Eko­sis­tem bütün var­lık­lar için hava, su ve güneşle yaşam bulan hay­ati bir alan. Ancak bu alan­da­ki yaşa­ma önceliği­ni ken­di eks­eninde, merkezinde toplayan “insan”, ken­disinin de dahil olduğu “yeryüzü bileşenleri”ne ihanet etmek­te sınır tanımıyor.

Bu gözü dön­müş ayrı­calık hırsı, bugün, büyük bir şid­det sar­malı ile artık geri dönülmez bir nok­taya doğru alev alev hızla iler­lemek­te­dir. Bu can yakıcı yaşam aralığın­dan geçerken hiç yabancısı olmadığımız Der­sim diyarı ateşe ver­il­di. Der­sim üç haf­tadır alevler içinde!

Yüzyıl­lardır kendine has, dört iklim ekolo­jik sosyal dokusuy­la bütün o kendin­den öte devlet otoritelerinin ateş, kan ve kin dolu saldırıları­na (yer yer bugün olduğu gibi ken­di içinde kırıl­malar, ken­di ekolo­jik doğası­na yabancılaş­malar yaşasa da, kesin olarak zap­turapt altı­na ala­madığı) dire­nen yaban bir diyar Dersim…

Bu neden­le onu özgür­lüğüne gem vuru­la­mayan yılkı atları­na ya da bir tür­lü ele geçir­ile­meyen inatçı dağ keçi­ler­ine ben­zetmek yan­lış olmaz.

…vanê, darê kê adır de vêse­na, mırcolıkê
darê canêver­dana vanê, nêremena.
ayi ebê darê vêse­na. wax­tê jü de,
vanê, darê rê vato mırcolıkê:
‘mı xo de wedare, adıre xo de
wedare, wela xo de’ vanê.”

…der­ler ki; ağaç, ateşte yandığın­da, karınca
ağacı bırak­maz, kaçmazmış.
o da ağaçla bir­lik­te yan­ar­mış. zamanın birinde, derler,
ağa­ca ikrar ver­miş karınca;
‘beni kendinde sak­la, ateşinde sak­la, külünde…’ derler.

M.Çetin

Şim­di gelin Der­sim’de ağa­ca, toprağa, suya ikrar veren o bir avuç Der­sim­li yangın­savar karın­calar­dan biri­ni dinleyelim.

• Klasik bir ilk soru ile başlay­alım. Kısaca Ergün Demir kimdir?

Der­sim­liy­im. Dans eğit­meniy­im. Tiy­a­tro ve dra­ma ile ilgileniy­o­rum. Ama esasın­da büyük bir doğa ve spor severim.

• Seni ben­im gibi bir kısım insan Der­sim yangını ile bir­lik­te tanıdı. Sosyal medya üzerinden yap­tığın kara mizah vide­o­lar yangı­na karşı duyarsız kalan­lara fark­lı baş­ka tür­lü bir sesleniş içeriy­or­du. Bu süre­ci ken­di açın­dan nasıl yaşadın, biraz anlatır mısın? Ya da şöyle sorayım; Ken­di­ni niye ateşe attın?

Hep­imizin ait olduğu tek ortak orga­ni­za­sy­on doğa ve onun yasalarıdır. Bizler onun bir parçasıyız. O yok olur­sa bizler de yok olu­ruz. Buna asla kayıt­sız kalamam.

Hay­atın ken­disi dram, mizah ve neşe dolu. Dünyanın her kıtasın­da her­han­gi bir olay­da bun­ların izine rastlayabiliriz.

Yaşadığımız yerde bir yangın var. Yetk­ilil­er­den yangını söndürmesi­ni bek­liy­or­sunuz ister iste­mez. Çünkü itfaiye ve yangın söndürme teçhizat­ları ve sorum­lu­luk­ları var. Ancak bir bakıy­or­sunuz, ses yok. Yangının niçin çık­tığı o böl­genin yan­masını hak­lı göstere­bilir mi? Ki yangının askeri operasy­on­lar sonu­cu çık­tığı biliniy­or. O civar­da yaşayan köylüler tanıklar.

dersim

Yangın var­rrrrrrrrrrr!” diye bağırıy­oruz, ne şehrin ken­disinde, ne devlet ceph­esinde, ne de doğa ve çevre kurum­ların­dan ses yok. Birkaç gün sosyal medyadan duyu­ru yap­tık. Pay­laşım­lar etk­ili olmaya başladı. Böyle olmalı ki valilik Der­sim’de yangın olmadığını, pay­laşılan fotoğrafların baş­ka yer­lere ait olduğu­na dair açık­la­ma yap­tı. Esasın­da Hindis­tan esprisi buradan pat­lak ver­di. Gele­lim haka dan­sı­na, biz devletin bu yangını söndürm­eye asla niyeti olmadığını anladığımız­da, prote­sto­nun vuru­cu gücüne sarıl­mamız gerek­tiği­ni ve çağrımızın daha güçlü ve entere­san olması gerek­tiğine karar verdim.

Hem uzun süren ve hala fiili olarak devam eden yeni rejim ve OHAL poli­tikaları insan­ları olum­suz etk­ilemiş hem de yaz ayının ortasın­da tatil havasın­da olan insan­lara dikkati çek­mek inanın oldukça zor oldu. Haka dan­sıy­la bir nebze olsun durağan­lığı ve ilgi­si­zliği kıra­bildik. Bilmiy­o­rum Avru­pa’­da ne kadar yankı bul­du? Ses verin ses!!! (Not- Ocak 2022: Bu yazıyı yayın­ladığım tar­i­hte pay­laştığım video YouTube’­dan silinmiş)

• Der­sim yangını bir avuç Der­sim­li dışın­da pek çok kes­imin ses­sizce, izle­mek­le yetindiği bir yangın olarak tar­i­he geçti. Sence neden böyle oldu? İns­anl­ar gerçek­ten vic­dan­larını mı yitir­mişti ? Ya da bilmediğimiz baş­ka bir şey mi vardı?

Dediğim gibi hem uzun süren ve hala fiili olarak devam eden yeni rejim ve OHAL poli­tikaları insan­ları olum­suz etk­ilemiş hem de yaz ayının ortasın­da tatil havasın­da olması insan­lara dikkat çek­mek, inanın oldukça zor oldu. Ana akım medya son 3 yıldır saray editör­leri tarafın­dan kon­trol ediliy­or, yön­lendiriliy­or. Sosyal medya tek haber­leşme ağımız. Bura­da da zaman zaman pay­laşım­lar engel­leniy­or. İnt­ern­et hızı kesiliy­or vs… Bütün bu olum­su­zluk­lar, bir avuç insan olarak yangın böl­gesinde olmamız­da etk­ili oldu diye­bilir­im. Vic­danını yitiren­ler var: yetk­ilil­er… Bilmediğimiz birşey mi? Çok şey var…

• Yangı­na ilk müda­hale eden grup olarak yangı­na karşı nasıl bir strate­ji izle­di­niz? Ken­di­nizi gerek yangı­na müda­halede gerekse ken­di­nizi yangın­dan koru­mak için bir tecrüb­eniz ya da on hazır­lığınız var mıydı?

Yangın­lara büyüme­den müda­hale etmem­iz gerekiy­or. Böl­geyi anal­iz edip yangının yayıl­ma biçi­mi ve tarzını göz önünde bulun­duruy­oruz. Zira yangın, eğime ve bakıya göre fark­lı hareketler gös­teriy­or. Onun dışın­da izin ala­madığımız­da her tür­lü ris­ki alarak böl­g­eye gidiy­oruz. Bölgede yangının ‘yayıl­masını engelleme’ çalış­ması strate­jisi­ni izliy­oruz. Yani su veya toprak­la ya da baş­ka birşeyle devasa yangın­ları söndürmem­iz imkan­sız. Bu neden­le yanan bölge ile yan­mamış bölge arası­na, tır­mık ve kes­ki malzemeler­im­i­zle yaprak, ot ve kuru odun­dan arındırılmış hat­lar çiziyoruz.

Der­sim doğası uzun yıl­lardır askeri operasy­on­lar ile yakılıy­or. Yani yangın söndürme konusun­da kuşak­tan kuşağa öğretilen­ler var. Temel koruyu­cu ekip­man­larımız yok. Gün­lük sıradan giysi­ler­im­ize ek olarak basit iş eldiveni, basit maske, ki duman­dan oldukça etk­ileniy­oruz… Ne dayanık­lı bot­larımız ne duman­dan koruyu­cu maskem­iz ne de koruyu­cu kasklarımız var. Yani tek koruyu­cu ekip­manımız esprilerimiz…

• Yangını söndürm­eye gelen insan­lara , böl­genin mayın­lı olması nedeniyle güven­lik kuvvet­lerinin izin ver­mediği söyleniy­or­du. Gerçek­ten bölge mayın­lı mıydı?

Hem Hozat hem de Geyik­suyu, Muşqurex yangın böl­geleri için mayın var git­meyin denil­di. Ancak git­tiğimizde bölgede mayın olmadığını gördük. Bu sadece yangını söndürmek için giden­leri engelleme söylentisi.

• “Yangın­savar” ekib­inizi biraz anlatır mısın?

İhraç edilmiş alman­ca öğret­meni, işçi, arke­olog, işsiz, spor öğret­meni, elek­trik teknisyeni, aşçı, ecza­cı, radyo sunucusu, dans öğret­meni ve daha bir çok meslek grubuna dahil arkadaş­tan oluşan gönül­lü bir grubuz. Doğa gezi­leri orga­nize eder­iz. Çevre kirlilik­ler­ine dikkat çek­er­iz. Her­han­gi bir siyasi oluşu­ma bağlı değiliz. Ortak fikir ve akıl­la hareket eder­iz. Herkes grubun bir­er sözcüsü.

• Pay­laşım­lar­dan anladığımız kadarıy­la yangı­na müda­hale eden­ler arasın­da kadın­lar da vardı sanırım?

Grubu­muz­da kadın arkadaşlar da var. Hemen hemen her yangın­da onlar­la ortak söndürme çalış­maları yap­tık. Baş­ka ne söyleye­bilir­im ki, hay­atın yarısın­dan fazlası onlar. Yaşadığımız zor­luk­lara onlar da göğüs gerdiler.

• Yangın süresince baş­ta Der­simlil­er olmak üzere kamuoyu­na yöne­lik nasıl bir çalış­ma yürüt­tünüz? Valilik, kay­makam­lık ve yer­el belediyelerin yangı­na karşı ne gibi müde­hale­si oldu? Aranız­da her­han­gi bir eşgüdüm var mıy­dı? Çağrılarınızı duyup da yangını söndürm­eye gelen oldu mu? Yurt­dışın­da­ki ve metropollerde­ki Der­simlil­er­le bir iletişim kura­bil­di­niz mi? Bölge mil­letvekil­leri ve STK’lar yangı­na karşı ne gibi gir­işim­lerde bulundu?

Valil­iğe, Orman İşletme Müdür­lüğüne, Orman Yangın­larıy­la Mücadele Daire Başkanlığı’na, İtf­aiye Daire Başkanlığı’na çıkan yangın­lara dair yazılar yazdık. Bil­gilendirmel­erde bulun­duk. Tele­fon­la ara­malar­da bulun­duk. Ses çık­madı… Her res­mi kurum ağız bir­liği yap­mış gibi görünüy­or­du. Merkez belediy­eye kayyum atan­mış ve vali başkan­lık ediyor.

Mil­let vekil­leri konusun­da söyleye­cek çok sözüm yok. CHP Elazığ mil­let vek­ili Gürsel Erol’un açık­la­maları­na isti­naden hakkın­da söyledik­ler­i­mi video olarak pay­laştım zat­en. (Ayrın­tılar bir önce­ki yazı­da)

İlçe belediye başkan­ların­dan özel­lik­le Ovacık, Hozat ve Maz­girt belediye başkan­ların­dan tep­kil­er oldu. Hat­ta Ovacık belediye­sine ait ekipler 1 gün Hozat yangını­na, 1 gün de Muşqurex yangın­ları­na müda­halede bulun­du­lar. Onlara teşekkür etmek istiy­o­rum. Ama gecik­miş ve sürek­li olmayan bir müda­hale örneği sergiledil­er. Der­sim’i tem­sil eden bazı dernek ve STK’lar çok daha etk­ili çağrılar yapa­bilir yangın­ların söndürülme­sine aktif katıla­bilir­ler­di. Ama gördük ki çıkan yangın­lar onların da “tatili­ni berbat etmiş” durumda.

dersim

• Yangın yer yer rüz­garın­da etk­isiyle geniş bir alana yayıldı bu anlar­da nasıl hareket ettiniz? Aranız­da yaralanan ya da duman­dan etk­ile­nen oldu mu?

İki ya da üç gru­ba ayrılarak her yangın kol­unu etk­i­siz hale getirm­eye çalıştık. Dediğimiz gibi % 50 hat­ta 60 eğim­li böl­gel­erde çok zor­landık. Kay­ma ve düşme tehlikeleri yaşadık. Hozat’taki yangı­na müda­halede Deniz Karaağaç arkadaşımız düştü, ten­don­ları zarar gördü. Yine duman­dan zehirlenen Ender Şimşek has­tan­eye kaldırıldı. Rüz­garın ters yön­den estiği durum­lar­da oldukça zor durum­lar yaşadık. Çünkü koruyu­cu maskem­iz yoktu.

Onun dışın­da hep­imiz hafif sıyrık­lar ve çizik­ler­le badireleri atlattık.

• Yangın Der­sim’in ekolo­jik dokusunu oldukça harap etti sanırım. Ağaçlar bitk­il­er ve hay­van­lar baş­ta olmak üzere genel bir döküm vere­bilir misin?

Onlar­ca hek­tar­lık alan­lar yandı. Kesin bir rakam vere­mem ama Türkiye’de­ki en büyük yangın­lar kat­e­gori­sine rahatlık­la gire­bilen yangın­lardı. Bu ölçek­lerde her yıl ben­z­er amaçla yangın­lar çıkarılıy­or. Ağaçlar, otlar, yangın­dan kaça­mayan can­lılar tama­men yaşam­larını yitirdil­er. Bu böl­gel­erde­ki ekolo­jik yaşam yok oldu. Kaça­bilen can­lılar yaşam alan­ların­dan oldu­lar, zorun­lu göce zor­landılar. Besin alan­ları yok oldu. Doğanın den­ge­si bozuldu.

• Bir sanatçı olarak olarak yangın da nasıl duygu­lar yaşadın?

Elbette yangın­lar esnasın­da büyük bir üzün­tü içinde oluy­or­sunuz. Fakat bir nok­ta­da bu duvarı aşmak ken­di­nize ve insan­lara moral kay­nağı olmak zorun­dasınız. Unut­may­alım ki yangın­lar göz yaşlarıy­la sönmez.

Şunu belir­te­bilir­im ki sanatçı olarak faaliyet­ler­im içinde bulu­nan her insana, her çocuğa: doğaya, insana ve sokak hay­van­ları­na dair ne ifade ettiy­sem aynı samimiyetle pratik içinde oldum. Ne diye­bilir­im ki, kendim­le gurur duyuyorum.

• Yangını tama­men söndürdük­ten birkaç gün son­ra aynı bölgede tekrar yangın başladı. Yangın tam olarak söndürüle­memiş ola­bilir mi? Ya da neden aynı yerde üst üste yangın çıkartılıy­or? Soru­larım genel olarak bun­lar. Ekle­mek iste­diğin birşey varsa, ekleyebilirsin.

En son Der­sim merkez Bali dere­si civarın­da­ki yangını tama­men kon­trol altı­na aldık. Erte­si gün böl­geyi gözlem­ledik. Hiçbir yangın emare­si yok­tu. Fakat dün sabah itibariyle (26.08.2018 ) Muşqurek köyü saki­ni eski CHP il başkanı Hüseyin Zeytin’in de açık­la­maları­na göre bölge kobra tipi helikopter­ler tarafın­dan bom­bal­an­mış ve tekrar yangın çık­mış. Ve bu röpor­ta­jı yap­tığımız saatlerde de bölge yan­maya devam ediy­or­du. Bölgede operasy­on olduğu ve söndürme çalış­maları­na kesin­lik­le izin ver­ilmeye­ceği söyleniyor.

Neden aynı böl­geyi tekrar yakıy­or­lar? Der­simde aynı böl­geyi yak­malarının iki nedeni ola­bilir ya gerçek­ten bah­set­tik­leri gibi güven­lik nedeniyledir. Ya da orta­da maden gerçeğinin yat­ması. Der­sim toprak­ların­da­ki yer altı kay­nakları­na göz dik­miş şir­ket­lerin kokusunu alır gibiy­iz. Hozat ve Ovacık ilçeleri arası ve yine Geyik­suyu-Sin böl­gelerinde maden araştır­ması yap­mış şir­ketler var. Hali hazır­da Ovacık ve Pülümür oto yol­larının genişletme çalış­maları da bu yönde olan kuşku­larımızı arttırıyor.

Ne mi yapacağız? Bir yol­unu bulup yangın­ları söndüre­ceğiz. Kayıt­sız kalmamıza imkan yok. Ya bu yangın­lara dur diye­ceğiz ya da doğay­la beraber kül olup gideceğiz…

Der­sim’ den (Hindis­tan’­dan) sevgiler selamlar…


Han­gi bahane ile olur­sa olsun, Der­sim’de ekolo­jik hay­at yok ediliy­or. Bütün bun­ların vatan mil­let güven­liği ile ilgisi olmadığı da çok açık. Aynı bölge üst üste niye yakılır? Yol pro­jeler­ine alan mı açılıy­or yok­sa? Karad­eniz’de Yeşil Yol pro­je­si ve Ayder Yay­lası talanı çevresinde yaşanan­ların asıl arka planın­da olduğu gibi derin maden yağ­ma hay­dut­luğu mu var yoksa?

Bütün bu soru­ların cevap­ları şu an bu yangın­da gizli.

Eğer ki bu yangın­ların önüne geçe­cek ekolo­jik — sosyal bir hat aça­mazsak, bütün bun­ları yakın gele­cek­te bir kez daha ahla­yarak vahla­yarak görüp yaşay­a­cağımız­dan kim­s­enin şüph­e­si olmasın.

Bütün mese­le yangın yer­ine çevril­men Der­sim’in toprağı­na, suyu­na, ormanı­na, hay­vanı­na ikrar verebilmektir.

Şim­di Der­sim’in toprağı, suyu, ormanı, hay­vanı ve insanı ile dayanış­ma zamanıdır!

dersim destek soutien


Kedistan’ın tüm yayınlarını, yazar ve çevirmenlerin emeğine saygı göstererek, kaynak ve link vererek paylaşabilirsiniz. Teşekkürler.
Sadık Çelik on EmailSadık Çelik on Facebook
Sadık Çelik
REDACTION | Journaliste 
Pho­tographe activiste, lib­er­taire, habi­tant de la ZAD Nddl et d’ailleurs. Aktivist fotoğrafçı, lib­ert­er, Notre Dame de Lan­des otonom ZAD böl­gesinde yaşıy­or, ve diğer otonom bölge ve mekan­lar­da bulunuyor.