Zehra Doğan, Titi Robin’in ona daha önce yazdığı ve bir kartpostalın kanatlarında cezaevine gönderdiği şiire, iletişim yasağının kalkmasının ardından, yani aylar sonra yanıt veriyor…
Sevgili Titi Robin,
Tutukluluğumun ilk gününden bu yana sürekli seni dinliyorum tüm mektuplarda. Desteğin samimi ve sıcak. Bu da benim içimi istiyor. Sanırım seninle karşılaşmış olsaydık “daha önce, mesela yollar önce hiç karşılaşmış mıydık?” diye sorardım. Öyle tanıdık bir sıcaklığın var ki, nasıl desem, “bizim mahalleden” dersin ya birine, işte öyle. Çok samimi ve içten. Bu da bana inanılmaz bir mutluluk veriyor.
Robin ismi, biz Kürtlerde çokça kullanılan bir isim, bunu biliyor muydun? Ro, roj’un kısaltılmışı. Roj, gün, ışık demek, bin ise, getir demek. Günü getir, güneşi getir demek oluyor. Adının anlamı, Kürtçede bu.
Gerçekten de öylesin. Günü getiriyorsun bana. Şiirinin her sözünde günü getirdin, gri duvarları, renksiz yaşamı şiirinle renklendirdin. Yüreğime damlatılan ilaç tadı, etkisi verdi. Şöyle tatlı bir nefes aldım sözlerinle.
Umarım bir gün yüzyüze tanışma fırsatı bulurum.
Tüm içtenliğin için teşekkür ederim.Zehra Doğan
5 Temmuz 2018
Titi ise, Zehra’yı yeni bir şiirle cevaplıyor…
Gar otelinin kaldırımını yalayan
rüzgarda uçuşan
o eski naylon torba
benim.
Rüzgar içerde eserken
dışarda herşey sakin.
Biliyorum
beni anlıyorsun,
kavrıyorsun
hüzünlü benzetmemi
düşünceler dolusu
Uyu
uyan,
yat yeniden,
uykuya gömül,
o senin tuzlu denizin.
Terasta misafir et
bu siyah çakıl taşını, parlak cilalı,
ve parmaklıkların üzerinden fırlat.
Gör vadide nasıl yuvarlandığını.
Yankısız.
İlk soluk dudaklarını araladığından bu yana,
bağrını güney rüzgarlarına açarak,
bir kuş nefes alıyor sende
dilsiz, kanatları yanık.
Hangi rüzgar kuruttu bu sesin akışını?
Hangi ateş bu tüyleri kül etti?
Yumruğunu kaldırıyorsun gökyüzüne
fırtına sonrasında bir ağaç gibi,
ateşli ve ıslak.
Günler, sonra yıllar geçti
ve aynı gizemli söz akıyor.
Zaman umursamıyor
ne acını
ne tuzun bedelini
ne hayatını.
Uyuyan ülken
onu umursamıyorum
onu geçiyorum.
Yosunlar kabarıyor
soluk aldığımız gibi,
kıyıya kıskanç denizden
nefes nefese dalgalara
Bir bilseydi deniz
uçurum nasıl da kaynıyor
içten içe.
Nasıl ölçülür
hakkettiği gibi
alnındaki dünyanın yükü,
ışığın kölesi?
Gün doğumunun kölesi,
senin yüzünde
bakışlarımızı bileyleyen yansımaların kölesi.
Senin yelkenini yırtan bir arzunun kölesi
ve benim.
Aksak bir dönüş düşünün kölesi.
Nasıl ölçülür
hakkettiği gibi
alnındaki dünyanın yükü,
ışığın kölesi?
Bir gökyüzü açıyorum kırmızı ve saf kan
pulları, derisi dökülmüş,
paslı sırtında at koşturan.
Dön evine dönebilirsen,
ben açık denizlerde uyuyacağım,
çünkü sadece derinlikler anlayabilir
acımın ağırlığını.
Titi Robin
Titi Robin, 21 Eylül 21 Ekim tarihlerinde, Fransa’da Zehra Doğan’ın sergisi çevresinde gerçekleşecek Festival des Autres Mondes — Başka Dünyalar Festivali çerçevesinde, 13 Ekim 2018 akşamı, Le Roudour kültür merkezinde, Gülay Hacer Toruk, Erik Marchand, Sylvain Barou ve Neşet Kutaş ile birlikte bir destek konserinde yer alacak.
Festival programının Türkçesine buradan erişebilirsiniz: festivalautresmondes.wordpress.com
Lettre de Zehra Doğan, poème de Titi Robin... Cliquez pour lire