İtalya Fransa sınırın­da, Bri­ançon — Clav­ières hat­tın­da yaşanan mül­te­ci akın­larını gözlem­le­mek ve bura­da oluşan mül­te­ci dayanış­mAsı­na katıl­mak üzere sınır boy­ların­da, kısa süre önce sona eren bir yol­cu­luk yaptım.

Gözlem ve deney­im­ler­i­mi sizler­le bu yazı serisi ile pay­laş­maya devam ediyorum.

1 | 23 | 4 |56 | 7


7 | Sınır boylarında • Dayanışma suç değildir!

İtalya Clavières’ten mül­te­ci adım­larıy­la çık­tığımız dayanış­ma yol­cu­luğu­muzu nihayet akşamüstü ayrı zaman aralık­larıy­la da olsa, Briançon’da son­landırdık. Bri­ançon Chez Marchel mül­te­ci işgal evin­de, yorgun ama mut­lu bir buluş­may­la işte tekrar bir aradaydık.

Akşam kar­a­vanasın­dan son­ra bahçede biralarımız eşliğinde çok dil­li, çok ren­kli bir soh­betin ardın­dan yorgun beden­ler­im­izi erk­enden uykuya yatırıy­oruz. Çünkü yarın sabah erk­enden Bri­ançon merkezinde Jan­dar­ma Komu­tan­lığının önünde büyük bir dayanış­ma buluş­ması gerçekeleştire­ceğiz. Ben yat­madan önce kendime sıcak bir limon­lu bit­ki çayı hazır­lıy­o­rum. Bu ara­da kam­er­amın bataryasını ve tele­fon­u­mu şar­ja bırakıy­o­rum. Geceyi iki küçük öksürük nöbetiyle atlatıy­o­rum. Mar­tigues’e döndüğümde kendi­mi yoğun bir sıh­hi bakı­ma almalıyım.

Sabah…

Sınır boylarında

Erk­enden kalkıy­o­rum. Gün yeni doğuy­or henüz. Kendime hemen koca­man sıcak limon­lu bit­ki çayı hazır­lıy­o­rum yine. Kam­era bataryasını ve tele­fonu şar­j­dan alıy­o­rum. Kam­era ekip­manımı hazır­layıp tekrar çan­ta­ma yer­leştiriy­o­rum. Bu ara­da Sebastian’da kalk­mış. Mut­fak­ta birşeyler hazır­lıy­or kendine. Gelenek­sel sabah selamı ve kucak­laş­masın­dan son­ra çay­larımızı kahveler­im­izi ve reçel­li ekmek­ler­im­iz alıp balkona çıkıy­oruz. Sabah serin­liğinde balkon­da karşımız­da­ki sis­li dağlara bakarak küçük sabah kah­valtımızı yapıyoruz.

Derken evde­ki bütün ahali ikişer üçer kalkıp mut­fağa geliy­or. Ren­garenk, cıvıl cıvıl, çok dil­li, sev­gi, saygı ve dayanış­may­la olgun­laşmış bir baş­kA insan kar­masını oluş­tu­ruy­or­lar. Burası kariy­er­lerin, statü ve ünvan­ların, kim­lik üzerinden bir­birinin önüne geçmediği, bilakis bir­biri­ni tamam­ladığı ve koruduğu “karşılık­lı yardımlaşma“ya day­alı son derece sürdürülebilir doğal ekolo­jik ortak bir yaşam oku­lu ade­ta. Sofra­da, bahçede, sokak­ta ve eylemde hep aynı kardeş­lik duy­gusudur onları bir araya getiren.

Vak­it yak­laşıy­or… Ben biraz daha erken çık­malıyım. Çan­tamı ve kam­er­amı omu­zlayıp yola koyuluyorum.

Sıcak bir gün ola­cak. Yürüy­erek şehir merkezine iniy­o­rum. Küçük bir tur yap­tık­tan son­ra­da doğru­ca Jan­dar­ma Komu­tan­lığının önüne gidiy­o­rum. Ve evet küçük bir grup pankart­ları ve dövi­z­leriyle jan­dar­ma komu­tan­lığının önün­del­er. Kam­er­amı kay­da alıp çalış­maya başlıy­o­rum. Pankart­ları par­mak­lık­lara asıy­or­lar önce, son­ra da dövi­zler­den birkaçını per­son­nel kapısı­na… Bu ara­da baş­ka bir grup­ta müzik alet­leri ve sey­yar ses düzeni ile geliy­or ve komu­tan­lığın karşısın­da­ki kaldırı­ma yer­leşiy­or. Onlar­la selam­laşıy­oruz. Bu ara­da bir kaç yer­el gazete­ci de geliy­or. Sokak yavaş yavaş kal­a­balık­laşıy­or ve nihayet İtalya Chez Jesus’den gelen arkadaşlarımız ve mül­te­ci kardeş­ler­im­i­zle bir­lik­te sokak iki kaldırımıy­la bir­lik­te işgal ediliyor.

Afrika’li mül­te­ci­lerin tam­tam­ları ile daynış­mA şarkımız başlıyor.
“Liibereez, liberez!. . ” (Serbest bırakın!)
Oldukça neşeli bu şarkı ile başlayan sokak işgali, danslar­la bir­lik­te daha­da güzelleşiy­or. Sokak bir panayır havasın­da şen­leniy­or. Kaldırım­lara duvar­lara gözaltıları protesto eden yeni yeni pankart­lar asılıy­or. Sokak­tan geçen araçlara bildiril­er dağıtılıy­or, bire­bir konuş­malar yapılıy­or. Ve basın açıklaması…

  • Sınır boylarında

Araların­da gözaltı­na alı­nacak aktivist­lerin yakın­larının­da olduğu bir grup konuş­macı mikro­fon ve mega­fon aracılığıy­la basın bül­teni­ni okuy­or, son­ra da tek tek konuş­malar yapıyorlar.

Basın açık­la­masın­dan son­ra hak­ların­da soruş­tur­ma açılan dört arkadaşımız geliy­or ve alkışlar, slo­gan­lar eşliğinde jan­dar­ma komu­tan­lığı soruş­tur­ma büro­suna gidiy­or­lar. Bun­dan son­rası ise, saatler süre­cek işlem­ler boyun­ca sokak­ta­ki işgal eyle­mi şarkılar, slo­gan­lar, danslar ve jan­dar­ma komu­tan­lığı bahçesin­de­ki özel time yöne­lik küçük çaplı sem­bo­lik may­tap taci­z­leriyle devam edecek.

Bu ara­da jan­dar­ma üst kat­tan kam­era çekimine başlıy­or. Arkadaşlar da onları teşhir ederek ellerinde­ki cep tele­fon­larıy­la cam­dan cep tele­fonuy­la ve küçük kam­era ile çekim yapan jan­dar­maları çekiy­or­lar. Espril­er­ler­le dal­ga geçen hareketler­le bu psikolo­jik düel­loyu sürdürüy­or­lar. Jan­dar­ma komik duru­ma düştüğünü anlayın­ca kam­erasıy­la bir­lik­te cam­dan çek­ilmek zorun­da kalıy­or. Böylece kam­era düel­losunu dayanış­macıların psikolo­jik üstün­lüğü ile sona eriyor.

Öğle arası sokak işgal­ci­leri için az ilerde­ki mül­te­ci dayanış­ma kollek­tifinin hazır­ladığı sey­yar dayanış­ma mut­fağı, bir mar­ket arabasının içinde geliy­or. Bir­lik­te kaldırım üstü bir işgal sofrası kuru­luy­or. Yemek son­rası şarkılar ve danslar eşliğinde bir kor­tej oluş­tu­ran dayanış­macılar, Jan­dar­ma komu­tan­lığın­dan Bri­ançon çarşısı­na ve oradan­da şehir çıkışın­da­ki polis merkezine kadar süren bir protesto yürüyüşü gerçek­leştiriy­or­lar. Bende dayanışmA’nın otom­e­dyası olarak bütün bu yürüyüş güz­er­gahın­da yaşanan anları bel­li aralık­lar­la kayd­ed­erek onlara eşlik ediyorum.

Dönüşte, şehir merkezin­de­ki oto yol kavşağın­da trafiği dur­du­ran fiili blokaj eyle­mi ile kısa süre­liğine de olsa, bütün trafik felç ediliy­or. Pankart­lar­la anay­ol güz­er­gahı kap­atılıp araç sürücü­ler­ine ve tur­istlere yöne­lik mega­fon­la açık­la­malar yapılıy­or ; Devletin faşist milis orga­ni­za­sy­on­lar­la bir­lik­te mül­te­cilere ve dayanış­macılara yöne­lik baskıları­na gözaltı ve tutuk­la­maları­na dikkat çekiliyor.

Yak­laşık bir saat süren protesto ve fiili yol işgal etme eyle­mi, kor­te­jin tekrar jan­dar­ma Komu­tan­lığı önüne dönüşü ile devam ediy­or. Pankart­lar yine yer­li yer­ine aşılmış yine slo­gan­lar, şarkılar ve danslar­la sokak işgal ediliy­or. Ve işte dört dayanış­macı­dan ilk ikisi serbest bırakılıyor!

Sınır boylarında

Dayanış­manın başarısı ile serbest bırakılan­lar tekrar aramız­dalar. Şarkılar­la ve alkışlar­la karşılanan iki dayanış­macı, sokak­tak­il­er­le kucak­laşıy­or yeniden. Bir süre son­ra da Chez Marchel’in ve yani mül­te­ci­lerin Lisa’sı aramıza dönüy­or tekrar. Yine alkışlar, şarkılar kucak­laş­malar. Ve ardın­dan son dayanış­macı da jan­dar­ma refakatinde kapı­da beliriy­or. İşte finAl, işte dayanışmA’nın gücü…

Sokak­tak­i­lerin yani mül­te­ci­lerin ve onların en yakın dost­ları olan biz­lerin bu anlam­lı dayanış­ması, sınır boy­ların­da­ki mül­te­ci düş­man­lığı­na, devlet­lerin jan­dar­maları­na ve ırkçı faşist şoven işbir­likçi­ler­ine karşı en güzel, en açık cevap oldu.

Dayanışmanın gücü…

Bir kez daha dayanış­ma kazandı. Çünkü dayanış­ma suç değil, vic­danı bir sorum­lu­luk­tur. Tıp­kı Cedric Herrou’nun Francesca Perirotti’nin, Cécile Foure Brac’ın, Lisa’mızın, Juan’ımızın ve diğer­ler­im­izin o büyük vic­dan eylem­lerinde dile getirdik­leri gibi…

Kim­i­lerinin adı hiç duyul­mamış, kim­i­leri sem­bolleşmiş bu insan­lar aynı duruş ve eylem­leri pay­laşıy­or­lar. İçl­erinden bir tane­sine, ‑onun şah­sın­da diğer­lerinden de bah­set­mek adına‑, biraz ışık tutalım…

Cédric Herrou (photo EPA)Cédric Her­rou, Fransa — İtalya sınırı­na yakın, Brel-sur-Roya böl­gesinde zeytinyağı üreti­cil­iği yapan bir tarım­cı. Arazisin­den geçen mül­te­cilere yardım ettiği için tutuk­lanan ve mahkum edilen Cédric, Fransa’da mül­te­cil­er­le dayanış­ma konusun­da sem­bole dönüşen isim­ler­den biri oldu…

Ağus­tos 2016’da minibüsünde sek­iz mül­te­ciyi sınıra ulaştırırken yakalanıp tutuk­landı, ancak Nice savcısı Cedric’in niyetinin “insanı” olduğu­na kanaat getir­erek serbest bırakıl­ması­na karar ver­di. Aynı sene, 20 Ekim tar­i­hinde, Cédric, Saint-Dal­mas-de-Tende tren garın­da üç mül­te­ci ile bir işgal­ci eyle­mi yaparken yeniden tutuk­landı, çoğun­luğu Sudan ve Eritre­li olmak üzere elli kadar mül­te­ciye yardım etm­eye çalışıy­or­du. Hakkın­da dava açıldı, ve 8 ay hapis ceza­sı isten­di. 10 Şubat 2017’de Cédric Her­rou, Nice mahkeme­si tarafın­dan, mül­te­cilere yasa dışı olarak yardım ettiği için, 3000€ ceza, ayrı­ca kaçak yabancıların kon­akla­ma ve geçişine yardım suçun­dan ise beraat kararı ver­di. 8 Ağustos’ta ise bunu yargı­tayın kararı izle­di… Cédric, iki yüz kadar mül­tecinin “sınırı geçme­sine yardım etmek” suçun­dan 4 ay ertelemeli hapis ceza­sı­na çarp­tırılıy­or­du, ve buna ve demir yol­ları garını “işgal” suçun­dan 1000€ tazmi­nat ceza­sı ekleniy­or­du. Ceza­sı açık­landığın­da, “devlet ırkçılığı“na işaret etti ve bunu “aşırı sağ poli­tikası” olarak nitelendirdi.

18 Ocak 2018’de yer­el polis tarafın­dan yeniden göz­den altı­na alındı. Bu kez erkek kardeşi ve üçüncü bir kişi ile bir­lik­te, üç Eritre­li mül­tecinin Fran­sız sınırını geçmeler­ine yardım etmişti. 20 Ocak’ta dava açıl­madan serbest bırakıldılar.

24 Tem­muz 2018’de Cannes tren garın­da, Marsilya’ya ulaş­maya çalışan 156 mül­te­ci ile bir­lik­te yaka­landı ve gözaltı­na alındı. Grasse savcılığı tarafın­dan yeniden “kaçak yabancıların ülk­eye girme­sine yardım” ettiği için bir dosya açıldı, gözaltın­dan tahliye edildi.

Cédric Herrou’nun duruşu ve eylem­leri kamu oyu­nun çok dikka­ti­ni çek­ti. İlk olarak New York Times Ekim 2016’da yayın­ladığı bir haber­le, Cedric’in hikayesi­ni ve savun­duk­larını ulus­lararası düz­eye taşıdı. Ocak 2017’de Nice’teki duruş­masın­da yüzlerce dayanış­macının alkışları ile karşı­landı. New Yok Times, konuya say­faların­da bir kez daha yer ver­di.

Yönet­men Michel Toesca tarafın­dan gerçek­leştir­ilen ve Cédric’in hikayesi­ni konu alan, Libre (Özgür) isim­li bir film, 2018 Cannes film fes­ti­valinde yer aldı.

Hay­atın için­den geçen bu gerçek kahra­man­ların öyle pelerin­leri falan da yok… Sen, ben, siz, biz gibi ale­lade insanlar…

Örneğin Tem­muz sonu, Fransa’nın merkezinde, Limo­ges ve Cler­mont-Fer­rand kent­leri arasın­da bulu­nan, 413 kişi­lik nüfusa sahip Faux-la-Mon­tagne köyünde bir direniş yaşandı. Köy halkı, sek­iz aydır köyde mis­afir ettik­leri dört Sudan­lı gençten biri­ni sınır dışı etm­eye gelen güven­lik güç­ler­ine karşı koy­du. Sınır dışı gerekçe­si ise mül­te­ci­lerin Avrupa’ya ilk ayak bastık­ların­da kay­da geçtik­leri yerde sığın­ma başvu­rusu yap­maları gerekme­siy­di, ve bu genç Fransa’ya İtalya üzerinden gelmişti. Yani Fransa başvu­ru­larını kab­ul etmiy­or, onları İtalya’ya geri yol­la­mak için polisi­ni gön­deriy­or­du. Biber gazlı direnişte, köy sakin­leri, genç, yaşlı, çocuk, ellerinden geleni yaparak mis­afir­leri­ni savundular…

9 Tem­muz günü, Faux-la-Mon­tagne köyünün 200 yaşayanı, Noordeen Essack’ın sınır dışı edilmesi­ni engelle­mek için mücadele etti. Gençler sek­iz aydır, köyün gün­lük hay­atı­na katılıy­or­lardı. Ama mül­te­cil­er­den, Abdel­ma­jid ve Noordeen Fransa’ya İtalya üzerinden geldik­leri için sorun­lu bir huku­ki durum­da, sınır dışı edilme tehdi­di altın­day­dılar. Köyün 413 yaşayanın­dan, 100’ü durum­larının legalleştir­ilme­si için ortak bir mek­t­up imza­l­adılar. Yine de polis Noordeen’i almak istedi.

Video­da köy sakin­lerinden biri Marc Bour­geois, sesi titrey­erek, öfkesi­ni kon­trol etm­eye çalışarak şöyle diyor :

Buraya Libya’da aylar­ca köle edildik­ten son­ra gel­di. Bura­da insan­lar onu mis­afir etti. Cumhuriyet adı­na! Özgür­lük, eşit­lik, kardeş­lik adı­na! Ki bun­lar için sizin mücadele etm­eniz gerek, sizin!”

Marc, evin­de 4 Sudan­lı mül­te­ciyi barındır­mış, onlara yeni bir başlangıç sağlaya­bilmek için…

Bu adam, buraya seçim yaparak gelme­di. Çare­si­zliğin ener­jisi ile bura­da. Kardeşi öldürüldük­ten son­ra, babası öldürüldük­ten son­ra… O zaman Sudan’dan çık­tı. Avrupa’ya gele­ceği­ni bilmiy­or­du. Bilmiy­or­du, baş­ka seçeneğin­de­ki yoktu.”

Bu genç insan, öğle­den beridir ora­da. Nasıl bir psikolo­jik durum­da olduğunu tah­min ede­biliy­or musunuz ? O ben­im evimde yaşıy­or. Sek­iz aydır… oğlum ola­bilir­di. Tüm köy halkı onu ağır­lıy­or. Ve tüm köy halkı bura­da kal­a­bile­ceği­ni söylüy­or. Ona kucak açtığını, bura­da bir yeri olduğunu söylüyor…”

Net­icede, Noordeen, herş­eye rağ­men Paris’te bulu­nan bir tutuk­la­ma merkezine trans­fer edil­di, Avrupa’ya ayak bastığı İtalya’ya geri yol­lan­mak üzere… Fransa ilti­ca isteği­ni cevap­la­mak zorun­da kalmasın diye…

Yıl­mayan köy halkının ısrar­lı mücade­le­si sonu­cun­da, Vilayet sonun­da Noordeen’in başvu­rusunu Fransa’­da yap­ması­na karar ver­di. Dayanış­ma mücade­lenin bir kıs­mını kazan­mış oldu. Bir kısmını…

Başvu­rusu­nun kab­ul olup olmay­a­cağı sorusun­dan önce, Fransa’nın Noordeene’e bir barın­ma imkanı, ve başvu­rusu süren mül­te­cilere yapılan gün­lük 11€ yardımı ver­me­si gerekiy­or… Ama maale­sef bu da apayrı bir mücadele gerek­tiren bir aşama…

Zira örneğin Angers kentinde şahit olduğum gibi durum­lar da bir çok yörede gözlem­lenebiliy­or. Başvu­rusu süren mül­te­cil­er “yer yok” gerekçe­siyle kaldırım­lar­da bırakıldığın­da, dayanış­ma guru­pları onları sokak­ta bıraka­mak için, işgal­ci evlerinde barındır­maya çalışıy­or­lar. Genelde ev sahip­ler­ine, yani şahıs­lara zarar ver­meye­cek mekan­lar seçil­erek, ve yardım­laş­ma ile eşya ve yiye­cek temin edil­erek barındırıy­or­lar. Örnek olarak Angers’de, bu evler, belediye ya da vilayetin, bir pro­je için tahliye ettiği ev ya da binalar ola­biliy­or. On sene önce, ilk kez, boşaltılmış ve kul­lanıl­mayan bir karakol binası ile başlayan bu dayanış­ma geleneği, Angers’de baş­ka evler­le sür­müş. Her seferinde, devlet işgal evi­ni tahliye etmek üzere adım­lar atmış. Gerekçe olarak, “Mekanın sağlık­lı şart­lar içer­mediği, sig­or­tasının olmadığı” gibi gerekçeleri ileri sür­müş. Dayanış­macıların, mekan­ları sağlık­lı hale getirme­si gözardı edilmiş. “O zaman, mekanın ilk baş­ta boşaltıl­ma nedeni olan pro­je gerçek­leşmediğine göre, ya da gecik­tiğine göre, en azın­dan bir süre­liğine bize sem­bo­lik bir şek­ilde kira sözleşme­si yapın, zat­en her şeyi karşılıy­oruz, sig­or­tasını da yaparız” tek­lifleri kay­da alın­mamış. Neden mi? “Angers’de böyle birş­eye izin ver­ilirse, baş­ka yer­ler­den mül­te­cilere buraya gelir” korkusu ile. “Bakın destek­lediğimiz şu sayı­da mül­te­ci var, bunun art­may­a­cağını garan­ti ede­lim” den­mesi de bir sonuç ver­memiş. On senedir her yeni açılan işgal evi yak­laşık bir sene son­ra tahliye edil­erek, barı­nan mül­te­cil­er kaldırı­ma geri yol­lan­mış. Dahası da var… Aslın­da ilti­ca başvu­rusu olan mül­te­ci­leri barındır­mak ve yardım ver­mek­le yüküm­lü vilayetin, birkaç ay son­ra tahliye edip pencereleri­ni öre­ceği işgal evine, reşit olmayan ilti­cacı genç­leri “biz­im bun­ları barındıra­cak yer­im­iz yok, sizde kalsın­lar” diy­erek yol­la­ması da cabası!

Aşağı­da­ki video­da­ki işgal evi 2016’da tahliye edil­di… Ara­da eski bir tohum şir­ke­tinin boşalt­tığı mekan işgal edil­di, o da devlet tarafın­dan tahliye edil­di, pencereleri kapıları örüldü… Şim­di en son işgal evi de tahliye aşamasında…

İşte bu deney­im­lerin ve gözlem­lerin ışığın­da, başvu­rusunu Fransa’da yap­ması­na izin ver­ilen Noordeen Essack için, “bun­dan son­rası da ayrı bir mücadele gerek­tiriy­or” diyorum…

Bil­m­enizi iste­diğim önem­li bir şey daha var. Birkaç aydır, Fransa’da yine, (“yine” diy­o­rum çünkü bu kaçıncı!) yeni bir ilti­ca ve göç­men yasası tartışılıy­or. Avru­pa ve dünyada­ki genel ırkçı ve fasit rüz­garın yönünde inşa edilen bu reform, elbette şu anda Fransa’nın başın­da­ki Macron’un poli­tikaları ile de pek uyum­lu… Ayrın­tılara gir­miy­o­rum, çünkü düzen­leme tek­lifleri bir­biri­ni izliy­or, sen­a­to­da bir kıs­mı red­dediliy­or, tekrar ve hat­ta daha beter şek­ilde değiştir­iliy­or, çalış­malar bu şek­ilde halen devam ediy­or. Birkaç cüm­le ile özetle­mek gerekirse, “kolay­laştır­ma” ve “başvu­ru bek­leme süreleri­ni kısalt­ma” adı altın­da, ilti­ca şart­ların­da, çocuk ve reşit yaş altın­da­ki genç­lerin tutuk­la­ma merke­z­ler­ine kon­malarını yasal­laştır­maya kadar giden, genel bir zor­laştır­ma söz konusu…

Fransızca bilenler gelişmeleri buradan güncellemeli hali ile izleyebilir : Gisti / Groupe d’information et de soutien des immigré·e·s (Göçmenlere destek ve bilgilendirme grubu) : Projet de loi Collomb “Asile et Immigration”

Yolu­muza devam etmeden önce, son bir söz: Bor­do’­da­ki işgal hareke­tinin Fransa’­da­ki en güçlü en orga­nize hareket olduğunu ve ağır­lık­lı olarak mül­te­cil­er le dayanış­ma eks­eninde faaliyet yürüt­tüğünü de belirt­mek isterim.

Bu yolun sonu var mı ?

Sınır boy­ların­da kar yağ­mur ve yakıcı sıcak­lar altın­da gün­ler, haf­ta­lar ve aylar­ca yoru­cu (ve yıpratıcı bir bronşi­tle) geçen yol­cu­luğu­mun sonun­dayım nihayet. Ancak mül­te­ci­lik ve mül­te­ci düş­man­lığı ne yazık­ki devlet­lerin ve onların işbir­likçi­lerinin “sınır­ların­da”, bil­erek ve istey­erek sürdürülen bir “devlet poli­tikası” olmaya devam ediyor.

Bütün bu kaotik sürecin, yani “mod­ern uygar­lığın” bütün yeryüzü bileşen­lerinin önüne koy­duğu bu açmazın, ken­di içinde ekolo­jik, sosyal, poli­tik pek çok boyu­tu var kuşkusuz. Ancak asıl açmaz, Kap­i­tal­ist sis­temin ken­di­sidir. Asıl açmaz o çoğu zaman bakıp da görmediğimiz bu devlete day­alı hay­dut­luğun, geze­gen­i­mizde yaşayan bütün var­lık­ların yaşa­ma alan­ların­da yarat­tığı o büyük tahri­fatın fotoğrafın­da saklıdır.

Ama bugün bu hay­dut­luğun iklim periy­o­dun­da yaratığı olağanüstü tahri­fat, olağanüstü tep­ki veriy­or. Eko sitem, ken­di­sine yapılan bütün saldırıları geri kusuy­or artık. Bu geri kus­ma nasıl ki aşırı sıcak­lar, don­duru­cu soğuk­lar ve aşırı yağışlar ve kurak­lık­lar olarak geri dönüy­or­sa, coğrafyalar arasın­da da toplum­sal ilişk­ilere para­lel olarak da sınır boy­ların­da ifadesi­ni bulan mül­te­ci akın­larıy­la geri dönüyor.

Peki o zaman bu eko-sosyal kaotik süreç nasıl çözüle­cek? Bu hay­ati soruyu birde ter­sten bir yak­laşım­la sor­mayı denesek?

Yani bütün bu sorun­lara kay­naklık eden “Kap­i­tal­ist modernite“in o sonu gelmez ken­di “sınıf” ve “sınır“larına day­alı aç gözlülüğüne daha ne kadar katlanacağız?

İşte önümüzde cevap­la­mamızı bekleyen son yüzyılın en hay­ati sorusu budur.

Yakın gele­cek te bu hay­ati soruyu cevap­laya­mazsak, bugün için bile kat­lan­maya taham­mül edemediğimiz ekolo­jik sosyal ardçı deprem­lerin fay hat­tın­da yaşa­mak, ayak­ta kalmak bir mucize olacaktır.

Ancak yine de bütün bu baht­sı­zlığımıza rağ­men, giderek küçülse de zayıflatıl­sa da, yeryüzünün, su toprak, insan, hay­van, bütün bileşen­leriyle bir ara­da yaşadığımız ve yaşa­mak zorun­da olduğu­muz, karşılık­lı saygıya ve dayanış­maya day­alı, daha iyi, daha güzel bir SON şan­sımız var.

Sev­gi, dostluk ve dayanış­ma ile, hoş kalın, sağ kalın…

Son…

Sınır boylarında

| Sınır boy­ların­da • Ölmek ya da ölmemek
2 | Sınır boy­ların­da • Irkçı bariy­er­ler ve dayanışma
3 | Sınır boy­ların­da • Par­mak ucun­da yürümek
4 | Sınır boy­ların­da • Özgür­lüğün diğer adı ölüm
5 | Sınır boy­ların­da • S O S …— …
6 | Sınır boy­ların­da • Pusu­lar ve kadın dayanışması
7 | Sınır boy­ların­da • Dayanış­ma suç değildir!


Başlık fotoğrafı: Chez Jesus — Rifu­gio Autogestito

Vous pouvez utiliser, partager les articles et les traductions de Kedistan en précisant la source et en ajoutant un lien afin de respecter le travail des auteur(e)s et traductrices/teurs. Merci.
Kedistan’ın tüm yayınlarını, yazar ve çevirmenlerin emeğine saygı göstererek, kaynak ve link vererek paylaşabilirisiniz. Teşekkürler.
Ji kerema xwere dema hun nivîsên Kedistanê parve dikin, ji bo rêzgirtina maf û keda nivîskar û wergêr, lînk û navê malperê wek çavkanî diyar bikin. Spas.
You may use and share Kedistan’s articles and translations, specifying the source and adding a link in order to respect the writer(s) and translator(s) work. Thank you.
Por respeto hacia la labor de las autoras y traductoras, puedes utilizar y compartir los artículos y las traducciones de Kedistan citando la fuente y añadiendo el enlace. Gracias.
Sadık Çelik on EmailSadık Çelik on Facebook
Sadık Çelik
REDACTION | Journaliste 
Pho­tographe activiste, lib­er­taire, habi­tant de la ZAD Nddl et d’ailleurs. Aktivist fotoğrafçı, lib­ert­er, Notre Dame de Lan­des otonom ZAD böl­gesinde yaşıy­or, ve diğer otonom bölge ve mekan­lar­da bulunuyor.