Türkiye’deki ilk vic­dani retçil­er vic­dani ret­leri­ni 1990’ların başın­da açık­ladılar ve savaşa, orduya ve zorun­lu asker­liğe karşı çık­tılar. İlk baş­ta Vedat Zen­cir, Tay­fun Gönül ve Osman Murat Ülke gibi fikir­leri­ni açık­la­maya karar veren çok az kişi vardı. Günümüzde ise bu sayı 1000´in üzerinde. Dahası, yüz bin­lerce kişi sak­la­narak veya baş­ka yol­lar­la zorun­lu asker­lik­ten kaçtı. Yüzlerce kişi kovuş­tur­malar nedeniyle yurt­dışın­da sığın­ma talebinde bulundu.

Bu kitapçık, ilk vic­dani ret­lerin ale­nen açık­lan­masın­dan 30 yıl son­ra yayın­lan­mak­tadır. Yurt dışın­dan vic­dani ret hareke­tine yöne­lik dayanış­ma çalış­malarını değer­lendirmek­te, anlat­mak­ta ve bir kıs­mı Türkiye’de yıl­lardır faaliyet göster­mek­te olan, bir kıs­mı da sonu bel­li olmayan bir yol­cu­luk­la sürgüne giden vic­dani retçilere konuş­ma hakkı ver­mek­te­dir.

Bu kitapçık 15 Mayıs Ulus­lararası Vic­dani Ret Günü olan münase­beti ile yapılan bir dizi çalış­manın son halka­sı olarak Mayıs ayının sonun­da dolaşı­ma sokul­maya baş­landı. Diğer pek çok etkin­lik, video ve eylem­le Türkiye’den vic­dani retçi­lerin sesi­ni tüm dünyaya duyuracağız.

Con­nec­tion-eV sitesin­den Alman­ca ve War Resisters’ Inter­na­tion­al adresin­den İngilizce olarak, daha fazla bil­gi edinebilirsiniz.


Kitapçığa fark­lı diller­den ulaşabilirsiniz:
Deutsch | Eng­lish | Türkçe | Français


 

Vicdani ret hakkının yasallaşmasındaki başarısızlık

Bugün hala, Türkiye, Avru­pa Konseyi’ndeki vic­dani ret hakkını tanı­mayan tek ülkedir. Vic­dani retçil­er, birçok fark­lı yap­tırım­la asker­lik hizme­ti­ni yer­ine getirm­eye zor­lan­mak­tadır. Bu yap­tırım­ların bir sonu­cu olarak, vic­dani retçil­er sürek­li tutuk­la­ma emir­leriyle, ömür boyu süren bir kovuş­tur­ma ve hapis döngüsüyle ve onları sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamın dışın­da tutan bir “siv­il ölüm”durumuyla karşı karşıya kalmakta.

Zorun­lu asker­lik ve ayrı­ca asker­lik süre­si konusun­da yasal adım­lar atıldı. 2019 yılın­da­ki yeni bir asker­lik yasası ile asker­lik altı aya indiril­di. HDP’nin (Halk­ların Demokratik Par­tisi) birkaç yıl önce hazır­ladığı vic­dani ret kanun taslağı ise ikti­dar par­tisi ve diğer par­ti­lerin oylarıy­la red­dedilmişti. Sonuç olarak vic­dani red hakkıy­la ilgili hiçbir gelişme yok.

Türkiye’de özel bir uygu­la­ma var: asker­lik hizme­tinin kısaltıl­ması için ödeme. Askere Alma Kanununun 9. mad­de­sine göre, yak­laşık 5.000 Euro tutarın­da bir meblağ ödey­erek asker­lik hizme­ti­ni bir aya indirmek mümkündür. Ancak yine de askere git­mek zorun­da olduğunuz­dan dolayı, ödeme vic­dani retçil­er için bir seçenek değildir.

Kovuşturma ve Sivil Ölüm

Vic­dani retçil­er hala asker kaçağı olarak suçlan­mak­ta. Ade­ta bir kısır döngü gibi tutuk­la­ma emir­leri çıkartıl­mak­ta ve bu neden­le, polis / jan­dar­ma tarafın­dan her­han­gi bir kim­lik kon­trolünde gözaltı­na alın­mak­ta­lar. İlk gözaltın­dan son­ra vic­dani retçilere idari para ceza­sı ver­ilir. Ayni zaman­da, tekrar askere çağrılır­lar ve bu neden­le hala asker­lik hizmetinden muaf değildirler. Askeri Ceza Kanununun 63. Mad­de­sine göre idari para ceza­sı işleme sokul­duğun­da, son­rasın­da­ki her yeni tutuk­la­ma, 2 aydan 3 yıla kadar hapis ceza­sıy­la veya para ceza­sıy­la (daha yaygın olan para ceza­sı) sonuçlanabilir.

Dahası, vic­dani retçi­lerin tutuk­la­ma, ceza davası ve yeniden askere alın­ma kısır döngüsüyle karşı karşıya kalmaları, onları, Avru­pa İns­an Hak­ları Mahkeme­si tarafın­dan Ülke v. Türkiye davasın­da ortaya atılan bir ter­im olan “siv­il ölüm” maruz bırak­mak­tadır (başvu­ru no. 39437/98 ).

Vic­dani retçil­er, asker kaçak­larını çalıştır­mak ceza gerek­tiren bir suç olarak kab­ul edildiğin­den kamu veya özel sek­törde çalışamazlar.

Vic­dani retçil­er bu neden­le işsiz kalmaya veya sig­or­tasız işlerde yasadışı çalış­maya zor­lanıy­or. Vic­dani retçi­lerin oy kul­lan­ma veya seçilme hakkı da yok­tur. Her­han­gi bir tutuk­la­ma daha fazla kovuş­tur­maya yol aça­cağın­dan, vic­dani retçil­er sosyal, ekonomik, yasal ve kültürel alan­lar­da­ki faaliyetler­den de kaçın­malıdır: Pas­aport, ehliyet, otellerde kalmak, seya­hat etmek, toplu taşı­ma kul­lan­mak, devlet daireleri­ni ziyaret etmek ve dahası. Böylece kayıt­dışı bir hay­at yaşa­maya zorlanırlar.

Bu durum askere git­meyi red­de­den ancak vic­dani red­di­ni henüz beyan etmemiş askere çağırılan kişil­er için de geçerlidir.

Avru­pa İns­an Hak­ları Mahkeme­si (AİHM) karar­ları­na rağ­men bu durum­la ilgili her­han­gi bir gelişme ve iler­leme olma­ması, AİHM karar­larının uygu­lan­masını izleyen Avru­pa Kon­seyi Bakan­lar Komitesi’nin Hazi­ran 2020 tar­ih­li kararın­da da belir­til­di, Bakan­lar Komite­si tarafın­dan Türkiye Hükümeti’ne konuy­la ilgili çağrı­da bulunul­du. Bu karar met­ni­ni de 6 say­fa­da okuyabilirsiniz.

Ek olarak, örneğin, basın açık­la­maların­dan, basın kon­fer­ansların­dan, eylem­ler­den ve hat­ta sosyal medyadan dolayı dava açıla­bilir. . Türk Ceza Kanunu’nun 318. mad­de­sine göre, “Halkı asker­lik yap­mak­tan soğut­mak” suç­tur. Terör­le Mücadele Kanunu’nun 7/2 mad­de­sine göre “terör örgütü pro­pa­gan­dası yap­mak” suçun­dan kovuş­tur­maya uğra­mak da mümkündür. Her iki ceza­landır­ma tehdi­di de son yıl­lar­da vic­dani retçilere ve barış ve insan hak­ları aktivist­ler­ine karşı kullanıldı.

Sürgün Yolu

Türkiye’deki durum, giderek daha fazla vic­dani retçinin, baş­ka Avru­pa ülkelerinde koru­ma ve sığın­ma ara­ması­na sebep oluy­or. Avrupa’da ise vic­dani ret nadiren mül­te­ci olarak tanın­mak için bir neden olarak görülüy­or. Genel­lik­le kovuş­tur­malar, Türkiye’de zorun­lu asker­lik için meşru bir önlem olarak görülüy­or. Bu neden­le Türkiye’deki savaş ağalarının kucağı­na gön­der­ilmek­le, sınır dışı edilmek­le tehdit ediliy­or­lar ki bu kab­ul edile­mez bir durum. İltica prosedürünün sınır­ları ve olasılık­ları vic­dani ret ve ilti­ca ile ilgili makalede açıklanmakta.

Bu kitapçığın odak nok­tası, sürgüne giden vic­dani retçi­lerin rapor­larıdır. Türkiye’de mil­i­ta­rizmin gün­de­lik gerçek­liği­ni resmediy­or­lar. Beran Mehmet İşçi, Ercan Jan Aktaş, Halil Sav­da, Mert­can Güler ve Onur Erden, savaşa ve şid­dete karşı verdik­leri karar­ların kendi­leri için ne kadar önem­li olduğunu ve bu neden­le han­gi baskılara maruz kaldık­larını açıkça ortaya koyuy­or. Çek­tik­leri tüm hapis cezaları­na, işkencelere ve baskılara rağ­men, rapor­lar olum­lu bir şeyler yayıy­or; savaş, baskı, ordu ve şid­detin olmadığı bir dünya için harekete geçme fikrini.

Bu yayını mümkün kılan yardım ve ter­cümeleri için Tuğce Oklay, René Bur­get, Hans Gehring, Suzanne Glan­er, Mert­can Güler, Thomas Stiefel, Osman Murat Ülke ve Cemal Sıncı’ya çok teşekkürler!

Editörler

Con­nec­tion e.V. (Almanya) — Union Paci­fiste de France (Fransa) — Objec­tion de Con­science Pour la Paix – Paris (Fransa) — War Resisters’ Inter­na­tion­al (İngiltere)


Ana Res­im : pho­to © Con­nec­tion-eV

Kedistan’ın tüm yayınlarını, yazar ve çevirmenlerin emeğine saygı göstererek, kaynak ve link vererek paylaşabilirisiniz. Teşekkürler.
Ercan Jan Aktaş
Auteur
Objecteur de con­science, auteur et jour­nal­iste exilé en France. Vic­dan retçisi, yazar, gazete­ci. Şu anda Fransa’da sürgünde bulunuy­or. Con­sci­en­tious objec­tor, author and jour­nal­ist exiled in France.