Fransa’da neofaşizmin tırmanışı ve faşist milislerin ilk provası olarak, Sivens baraj direnişinden bahsetmek istiyorum.
Küresel Kapitalizm, yarattığı büyük ekolojik sosyal krizin sancılarını atlatamamanın çaresizliğiyle debelenirken Pandora’nın kutusu bütün kötülükleriyle yeniden açılıp saçılır. Savaşlar, işgaller, ekokırımlar, fırtınalar, seller, tsunamiler, kasırgalar, depremler, ve Ortadoğu, Asya, Afrika ve Balkanlar’dan Avrupa’ya ardı arkası kesilmeden devam eden göçmen akınları…
Avrupa’nın ve dünyanın en kıdemli haydut soyları, göçmen halklara ve kendi halklarına karşı yasaları, yalanları, sınırları, jandarmaları ve sivil faşist komandoları ile hareketle geçerler…
Sınırlar, toplama kampları, yüksek güvenlikli hapishaneler teyakkuz edilir, sokaklar göçmen karşıtı manipülatif gösterilere, ırkçı saldırılara, mülteci dayanışma yürüyüşlerine ve işgal evlerine, işçi ve öğrenci gösterilerine, ZAD direnişlerini sahne olur…
Sivens ZAD’ı direnişinden bugünün Fransa’sına bir gönderme : faşist milisler
2015 Şubat ayında Fransa’nın güneyinde, bugünün Fransa’sına gönderme yapan tarihsel bir olay yaşandı.
25 Şubat 2015 tarihinde Sivens’teki baraj direnişi, projesi taraftarı faşist milisler tarafından 5 gün boyunca jandarma eşliğinde kuşatma ve saldırıya maruz kaldı.
Çiftçiler ve silahlı avcılar grubu, yolları zorla bloke ederek ve onlardan şüphelenen herkese saldırarak tüm çevredeki toplulukları terörize etti. Yukarıdan gelen talimatlara uygun olarak, jandarmalar bu şiddet gruplarını dağıtmak için hiçbir zaman müdahale etmediği gibi, saldırganların hiçbiri yargılanmadı. Devlet destekli bu stratejinin amacı, iptal edilen baraj projesinin sitesini koruyan biz yaşam savunucularıyla olan tüm dayanışmayı kesmekti.
Aktivist kameranın tanıklığı ile faşist saldırı
25 Şubat 2015 günü bizzat benim kafa kameram tarafından kaydedilen görüntüler o gün jandarmanın müdehale etmeksizin izlediği faşist milis saldırısını tüm çıplaklığıyla belgeledi.
1969’dan 6, Mart 2015’e kadar adeta proje savaşları olarak geçen, Sivens Testet ZAD direnişinde, 9 Eylül 2014 tarihinde gerçekleşecek tahliye operasyonunda iş makinalarını durdurmak için bir gece önceden İspanyol, Fransız, Belçika, Kanada’dan arkadaşlar ve Türkiyeli tek anarşist olarak ben bir araya gelmiştik. Kadın-erkek gönüllü ZAD’cılar hep birlikte ve yağmur altında sabaha kadar yaratıcı barikatlar kurduk.
Sabahın ilk saatlerinde jandarma eşliğinde ZAD savunma alanına gelen iş makinaları, kendilerini alışılagelmiş barikatların yanında bir de göğüslerine kadar toprağa gömmüş gönüllü kadın ve erkek 6 anarşistin canlı barikatıyla karşısında buldular…
Sivens, günlerden beri yoğun bir jandarma, şoven-faşist milis kuşatması ve saldırıları altındaydı. Daha bir kaç gün önce alanımıza sızıp araçlarımıza ve katledilen yoldaşımız Remi’nin anısına diktiğimiz sembolik ağacı tahrip eden ırkçı milis grubunun önceki gece barikatımıza yaptıkları sabotajla tansiyon yeniden yükselmeye başlamıştı. Sabahın ilk saatlerinde yoldaşlarımız tarafından farkedilen sembolik ağaç sabotajını kadın yoldaşlarımızdan birinin uyarısıyla öğrenmiş ve barikatı onarmak için dört koldan koşa koşa gelmiştik.
Barikatımızı kollektif bir şekilde hızlıca tekrar onarmıştık ki, yan yoldan, önce jandarma ekipleri sonra da faşist milis grubu gelip barikatın arkasında konumlanmıştı. Ve önce küfürle sonra da üzerimize taş ve ağaç parçaları fırlatarak taciz etmeye başladılar. Onlara sözle karşılıklı vermekten başka bir şey yapmadan barikatımızı güçlendirmeye devam ettik. Bu esnada jandarma ilginç bir şekilde bu tacizlere her hangi bir müdehalede bulunmadan yalnızca izlemekle yetiniyordu. Haydutlar barikatın gerisinde ateş yakıp milliyetçi şoven marşlar söylüyordu. İşte tam bu sırada içlerinden biri barikata yaklaşıp tekmelemeye başladı. Ardından bir kaç milis daha… Ben arkadaşlara, “barikata müdehale var” diye seslendikten sonra kafa kameramı çalıştırıp barikatımızı tekmeleyenleri kaydetmek için onlarda doğru yöneldim. Aynı anda benimle birlikte elinde küçük cep kamerası ile genç bir arkadaşım ve onun önünde, yanındaki köpek can dostumuzla birlikte bir başka ZAD’cı yoldaşımız, barikata doğru yaklaşmaya başladık. Barikata on on beş metre kala barikatı ilk tekmeleyen faşist naralar atarak üzerimize doğru saldırıya geçti. Bu saldırı anında köpek can dostumuzu ve yoldaşımızı tekme ve yumruklarla yere savuran provokatör faşist, sonraki hamleyi de bana yaptı. Ve işte bu atağın ardından, a güne kadar alana girmeye cesaretle edemeyen jandarmalar yanlarındaki diğer faşist güruhla birlikte topyekün alana girdiler. Bir haftadır bu saldırı anını kollayan devlet ve faşist milis ortak saldırısı nihayet gerçekleşmişti. Bu arada organize bir şekilde gerçekleşen bu saldırıda geri çekilirken almaya fırsat bulamadığımız değerli eşyalarımız, montlarımız, kimlik ve paralarımız faşist milislerce ele geçirilip jandarmanın gözleri önünde ateşe verildi. Jandarma şefi ise, uyarımızı dinlemek yerine bizi alandan sürmeyi organize ediyordu.
Bu saldırı telsiz anonslarımızla gelen diğer ZAD’cıların topyekün karşı savunması ile akşam saatlerinde, biraz geriye kurduğumuz yeni barikatımızın önünde yaktığımız direniş ateşiyle sona erdi.
Jandarma ve sivil milislerin birlikte organize olduğu bu saldırı aynı saatlerde başka noktalarda da yaşanmıştı. Ancak olağanüstü bir koşturmaca alandaki bütün yaşam savunucuları bu özel eğitim yaşam düşmanı haydutları geri püskürtmeyi başarmıştı.
Gelelim bugüne… Bu tarihsel olay, bütün devletler gibi Fransız devletinin de ne kadar çok yönlü baskıcı bir otoriterliğe sahip olduğunu göstermekte. Öte yandan kendisi için risk saydığı durumlarda da, yedeğindeki faşist milis güçleri nasıl doğrudan ya da dolaylı olarak manipüle etmekte, kullanmakta olduğunu gösteriyor.
Somutlayacak olursak; Fransa-İtalya sınır boylarında Fransız jandarması ile birlikte mülteci operasyonlara katılan ırkçı kimlikçiler gibi, ya da daha güncel haliyle FN ve UMP gibi sağ ve faşist partilerin sızarak manipüle etmeye çalıştığı “Sarı Yelekliler” hareketinin şoven, ırkçı, faşist, cinsiyetçi, homofobik bileşenleri gibi, mevcut sistem içi iktidar dalaşının potansiyel fiili gücü olan anti ekolojik gerici hareketi gibi…
Sonuç olarak, faşizmin milis güçleri meydanlarda fiilen deneyimlenirken Sivens ZAD direnişinde yaşadığımız bu ilk milis provası ile bugünkü benzer güç denemelerine bir gönderme yapmış olduk. Ancak iktidarların sokaklardaki bu tehlikeli güç denemelerinin yakın gelecekteki potansiyel hareketlerinin nerelere ve kimlere karşı yöneleceğini ve nelere mal olacağını geçmiş deneylerden tecrübe edip bu kaotik süreçten nasıl çıkılabileceğini dayanışma ağlarında tartışmaya açmak gerekir.
Dayanışma Yaşatır.
Dayanışma ile kalın…