Bugün, 4 Nisan 2019, Kedis­tan’ın emekçi­leri, Index on Cen­sor­ship’in Lon­dra gerçek­leşen ödül töreninde Zehra Doğan’a sarıl­mak­tan son­suz mutlu…

Birkaç ay önce Zehra Doğan’ın sanat ödülüne aday olduğu açık­lan­mıştı. Index on Cen­sor­ship İfade Özgür­lüğü ödül­leri, çeşitli dal­lar­da özgür ifade için ve san­süre karşı mücadeleleri ödüle layık görülen­leri onur­landır­mak yanın­da, bir yıl­lık bir destek bur­su da armağan ediyor.


Français | English | Türkçe | Castellano

29 yaşın­da­ki Zehra bu güne dek bir çok ödül kazandı. 2015 yılın­da, Ezi­di kadın­lar­la yap­tığı röpor­taj ile Metin Gök­te­pe gazete­ci­lik ödülüne layık görülmüştü. 5 Kasım 2017’de İsviçre’de Frei Denken, özgür düşünce kuru­luşu, “Free­thinker” ödülünü Zehra ve İran’lı gazete­ci Masih Aline­jad’a vermişti.
O dönemde Zehra Diyarbakır ceza­evin­de tutsaktı…

3 Mayıs 2018’de, Deutsch­er Jour­nal­is­ten Ver­band (Alman gazete­cil­er derneği) ona “Basın Özgür­lüğü Baharı” ödülünü layık gör­müştü. 2018 yılının 19 Hazi­ran günü, Zehra, Inter­na­tion­al Wom­en’s Media Foun­da­tion kuru­luşu­nun “Gazete­ci­lik Cesaret” ödülünü kazandı.
Zehra hala, tutsaktı…

2015’ten bu yana Zehra ilk kez özgür olarak ödülünü ala­bile­cek, ve bu kez sanatını değer­lendiren bir jürinin elinden…

Ödülü veren kuru­luşa şun­ları ilete­bilir misin? Bu ödül bana ve burada­ki tüm arkadaşları­ma inanıl­maz bir moral destek kay­nağı oldu, ve ben­im şah­sım­da tüm düşünce tut­sak­ları­na ver­ildiğinin bil­incindey­im ve onur duyuy­o­rum” diy­or­du Zehra, 5 Kasım’­da Frei Denken tarafın­dan ödül­lendirildiği­ni gazete­den okuduğun­da yazdığı mek­tup­ta. Ve şöyle devam ediyordu:

Bugün, gün boyu tem­i­z­lik yap­tım, çay dem­led­im, sala­ta yap­tım, çamaşır­larımı yıkadım. Bugün gün­lük nöbetçiy­dim. Nöbetçil­er her sabah altı­da kalkar, çayı dem­ler, kah­valtı hazır­lar, yer­leri süpürür, siler, dolapların, tele­vizy­on ve aynaların tozunu alır, çöp­leri dök­er, ekmek­leri, yemek­leri kar­a­vanadan alır ve dağıtır, yine çay dem­ler, dem­liği dök­er, yıkar, masaları toplar… Ben bugün bun­ları yaptım.

Kim bilir, bel­ki ben­im yer­leri süpürdüğüm anda, sen ödülü alıy­or­dun. Hay­atın tuhaf ve bir o kadar da mer­ak uyandıran yan­ları işte.

Bir­lik­te olmayı çok ister­dim. Fakat bir de şu yön­den bakıy­o­rum; Tut­sakken, düşünceler­im­in ödül­lendirilme­si ayrı bir anlam taşıy­or. Bu ödül tüm düşünce tut­sak­ları­na verildi.

Tut­sak­lığının ilk günün­den beri, sayısız kişi, dernek, kuru­luş, kolek­tif, hem Kürt halkının yaşadığı baskıları, hem de tüm Türkiye’nin üzer­ine çöken karan­lık bulut­ları, inat­la, karar­lılık­la anla­tan Zehra’nın güçlü sesine yanıt ver­di.

Zehra’nın şah­sın­da, tüm siyasi tut­sak­ları kucak­layan bu ulus­lararası dayanış­ma, kulak­larımıza “insan­lık için hala ümit olduğunu” fısıldıy­or. Zehra’ya ver­ilen ödüller de bunun bir sem­bolü ve ken­dinin de ifade ettiği gibi, tüm özgür­lük tut­sak­ları­na gön­der­ilen bir destek mesajı.

Bu ödüller ayrı­ca Zehra Doğan’ın, halkı, tut­sak ya da özgür mücadele arkadaşları, kadın­lar, çocuk­lar, sanat, ede­biy­at konu­ların­da gerçek­leştirmek iste­diği pro­jel­er için de destek oluşturuyor…

Zehra’nın, sanatçı, gazete­ci, yazar, Kürt ve kadın olarak, çok­lu kim­lik­leri­ni hiç bir zaman ter­ket­mek­sizin, ve nerede olur­sa olsun, yürek­ten mücadele etm­eye devam ede­ceğin­den hiç şüph­eniz olmasın.

Sergi­leri, elbette sanat anlatısını taşı­maya devam ede­cek, ama bir yan­dan da, artık ken­di sesiyle ifade ede­ceği söyle­mi gün­cel Kürt tar­i­hinin arşivlen­me­sine katkılarını sürdüre­cek. Zehra Doğan’ın Fransa’­da Rennes şehrinde gerçek­leşen en son ser­gisi, fark­lı kes­im­lere ulaştı, gele­cek sergi­lerin tar­ih­leri de belir­len­m­eye devam ediy­or. Kale­mi ise Ekim ayın­da “Kadın yayınevi”, Edi­tions des Femmes tarafın­dan yayın­lanacak ceza­e­vi mek­tu­pları ile okuyu­cuy­la buluşa­cak. Ken­di­ni asla san­sür­lemeyen söylem­ine gelince, Avru­pa’­da yayın­lanan yazı ve röpor­ta­jlar­da güçlü bir ifadeyle şöyle diy­or: “Sanatım nedeniyle tutul­duğum ceza­evin­den çık­tım ve sus­tu­rul­mayı reddediyorum.”

Zehra’nın yüreği, gülümseme­si, ve özel­lik­le karar­lılığı ve güçlü duruşu, bu yazıya da, heye­can ve coşku kattı…

Mücadele henüz bit­miş değil. Zehra’nın sesi­ni duy­maya devam ede­ceksiniz. Bizlere, anneleriyle ceza­ev­lerinde büyüyen çocuk­ların, siyasi tut­sak­ların, kadın­ların, Kürt­lerin söz­leri­ni taşıy­a­cak. Ataerk­il düzen­le, hak­sı­zlık­lar­la mücadele­den, Suriye’de­ki demokratik toplum pro­jesin­den bahsedecek.

Son sözü, bugün, Index on Cen­sor­ship, 2019, ifade özgür­lüğü sanat ödülünü, bu kez ken­di elleriyle alan Zehra’ya bırakalım…
İşte ödül töreninde kürtçe yap­tığı konuş­manın metni:

Bir ressam olarak savaşın yık­tığı bir kentte olduğunuzu düşünün. Gördüğünüz yıkımı resmet­mek­ten baş­ka bir şey düşünebilir misiniz?

Bu res­im sanatın eleştiri sınırını aşmıştır.” Bu sözler bana yap­tığım res­im nedeniyle hapis ceza­sı veren hakime ait. Sanat dünyasının yüzyıl­lardır üzerinde görüş bir­liğine vara­madığı, sanatın sınır­ları, Türkiye’de mahkeme kararı ile tespit edilmiş durumda. 

Türkiye’de etrafı­na sınır­lar çizilen tek olgu sanat değil. Arkadaşlarını­zla konuşurken söyleye­bile­ceğiniz şeyler, yaz­abile­ceğiniz konu­lar, okul­da öğren­ci­lerini­zle tartışa­bile­ceğiniz kavram­ların hep­si ikti­dar tarafın­dan sınır­landırılıy­or. Bu sınır­ları red­de­den­ler ise kendi­leri­ni ceza­evin­de buluy­or. Sınır­ları red­de­den, ifade özgür­lüğünü kul­lanan gazete­cil­er, ya işlerinden, ya özgür­lük­lerinden, ya da hay­at­ların­dan oluy­or. Ataerk­il düzenin baskısı­na karşı çıkan kadın­ların karşılaştığı sorun­lar, her zamankinden fazla. Aynı durum, kim­lik­leri­ni ifade etmek isteyen Kürtler için de geçer­li. İkt­id­arın kalı­pları­na uymayan biz Kürtler, ev baskın­ları,  tutuk­la­malar, ve hat­ta ölüm­le karşı karşıyayız. Şu anda ben­im ülkemde, par­lementer Ley­la Güven’in başlat­tığı ve bin­lerce tut­sağın sürdürdüğü açlık gre­vi eyle­mi var. Durum­ları kri­tik aşa­ma­da. Onların sesine ses olun.

Türkiye’de ceza­ev­leri, sanatçılar, aydın­lar ve siyasetçil­er­le dolu. Çünkü ifade özgür­lüğüne konu­lan bu sınır­ları red­dediy­oruz ve red­det­m­eye devam ede­ceğiz. Ceza­ev­lerinde ver­ilmeyen kita­plar ve sakın­calı bulu­nan mek­tu­plar­la ifade özgür­lüğünü daha çok kısıt­la­maya çalışsalar da, bunu üre­timiyle yıkan çok sayı­da tut­sak var. Bu ödül için herkese teşekkür ediy­or, tüm baş­ta Ley­la Güven olmak üzere tüm tut­sak­ların adı­na alıy­or ve mücadele eden tüm halk­lara adıyorum.

Zehra dogan Londres

(Pho­to: Eli­na Kan­sikas pour Index on Censorship)

 


Vous pouvez utiliser, partager les articles et les traductions de Kedistan en précisant la source et en ajoutant un lien afin de respecter le travail des auteur(e)s et traductrices/teurs. Merci.
Kedistan’ın tüm yayınlarını, yazar ve çevirmenlerin emeğine saygı göstererek, kaynak ve link vererek paylaşabilirisiniz. Teşekkürler.
Ji kerema xwere dema hun nivîsên Kedistanê parve dikin, ji bo rêzgirtina maf û keda nivîskar û wergêr, lînk û navê malperê wek çavkanî diyar bikin. Spas.
You may use and share Kedistan’s articles and translations, specifying the source and adding a link in order to respect the writer(s) and translator(s) work. Thank you.
Por respeto hacia la labor de las autoras y traductoras, puedes utilizar y compartir los artículos y las traducciones de Kedistan citando la fuente y añadiendo el enlace. Gracias.
KEDISTAN on EmailKEDISTAN on FacebookKEDISTAN on TwitterKEDISTAN on Youtube
KEDISTAN
Le petit mag­a­zine qui ne se laisse pas caress­er dans le sens du poil.