Dövme hem bir sanat hem de kişinin ken­di­ni ifade etme yön­tem­lerinden biri.

Şöyle bir düşününce, döv­menin hay­atının ve kaderinin insanınkilere para­lel olduğu hemen fark ediliy­or. Yani geçi­ci… Onu taşıyan beden­le bir­lik­te yok oluyor.

Duvar res­im­leri yüzyıl­lara mey­dan oku­yarak bize eski kültür­ler­den bil­giler getir­miş. Dövme de sanat tar­i­hinin bir parçası ama geçi­ci özel­liği yüzün­den onun tar­i­hi tanık­lığının değeri pek bil­in­miy­or… Ancak mumyaların üzerinde keşfedildiğinde, ya da Here­dot, Mar­co Polo veya bize daha yakın tar­ih­lerde James Cook dövmeleri söz konusu ettiğinde bir fikir sahibi olabiliyoruz…

Etno­grafik araştır­malar döv­menin eski ilkel kültür­ler­den beri var olduğunu kanıt­lamış. Dövme “evrensel” olarak kab­ul ediliy­or. Dar­win bile zamanın­da yeryüzünde döv­menin bilin­ip uygu­lan­madığı hiç bir kültür olmadığını ifade etmiş.

Avru­pa dil­lerinde dövme karşılığı olan tat­too sözcüğü Tahi­ti dilin­de­ki tau­tau’dan geliy­or­muş.

Dövmeli ata, Ötzi

Ötz­i’nin mumyalaşmış bedeni 1991’de 3210 metre yük­sek­lik­te­ki Dolomi­tos’­ta (Alpler) erim­iş bir buz kütlesinin içinde bulun­muş. Ötz­i’nin MO 4000’lerde yaşadığı belir­len­miş. Güney Amerika’­da Şil­i’nin kuzeyinde tes­bit edilen Chin­chor­ro kültürün­den gelen Ötz­i’nin bedenin­de­ki 61 dövme bu güne dek bulu­nan en eski dövmel­er olarak kay­da geçmiş. Bil­im insan­ları kömür ve fark­lı otların kul­lanımıy­la ve genelde çiz­gi gru­pları şek­linde gerçek­leştir­ilen bu dövmelerin, estetik arayış­tan çok, tedavi amaçlı olduğunu düşünüy­or­lar­mış. Kireçlen­m­eye karşı bir tarz akupunk­tur gibi…

dovme

Zevkler farklı, teknikler aynı

Dövme kültür­lere göre, insan­lar­da hayret, beğeni, hayran­lık, saygı, rahat­sı­zlık, tiksin­ti gibi fark­lı tep­kil­er uyandırıy­or. Dövmeli bir insan bazılarının yüzünde seve­cen bir ifade uyandırırken, bazılarının kaşları çatılıy­or. Siz hangi­lerindensiniz acaba?

Tep­kiniz ne olur­sa olsun, akla hemen bazı soru­lar geliy­or. Nasıl karar ver­ilmiş ? Neden bu motif seçilmiş ? Taşıdığı kültürel simge ya da kişiye özel anlam nedir ? Nasıl yapılmış ?

Teknik olarak dövme yüzyıl­lardır bir değişim göster­memiş. Kısaca; renk pig­ment­leri­ni deri altı­na işle­mek­ten ibaret. Tabii ki; toplum­ların teknik iler­lemeri ile kul­lanılan mad­del­er ve aletler gelişmiş. Gözle­nilen ikin­ci değişik­lik nok­tası da moti­flerin, yapıldığı döne­min estetik anlayışı­na göre seçilme­si. Bun­lara bir de ustalık ekleniy­or. Alet­lerin ve malze­menin en iyi şek­ilde kul­lanıl­ması ve dövmeyi taşıy­a­cak olanın estetik seçimine doğru yanıt ver­ilme­si ustalığa bağlı. Genelde şöyle bek­le­nil­er var; dövme özen­le çizilmeli, hat­lar ince, siyah ve düzgün olmalı. Gerek­li pig­ment mik­tarı kul­lanıl­malı, deri altın­da doğru derin­liğe gir­ilmeli, kas, sinir ve kemik­lere zarar verilmemeli…

dövme

Inuit toplumlarda is ve iğneyle dövme

Kimi yer­el toplum­ların teknikleri son derece hayret veri­ci. Örneğin Eski­mo­lar yanak ve karın böl­ge­si üzerinde çalışırken, ise bulan­mış bir teli bir iğne yardımı ile derinin altı­na geçiriy­or­lar­mış. Son­ra dövmeyi nakış işler gibi yani nok­ta nok­ta gerçek­leştiriy­or­lar­mış. Bu tip dövmel­er­le figüratif moti­fler değil, çiz­gi, nok­ta gibi ele­man­ları bir araya getir­erek soyut ya da geometrik moti­fler yaratıy­or­lar­mış. Teknikler­den bir başkası, motifin dış hat­larını deriyi ince­cik keserek oluş­tur­mak ve iç bölüm­leri pig­mentley­erek biçim ver­mek. Bu teknik kertenkele, yıldız gibi moti­fler için kullanılıyormuş.

kamboçya dövmeUzak Doğu’nun motifleri

Kam­boçya, Tay­land, Birmanya’daki bazı toplum­lar­da dövme, derinin ince uçlu bir ale­tle kazın­ması ile yapılıy­or ve moti­fler genel­lik­le nok­ta, spi­ral gibi şekiller­den oluşan oldukça kar­maşık biçim­ler. Büyük yüzey­lerin bütünüyle boy­an­ması­na pek elver­işli olmayan bu teknik Avrupa’da tar­ih öncesin­den beri biliniy­or, Kuzey Ameri­ka Yerlileri tarafın­dan da kul­lanılıy­or, ayrı­ca kaligrafi tarzı dövmelere de uygun.

Uzak Doğu’da üzer­ine kemik ya da fildişin­den iğnel­er takılı tarak biçi­minde bir alet de mev­cut. Dövme ustası, diğer elinde tut­tuğu bir aleti hızlı şek­ilde tarağa vuruy­or ve pig­mentler asis­tan­ların ger­gin tut­tuğu deriye uygu­lanıy­or. İyi yapıldığı takdirde bu teknik çok güzel ve çabuk sonuç veriyor.

Japon­ların bagetli tekniği de oldukça ilginç. Dövme­ci bir demet ucu sivri bageti bir motif oluş­tu­ra­cak şek­ilde bir araya getiriy­or. En basit moti­fler üç baget gerek­tirirken, çizgiler için daha çok sayı­da baget kul­lanılıy­or. Bokhasi sanatın­da dünyanın en güzel ton­ları elde etmek için 27 baget gerekiy­or. Dövme ale­tinin icadın­dan son­ra, bu teknik, Japonya’da çok az sayı­da dövme ustası tarafın­dan kul­lanılır olmuş.

Japon dövme

Japon dövme sanatçısı Ryu­gen bage­tle çalışırken

Kürt kültüründe, kadim ve kök­lü bir çok halk­ta olduğu gibi, kültüre özel moti­fler kul­lanılıy­or. Anlam­lı bir yere sahip ve Kürtçe “dêk” denen dövmelere biraz daha yakın­dan bak­madan geçmeyelim.

Bura­da sözü 2012’de Amar Der­gi’de bir yazısı yayın­lanan Yek­ta­nurşin Duyan’a ver­mek istiy­o­rum. Alın­tılar­la yet­in­meyip makalenin bütününü oku­mak isters­eniz buradan ulaşabilirsiniz.

Yeşil renk­te yapılan ve “dêk” olarak bili­nen döv­menin sadece Kürtlerde olduğunu sanıy­or­dum. Fakat araştır­maya devam ettikçe Güney­doğu Anadolu böl­gesinde yaşayan 50 yaş ve üstün­de­ki birçok Kürt, Arap, Ezi­di, Ale­vi ve Süryani kadının dövme­si olduğunu öğrendim” diy­or Yektanurşin.

Dêk/dövmeler görün­tü­leriyle estetik, taşıdık­ları anlam­lar­la da önem­li bir beden süsüdür. Güney­doğu Anadolu böl­gesinde yapılan ve kadı­na ayrı bir güzel­lik katan bu süsün, bir çiçek, yıldız, haç, tarak, kalp gibi onlar­ca simge ile kendi­leri hakkın­da veya toplum, din gibi konu­lar­da konuş­maları engel­lenen kadın­lar için ne gibi bir anlamı vardı? Yapılan bu dövmel­er, göğsün­de­ki bir çiçeğin aslın­da sevgilin­in baş harfi olması, sıra sıra dizilmiş tarak görün­tüsünün aslın­da köyün ağasıy­la evlen­me hay­ali anlamı­na gelme­si gibi söyle­mek istenip de söylen­e­meyen­leri yan­sıtır. Görüştüğüm 70 yaşın­da­ki bir teyze “eski­den kalem kâğıt yok­tu biz de vücud­u­muzu kul­lanıy­or­duk” dedi. Bel­ki bir şek­ilde beden­leri onların hiç kim­s­eye okut­mak istemedik­leri bir günlüktü.

dovme dek tatoo kurde

Dêk/dövme nasıl yapılır, ham­mad­de­si nedir diye sor­duğum­da, tüm kadın­lar ortak üç şeyi söyledil­er: Kız çocuğu doğur­muş lohusalı kadın sütü, bir­birine sıkı bağlan­mış 2–5 tane yor­gan iğne­si ve lamba/tencere isi. Ale­vi ve Ezi­di kadın­lar süt ve ise ek olarak bahar ayının ilk yeşil­lik­leri­ni de koy­duk­larını söyledil­er. Ayrı­ca döv­menin her zaman yapıl­madığını, ilk­ba­har veya son­ba­har­da yapıldığını anlat­tılar. Bunun nedeni, bahar ayın­da vücud­un yenilen­mesi ve kan dolaşımının hızlan­masıymış. Kız çocuğu ile erkek çocuğu sütünün ne farkı olduğunu sor­duğum­da, erkek çocuğu sütünün yağsız olduğunu, bu yüz­den de döv­menin renginin net çık­madığını söyledil­er. Kız çocuğu ve erkek çocuğu sütü arasın­da her­han­gi bir fark olup olmadığı birkaç dok­to­ra sor­dum. Dok­tor­lar, anne sütünün çocuğun cin­siyetine göre bir değişik­lik göster­mediği­ni söyledil­er. Kız çocuğu sütü kul­lan­mayı vur­gu­la­malarının nedeninin sadece kadın­lara özgü bir süslen­me çeşi­di olduğunu düşündük­leri dövm­eye, erkek­ler­le ilgili bir şey kat­mak iste­meme ve kız çocuk­larının öne­m­i­ni ön plana çıkar­ma olduğunu düşünüyorum .

dovme dek tatoo kurde

Beden­ler­ine işledik­leri figür­lerin anlam­larını kesin olarak bilmedik­leri­ni söyledil­er. En sık rast­lanan figür­ler, tavşan, şah­mer­an, tarak, dudak/kalp, yıldız (haç), güneş ve ay. Figür­lerin anlam­larını bilmedik­leri­ni söyleyen kadın­lar­dan bu figür­leri yorum­la­malarını iste­d­im. Tavşanın doğur­gan­lık, şah­mer­anın güç ve direnç, tarağın güzel­lik, dudak/kalbin kocalarının onlara karşı sevgi­lerinin artır­ma, yıldızın ve ayın şans getirme, güneşin kader­leri­ni aydın­lat­ma anlamı­na gelebile­ceği­ni açıkladılar.

Yek­ta­nurşin, Dêk geleneğinin, bölgede­ki kadın­lar için, bir “isyan etme” yön­te­mi olduğu­nun altını çiz­erek bitiriy­or yazısını: “Söyle­mek isteyip de söylemedik­leri­ni beden­ler­ine işledik­leri bir moti­fle dillendiriyorlar”.

Ritüel dövmeden, elektrikli dövme makinasına

Elek­trik­li dövme mak­i­nası ilk kez Samuel O’Reilly tarafın­dan 1891’de patentlen­miş ve yavaş yavaş yaygın­laşmış. Seri imalat mak­i­nalar ve aksesuar­ları bugün oldukça geniş bir pazar oluş­tu­ruy­or. Bir asır­dan fazladır hep aynı elek­tromık­natıs ve spi­ral yay sis­te­mi kul­lanılıy­or. En yaygın, pro­fesy­onel düz hareketli bu mak­i­nalar yanın­da daire­sel hareketli mak­i­nalar da var. Bun­ları daha çok amatör­ler kul­lanıy­or. Örneğin hapis­hanel­erde traş maki­ne­si, kasetçalar ya da elek­trik­li diş fırçası gibi aletler küçük değişik­lik­ler­le dövme mak­i­nası­na dönüştürülüy­or. Amatör de olsa, bazen elde edilen sonuç oldukça başarılı olabiliyor.

Dövme için kul­lanılan doğal pig­mentler, is karası, yakılmış ceviz kabuğu, reçine, külden geliy­or. Ya da hay­vansal, bitkisel ve organik mad­delerin alkole, suya karıştırıl­ması ile elde ediliyor.

Ritüel dövmeler

Ritüel amaçlı dövmelerin gerçek­leştir­ilmesinde, tükürük, sidik, sperm, kan, veya bit­ki özsu­ları da kul­lanıldığı görülüyormuş.

Ritüel dövmelerin uygu­lan­masının genel­lik­le, özel bir tören eşliğinde yapıldığını hemen hay­al ede­bilirsiniz. Dövme anının seçi­mi ise bazen ayın dönem­leri ile bağlan­tılı, bazen mevsim, yaş, yas, mut­lu bir olay, zafer ya da yenil­gi ile de ilgili.

dovme rituel

Dövme uzun bir düşünce döne­m­i­nin meyvesi ola­bildiği gibi, alkol ya da baş­ka mad­delerin etk­isi altın­da kafaya esip de yapıla­biliy­or. Veya dini, gelenek­sel neden­ler­le ve batıl inançların yön­lendirme­si ile… Christophe Scott, Skin Deep Art adlı kitabın­da bize çok ayrın­tılı bil­giler ver­miş. Scott’ın ilk ele aldığı neden: av amaçlı kamu­flaj, yani vücut boy­asının devamı sayıla­bilir. Av sah­neleri ya da av başarılarının tem­sil eden dövmel­er de var. Savasçı dövmeleri, düş­manın kafasının kesilme­si gibi can­hıraş dövmel­er “ritüel dövmel­er” grubuna ait.

Borneo’da esir olarak çalıştırıl­mak üzere çocuk kaçıran yerlil­er, konuy­la ilgili dövmeleri gururla göğüs­lerinde sergilerken, bu dramın kur­banı ana-babalar çocuk­ları taşı­mak­ta kul­lanılan ve sleng­dang adı ver­ilen bir yer­el kumaşın moti­fleri­ni dövmeletiy­or­lar göğüs­ler­ine… Dini içerik­li dövmelerin genelde bir işle­vi var. Örneğin tan­rının dikka­ti­ni çek­erek gökyüzünde bir yeri garan­tiye almak! Kısacası bu tip dövmel­er cen­nete gir­iş bileti gibi bir şey… Oynadık­ları rol o kadar önem­li ola­biliy­or ki; dövme­siz göçüp giden­lerin bile vücut­ları­na bu çok önem­li döv­menin son­radan yapıldığı oluy­or. Ölen­lerin hatırasını dövme ile sürdürmek de baş­ka bir gelenek. Bu İn memo­ri­am dövmel­er genel­lik­le, haç, gül veya kaybe­dilen insanın ismi, bazen kişinin portre­si, iskelet kafası, mezar taşı gibi sem­boller olabiliyor.

Koruma amaçlı dövmeler

Batıl inançlara daya­narak, yani korun­mak amacı ile yapılan dövmelere örnek olarak kurşun geçirmez stop-bul­let tatoo ya da bul­let­proof tatoo’yu vere­bil­i­riz. Bu dövme kurşun­la ölmeyi engel­liy­or ! Karen halkının Birmanya’ya kahra­man­ca karşı gelip bağım­sı­zlığını kazan­masın­da bu döv­menin rolünün büyük olduğu­na inanılıy­or. Tay­land ve Kam­boç asker­lerinde buna ben­z­er “koruyu­cu” dövmelere çok sık rastlanıyor.

Basit ve gün­lük tehlikel­er­den korun­maya yarayan dövmel­er de var: köpekler­den, yılan­lar­dan, vahşi hay­van­ların ısır­masın­dan, boğul­mak­tan, hat­ta trafik kazaların­dan koruyan, yani bir yerde göz bon­cuğu rolü oynayan dövmeler….

Batı ülkelerinde de koruyu­cu dövmelere rast­lanıy­or. Örneğin Amerikalı deniz­cil­er boğul­ma tehlike­sine karşı bir ayak­ları­na horoz, diğer ayak­ları­na domuz dövme­si yap­tırıy­or­muş. İsa dövme­si dövülmek­ten koruy­or­muş. Korur tabii, han­gi kap­tan miçoyu dövmek adı­na İsa’ya el kaldırır? Balkan ülkelerinde dövmeyle cadılar, büyücüler uza­k­laştırılıy­or­muş. Edo, yani bugünkü Tokyo’da itfaiye­ci­lerin yanık­lar­dan koruyan dövme­si var­mış. Malezyalı balıkçılar da köpekbalık­ların­dan korun­mak için yunus dövme­sine sahipmiş.

Hindis­tan ve Tibet gibi birçok ülkede dövmel­er hay­atın zor dönem­leri­ni kolay­ca atlat­maya yarıy­or: bluğ çağı, doğum, hastalık, yaş vb… Bu dövmel­erde amaç, zor olarak algılanan dönemde fizi­ki acı ile olay­ların acısının silik hale getirilmesi.

Dünyanın birçok böl­gesinde dövme gelenek­sel olarak bel­li bir gru­ba gir­iş işareti olarak kul­lanılıy­or. Genç kızlık­tan kadın­lığa, delikan­lılık­tan erkek­liğe, kadın­lık­tan anneliğe geçişin altını çizen dövmel­er en yaygın gelenek. Bel­li bir yaşa gelen genç, yeni dövme­si ile yetişkin­lere katıldığını belir­tiy­or. Bu dövmel­er genel­lik­le cesareti, ken­di başı­na ayak­ta dur­mayı simgeleyen sem­boller. Doğum­la ilgili dövmel­er yine sem­boller aracılığı ile doğa­cak çocuğun sağlık­lı olmasını diliy­or, büyü­den uzak kalmasını sağlıy­or ve cin­siyet ter­cih­leri­ni dile getiriy­or. Sosyal içerik­li dövmelere örnek olarak, evli ya da hala bekar olduğunu belirt­mek amacıy­la yapılan­ları verebiliriz.

Bütün bu simgel­er yanın­da dövmelerin aşı rolü oynayan­ları da var. Berber­ler ve baş­ka toplum­lar­da, örneğin Samoa’da, rom­a­tiz­maya karşı bir dövme yap­tıra­bilirsiniz. Mısır’dan, Güney Afrika’ya kadar, baş ağrısı ve göz sorun­ları­na karşı koruyu­cu dövmelere sık rast­lanıy­or. Sudan’da ve diğer Afri­ka ülkelerinde genç kızların yüzünde taşıdığı kesik­ler de bir çeşit aşı. Yüzde ince kesik­ler açmanın, vücud­un direnç gücünü art­tırdığı­na ve kadın­lık hay­atın­da yani cin­sel iliş­ki, hamile­lik, doğum gibi olay­lar sırasın­da rast­lanabile­cek enfek­siy­on risk­leri­ni azalt­tığı­na inanılıyor.

Dövmeyle göz dağı vermek

Dövme düş­man korkut­maya da yarıy­or. Bunun örnek­leri geçmişte de var bugün de. Dövme­ci Henk Schiff­mach­er 1001 Dövme kitabın­da şöyle diy­or : “Bir sineğe bile doku­na­may­a­cak yapı­da kaç kişiye korku ve saygı uyandıran dövmel­er yap­tım bir bils­eniz. Pan­ter, kar­tal, iskelet kafası, bıçak…”. Bu dövmel­er “Bak ben­im­le kav­ga etm­eye kalkış­man senin için pek iyi olmaz ha !” mesajını dolaylı olarak veriy­or. Bazen mesaj oldukça açık : “Fuck you !”, “Doğuş­tan cani”. Biraz biz­im kamy­on arkası yazıları gibi…

Henk, bu dövmeleri isteyen insan­lar­dan bazılarının bir damlacık kanı görünce düşüp bayıl­ması­na çok gülüyormuş.

Japonya’da yasak bir kumar oyunu olan han­fu­da par­tisi sırasın­da, japon gang­ster Yakuza’lar, kimono­larını çıkararak rakip­leri­ni dövmeleriyle etki altın­da bırak­maya çalışırlarmış.

yakuza

Yakuza­’­dan korkulur…

Kozmetik, erotik, dinsel ve politik…

Dövme bazen bir yara izi­ni ya da cilt­te­ki bir sorunu kap­at­mak için kozmetik çözüm olarak da kul­lanıla­biliy­or. Erotik araç olarak da sergile­nen dövme, vücudu daha çeki­ci kıl­ma amacı yanın­da, cin­sel ter­cih gibi mesajları ilete­biliy­or. Rolling Stones’un dili en çok rastlananlardan.

Ülke isim­leri, bayrak­lar, mil­li sem­boller­le mil­liyetçi­lik dile getir­ilirken, poli­tik görüş de pankart taşır gibi açık açık belir­tilebiliy­or. İsterse­niz mil­liyetçi ve ırkçı dövmeleri, bayrak­ları es geçe­lim. Bu yazıya ay-yıldız, üç hilal, Mustafa Kemal imza­sı, gamalı haç, gibi şeyler ekle­mek istemed­im…  Vatan­sev­er, “biz­den taraf” poli­tik duruşlar ve hak­lı davalar­la ilgili dövmel­er de “yaşın yanın­da kuru da yanar” mis­ali eksik kala­cak ama ne yapalım…

Dini dövmelere gelince, onlar da kaligrafik dualar, haç, İsa, yıldız, tan­rı tasvir­leri ile bağ­na­zlık­la felse­fi yak­laşım arasın­da geniş bir yel­paze içinde çeşitleniyor…

Şaşırtıcı dövmeler de var…

Eski­den sirk­te çalışan­lar­dan bazıları dövmeleri­ni sergiley­erek hay­at­larını kazan­mak için bütün vücut­ları­na dövme yap­tırır­lar­mış. Bu inte­gral dövmel­er bugün oldukça nadir. Jim Rose Cir­cus Side Show’un 1969’da bu dünyadan göçen, puz­zle adamı Horace Ridler, nam‑ı diğer Great Omi, ya da Zebra Adam say­maya değer inte­gral dövmelil­er­den biri.

Bir örnek de ender rast­lanan bir gelişim hastalığı olan Poland sendro­muy­la mücadele ederken, hastalığın yarat­tığı mal­for­masy­on­ları dövme ile kap­at­ma yol­unu seçen, Matt Gone, “damalı adam”… Yani Matt için dövme, bir nevi terapi.

Buradan ulaşa­bile­ceğiniz yazı fran­sız­ca, ama bu say­dığım örnek­ler yanın­da birçok fotoğraf bulabilirsiniz.

Horace Ridler ve Matt Gone

Henk Schiff­mach­er 1975’de “Suratı­na gözlük dövmelete­mezsinnn !” iddi­asını kazanan bir Belçikalı ile tanışmış. İdd­ia­yı kazandık­tan son­ra adam gözlük­leri­ni sildirm­eye çalışmış ama Henk döv­menin kon­turlarının hala göründüğünü anlatıy­or. Umarım iddi­adan iyi bir şeyler kazanmıştır…

Yakın zaman­da da buna ben­z­er yüz dövmeleri gün­dem­den kuyruk­lu yıldız gibi geçti, ve herke­si güldürdü… 2015’te Galler ülkesinde, içk­ili bir gecenin ardın­dan yapılan Ray­ban gözlük dövme­si gibi… Adam iki yıl son­ra laz­er­le gözlüğü sildirmiş. Belçika’­da, 22 yaşın­da­ki bir genç kızın “uyuyup kalmışım dövme­ci ben istemediğim halde 56 yıldız yap­mış” diy­erek ailesinin öfkesin­den kur­tul­mak için dava açarken, dövme sanatçısının “ken­di iste­di, dövme yapılırken nasıl uyunur?” diy­erek suç­su­zluğunu ispat etm­eye çalış­ması… Ve yüzlerce yaşa­ması kolay olmayan dövme fikri…

İnsan bedeni reklam panosuna dönüşünce

Ray­ban demişken… Mar­ka dövmeleri yap­tırarak reklam panosuna dönüşmek de var. Harley David­son baş­ta olmak üzere, Jack Daniels, Gauloise, Lucky Strike, Chanel, Durex, Heineken, Nike sıkça rast­lanan markalar. Ara­ba markaları da gönül alan­lar­dan : Mer­cedes, Cadil­lac, Fer­rari, Thun­der­bird, Jaguar, Rolls Royce… Mar­ka dövmelerin en komik­leri de sol göğüste taşı­nan La Coste tim­sahı ile sağ popoya yap­tırılan Wran­gler etiketi. Bedeni­ni rekla­ma açan­ların cebine birşey girmediği gibi, üstüne para veriy­or, dövme mas­rafını da kendi­leri karşılıy­or­lar gibi görünüy­or. Henk Schiff­mach­er de “Ben­im de dünyanın en iyi fil­mi olarak gördüğüm Kodak dövmem var ama bana bir kuruş bile kazandır­madı” diyor.

Yazım hatasına dikkat

Han­gi dil olur­sa olsun, o kadar çok yazım hatalı dövme var ki. Bun­da dövme sanatçısın­da suç ara­ma­mak gerek, dil bilmek, yazım uzmanı olmak zorun­da değil.

Hay­atınızın en önem­li cüm­lesinin, hani bir­lik­te yaşlanacağınız, özene bezene seçtiğiniz, sizi anla­tan o sözcük­lerin anlam­sız ya da gülünç bir hale gelme­si bir harf meselesi…

Dövmenin sosyal algılanması

Dövme endüstrileşme döne­minde alt sını­fa ait bir unsur olarak görülmüş. Suçlu­lar, seks işçi­leri, asker­ler, mac­er­acılar ve deniz­cil­er, mar­ji­naller tarafın­dan benimsenmiş.

Asır başın­da “elit” kes­imde moda olmuş. Prensler, çar­lar, zen­gin Amerikalı kadın­lar arasın­da yavaş yavaş yayılmış. Hat­ta Lady Churchill bile döv­menin büyüsüne baş eğmiş: son­su­zluğu simgeleyen ouroboros, dönüp ken­di kuyruğunu ısıran yılan dövme­si olduğu iddia ediliy­or. Bu bir efsane mi, gerçek mi bil­in­miy­or, çünkü hiç bir fotoğrafın­da görünmüyor.

Bugün dövme demokratik bir kon­u­ma sahip. Mick­ey Rourke, Sean Con­nery, Sean Penn, Denis Hop­per, Whoopi Gold­berg, John­ny Depp, Julia Roberts, David Bowie, Lenny Kravitz… Dövme taşıyan ünlü isim­ler say­mak­la bit­miy­or. Bazı moti­flerin bir­d­en­bire moda olması için bir “star” üzerinde görülme­si yetiy­or. Bu isim­ler­den bazılarını yine biz­im Henk Schiff­mach­er dövme sahibi yapmış.

Ünlü dövme­cil­er içinde Zeke Owen, Sailor Jer­ry gibi büyük usta­lar yanın­da yetişmiş Ed Hardy, Hori­hide Kazuo Oguri’yi buluy­oruz. Hardy’nin Tat­too Time adlı kitabı büyük bir başarı elde etmiş. Bazı desinatör­ler de dövme konusun­da özel bir yetenek göster­miş : Bob Roberts, Mike Mal­one, Jack Rudy, Dave Shore… Orda bur­da yayın­lan­mış “Dövmeli ünlüler” lis­telerinden muaf tutuy­o­rum sizi. Nasıl­sa ken­di­niz iki tık ile bulursunuz…

Kısacası, yukar­da­ki markalı, gözlük­lü, yazım hatalı, “yap­tım oldu” örnek­ler yanın­da, sanat içeren ve başarıy­la gerçek­leştir­ilmiş dövmel­er de var, hem de milyonlarca…

Gün­cel örnek­ler­den biri: Sui­cide Girls (SG) adı altın­da artık markalaşan bir akım. Pierc­ingli ve dövmeli ve çıplak poz veren genç kadın­ları ön plana çıkaran sit­ede sayısız fotoğraf bula­bilirsiniz. Bu isim de ner­den çık­mış diye mer­ak eder­s­eniz, “sosyal inti­har” yani “sosyal norm­lara girmemek” gibi protest bir duruşu ifade ediy­or. Ter­im, ilk kez Chuck Palah­niuk’un Gös­teri Peygam­beri, (Sur­vivor, 1999), kitabın­da yer almış. Bu akım, cin­sel­liğe olum­lu bir bakış açısı ile yak­laşan under­ground bir kültüre dayanıy­or. Kuru­luşun­da­ki ana fikir, “akıl, kişi­lik ve yaratıcılığın, güzel­lik ve çeki­ci­lik­le ters düşmeyen kavram­lar olduğu” inancı. Ama son yıl­lar­da, dövme sanatçıları, bu pren­si­bi içselleştirmek için çok genç olan kızlara yan­lış bir örnek ola­bile­cek­leri konusun­da alarm zil­leri çalmış.

dovme

1996 yılın­da açılan Ams­ter­dam Tatoo Muse­um ve kütüphane­si dövme sanatının şere­fine yük­se­len bir anıt! Müze çok sayı­da fotoğraf içeriy­or. Genel­lik­le amatör­ler tarafın­dan çek­ilen bu fotoğraflar için hem fotoğrafçıya, hem dövme ustası­na, hem de dövmeyi taşıyana teşekkür etmek gerek!

Haaa bir de, “sahibi” olu­nan hay­van­lara dövme yap­tır­mak diye bir delilik var. Özel­lik­le ABD’de yaygın olan bu “moda” ile mücadele eden hay­van hak­ları koruyu­cu­ları sık sık imza kam­pa­nyası açmak zorun­da kalıyor…

Hayır lüt­fen… Gotik kedilere hayır, hip­ster köpeklere hayır !

Şahsımın” dövme hikayesi eksik kalmasın…

On sene kadar önce, döv­menin büyüsüne genç yaş­ta kapılmış olan kızım “anne sana ithaf ede­ceğim bir dövme yap­tır­mak istiy­o­rum. Lüt­fen sen çiz­er misin?” dedi. Hay­at boyu taşıy­a­cağı moti­fi çizmek de bir sorum­lu­luk hani… Düşündüm, düşündüm, gön­lüm rahat önere­bile­ceğim bir res­im çıkaramıy­o­rum. Aradan uzun bir süre geçti, biz­im kız peşi­mi bırak­mıy­or. “Olmuy­or, güzel bir şey yapamıy­o­rum, sen fikir ver” dey­ince “Hadi ya, sanatçı sensin!” dedi. Israrın­dan kur­tu­la­bilmek için kıvırt­mak iste­d­im: “Madem öyle imza­mı at gitsin. Sen ben­im en başarılı eser­im değil misin?” diye takıldım. Cid­diye aldı ve yap­tırdı. Böylece sağ bel kemiğinin çıkın­tılı kıvrımı­na imza­mı atmış oldum. Aynalı imza ince bele… Bu da, “çağ­daş sanat çarşısın­da” bir çeşit per­for­mans sayılır herhalde…

Akşam biz­im kız bir de bak­mış, babası masanın köşe­sine ilişmiş bişeyler kar­alıy­or. “Omuzu­nun üzerinden eğilip bak­tım ki, bir kağı­da habire imza atıy­or” diye anlatıy­or. “Bak ama ben­im de imzam güzel” demiş, boy­nunu büküp. Kıskan­mış meğer…

Bir kaç yıl son­ra, bir­lik­te Galatasaray’­da dolaşırken, kızım beni yaka paça Baby­lon Tatoo’ya çek­iştir­di. Şim­di onun bedenin­de­ki imza­ma cevap olarak, ben­im bileğimde de onun ismi var…

Ya sizin hikayeniz ?

Anlıy­oruz ki, iyisiyle kötüsüyle, dövmel­er hay­al gücünün genişliğine ve ustanın yeteneğine göre çeşitlen­m­eye, insan denen yaratık varolduğu sürece o da varol­maya, ve kişinin yaşamı boyun­ca onun özel mesajını ver­m­eye devam edecek.

Peki siz han­gi moti­fi seç­tiniz, ya da seçerdiniz?


Bu makalem gün­cel­len­memiş hali ile Hill­sider der­gisinin 52inci sayısın­da yayınlanmıştır.

Kedistan’ın tüm yayınlarını, yazar ve çevirmenlerin emeğine saygı göstererek, kaynak ve link vererek paylaşabilirisiniz. Teşekkürler.
Naz Oke on EmailNaz Oke on FacebookNaz Oke on Youtube
Naz Oke
REDACTION | Journaliste 
Chat de gout­tière sans fron­tières. Jour­nal­isme à l’U­ni­ver­sité de Mar­mara. Archi­tec­ture à l’U­ni­ver­sité de Mimar Sinan, Istanbul.