din­lenip iyileşmeliy­dim. Gece öksürüğü ve burun akın­tısı çok sinir bozu­cu ve yoru­cuy­du. Geçen yıl da aynı biçimde hasta­lan­mış ve Noel arifesinde yaşlı pala­mu­tun yirmin­ci metresin­de­ki ağaç evimde kar­la karışık sert bir rüz­gar­la öksüre tık­sıra dans ediy­or­dum. Şim­di ise ağaç evim­den geriye buruk kırık bir hüzün vardı. İki gün önce yaşlı pala­mu­tun, yorgun ve kırık kol­ların­da salkım saçak salı­nan ağaç evimin kalın­tılarıy­la karşılaş­mak yüreğime fena dokun­muş­tu. Onun savun­mak için geç kalmıştım. Buruk bir tesel­li olarak ağaç evim­den geriye kalan tır­manış bot­larımı alıp kollek­tif barakaya dön­müştüm. 6 Ekim büyük orman yürüyüşüne kadar iyileşmeliyim..

Ham­bi Cam­p’­ta, tipi kızılder­ili çadırımız­da 6 Ekim yürüyüşüne kadar bol bol nane limon zence­fil çay­ları, bol sebzeli meyveli veg­an çor­baları yudum­la­yarak ve öğle ve akşam üzeri kuru sulu yemek­lerin dağıtıldığı buhar­lı kar­a­vana kuyruk­ların­da yeni yaşam savunucu­ları ile tanışıp soh­betler ederek geçire­cek­tim zamanımı.

5 Ekim günü Ham­bi Cam­p’­ta hum­malı bir bir çalış­ma vardı. Çocuk­lar, kadın­lar erkek­ler, herkes bir pankart ve afiş atö­lyesinin önüne serdik­leri kumaş pankart­lara yürüyüş slo­gan­ları yazıy­or, sem­bol desen­ler çiziy­or­du. Ben ne güne duruy­or­dum? Ben de ken­di kumaş boya ve fırçalarımı alıp, atö­lyenin önünde yere serdiğim beyaz kumaş üzer­ine Nazım’ın o çok sevdiğim şiirinin en güzel dizeleri­ni İngilizce çevirisiyle yaz­maya başladım:
“To live like a tree, one­ly and free. To live as broth­ers like trees in a forest”
“Yaşa­mak bir ağaç gibi, tek ve hür, ve bir orman gibi kardeşçe­sine”
.

Nazım’ın şiiri­ni gelen geçen okusun diye res­im pankart atö­lyesinin dış yüzeyine astım ve öylece bıraktım.

6 Ekim sabahı Belçikalı Her­man ile Ham­bach ormanı yürüyüşüne git­mek üzere hazırdık. Yak­laşık onbeş bin kişi bek­leniy­or­du yürüyüşe. Her­man ve arkadaşları yürüyüş güz­er­gahın­da bir süre kalıp baş­ka bir güz­er­ga­ha geçe­cek­ti. RWE’nin liny­it kömürü çıkar­mak için toprağı metrel­erce derin­leme­sine eşeleyen dev mak­i­nasını dur­dur­maya gide­cek­ler­di. Bel­ki ben de onlara kam­er­am­la eşlik ede­cek­tim. Ancak yürüyüş için yola çık­tığımız­da yürüyüş güz­er­gahın­dan ayrılıp şan­tiye alanı­na geçmek için polis barikat­ların­dan ve bin­lerce insanın arasın­dan geçmek zorun­day­dık. Her­man ve arkadaşları ile yürüyüş güz­er­gahın­da bir süre yürüdük­ten son­ra ben çekim için büyük bir tırın üstüne çık­tım ve ora­da bir süre uçsuz bucak­sız kor­te­j­leri çek­m­eye koyul­dum. Ancak aşağı indiğimde Her­man ve arkadaşlarını kay­bet­tiği­mi anladım. Bir süre onları bul­maya çalışsam da son­ra vaz geç­tim ve yürüyüşü çek­m­eye devam ettim. Onbeş değil, yir­mi değil, otuz, kırk değil, elli bine yakın insan vardı yürüyüş güz­er­gahın­da ve direniş ormanımızın bulun­duğu büyük alana doğru akıy­or­lardı. Bek­len­meyen bir kal­a­balık­tı bu. Ama son derece hari­ka bir dayanış­ma potan­siyeliy­di. Gös­teri ve toplan­ma alanın­da bir araya gelen onbin­ler coşku­lu konuş­malar­la karşılandı.Bir süre son­ra ise, yak­laşık yedi, sek­iz bin kişi bir kor­tej oluş­tu­rup direniş ormanı­na doğru yürüye geçti. Can­lı polis zin­cir­leri­ni yarıp ormana doğru hızla ilerledil­er. Artık onları dur­dur­mak kon­trol altı­na almak imkansızdı…

Her­man ve arkadaşları hala ortalık­lar­da yok­tu. Direniş ormanı­na ilerleyen kor­tej, orman içlerinde çeşitli aktivitel­er­le iler­ley­iş­leri­ni sürdürdürdük­ten son­ra yıkılan, kaldırılan barikat­ları yeniden kur­maya başladı. Polis panz­er­leri ve kalkan­lı polis­lerin müde­haleleri karar­lı ve öfke­li kal­a­balığı dur­dur­maya uza­k­laştır­maya yetme­di. Ve nihayet kal­a­balık­tak­il­er, orman­da­ki ana yol üzer­ine kur­duk­ları barikat­ların önüne otu­rup işgal eyle­mi başlat­tılar. Bu sıra­da ben ve bir fran­sız aktivist gazete­ci polisin müde­haleleriyle karşılaştık yeniden. Beni ve arkadaşımı yaka paça ittir­erek barikat­lar­dan uza­k­laştır­maya çalışan polis­lerin ve polis zin­cirinin önünde dur­dum ve onlara ulus­lararası basın kartımı, kır­mızı kart gibi göster­erek bir süre protesto­da bulun­dum. Yol işgali genişle­m­eye başlayın­ca polis Sadik Celik Hambachbeni ve fran­sız aktivist gazete­ci arkadaşımı engelle­mek­ten vazgeçti ve tekrar çalış­maya başladık.

Günün sonun­da yorgun ve biraz daha iler­lemiş bronşitim­le Ham­bi Cam­p’a dönüy­o­rum. Cam­pa döndüğümde Her­man ve arkadaşlarının ormanın ve toprağın katili, RWE kazıcılarını dur­dur­mayı başardık­larını öğreniyorum.Y üzümde yayılan gülümse­meyi alıp, kam­pa dönen yorgun yaşam savunucu­larının yüz­ler­ine taşıyorum.

Hambach’ta tarihsel bir not: Haydutlara karşı yaşamı savunacağız!

Ekolo­ji hareke­tinin Ham­bach’­da­ki bu radikal kollek­tif başarısı, iklim için yü̈rü̈tülen mücadelelere ilham kay­nağı ola­cağı gibi aynı zaman­da yeni tip eko savun­malar­da da bir süreklilik sağlay­a­cak­tır. Bu anlam­da Ham­bach orman savun­ması tar­ih­sel bir direniş ve dayanış­mayı başar­mıştır. Ancak henü̈z hiç bir şey bit­miş değildir. Bugün kazandık­larımızı yarın tekrar kaybedebiliriz.

Ham­bach direnişi 6 yıl­lık öz yaşam savun­ması ile geze­gen­i­mizi kemiren hay­dut­lara karşı küçük bir ihtar ver­miş oldu sadece. Ancak önümüzde özen­le ve ivedi­lik­le koruyup kol­lay­a­cağımız daha nice ekososyal mücadele deney­im­leri bizi bekliyor…

Şu çok kesin artık: geze­gen­i­miz bun­dan son­ra yaşam savunucu­ları ile kap­i­tal­ist hay­dut­lar arasın­da çok sıcak mücadelelere sahne olacak.


Kedistan’ın tüm yayınlarını, yazar ve çevirmenlerin emeğine saygı göstererek, kaynak ve link vererek paylaşabilirisiniz. Teşekkürler.
Sadık Çelik on EmailSadık Çelik on Facebook
Sadık Çelik
REDACTION | Journaliste 
Pho­tographe activiste, lib­er­taire, habi­tant de la ZAD Nddl et d’ailleurs. Aktivist fotoğrafçı, lib­ert­er, Notre Dame de Lan­des otonom ZAD böl­gesinde yaşıy­or, ve diğer otonom bölge ve mekan­lar­da bulunuyor.