Français | Türkçe

Uza­k­tan, ZAD’da nel­er olduğu­nun tam olarak izlenip hakket­tiği şek­ilde anlaşıl­masın­da zor­luk­lar yaşandığını gözlemleyen bazı ZAD işgal­ci­leri, aşağı­da­ki metinle, gelişmelere ve gün­cel duru­ma ışık tut­mak istemiş.

ZAD yer­el destek komiteler­ine, ve ZAD’da nel­er olduğunu anla­mak isteyen herkese mek­t­up” başlık­lı metin, ZAD’da mev­cut fark­lı bakış açıları ve düşüncelerin çeşitlil­iği­ni içeriy­or. Met­ni kaleme alan ZAD yaşayan­ları, ve onlar­la bir­lik­te örgütle­nen kişil­er­den oluşan grup, ken­di araların­da da fikir bir­liği elde edemedik­leri nok­ta­lar olduğunu belirtiyor.

Fransa’nın batısın­da, Nantes şehrinin 28 km kuzeyinde bulu­nan, Vigneux ve Notre Dame des Lan­des ilçelerinde­ki toprak­lar, bir havaalanı pro­je­si için 1974’de ZAD, “Zone d’aménagement dif­féré”, yani “aşa­malı gelişme alanı” ilan edil­di, yani beton­laştır­manın kibar­cası… 2008’de “tar­i­hi köylüler” denilen bölge yaşayan­larının, bir­lik­te diren­me çağrısı üzer­ine alana gelip yer­leşen işgal­cil­er bu ter­ime daha uygun bir açılım bul­du­lar “Zone à défendre”: “korun­ması gereken bölge”.  1650 hek­tar­lık “bocage” denilen yani bahçe­lik bir alan. Bölge yal­nız­ca tarım alanı değil, iki nehir arasın­da endemik bit­ki ve hay­van­ların barındıran bir “nem­li bölge”. Sayısız çevre araştır­ması bölgede­ki biy­olo­jik çeşitlil­iğin asla bozul­ma­ması gerek­tiği­ni bir çok kez belirtmişti.

Tar­i­hçesi­ni keşfet­m­enize yardım­cı ola­cak yazıların arşivine bu link­ten ulaşa­bile­ceğiniz, tahliye gir­işi­mi, referan­dum, destek eylem­leri, hükümet değişi­mi gibi fark­lı aşa­maların ardın­dan, 17 Ocak 2018 günü, havaalanı pro­je­si iptal edil­di.. Ve gelişmel­er devam etti…

Geçtiğimiz 9–11 Nisan tar­ih­leri arasın­da gerçek­leştir­ilen operasy­on­lar sonu­cun­da, güven­lik kuvvet­leri “ZAD’da bulu­nan 99 squatın, 29’unun tem­i­zlendiği­ni” açık­lıy­or­lar. Bu “res­mi” ifade dili okuyu­cu­larımıza şüph­e­siz pek de tanıdık gelecektir.…

2500 polis ve jan­dar­ma konuşlan­ması ile, bu operasy­on­lar, ülkede 1968’den beri hiç bir şehir operasy­onun­da bu güne dek görülmemiş bir müda­hale gücü kul­lanımını işaretliyor.

Operasyonun faturasını

Yetk­ililerin operasy­onun fat­urasını açık­la­mak­ta çek­ince göster­meler­ine rağ­men, bir tah­min yap­mak mümkün. Bu tah­mi­ni fatu­ra Kedis­tan’ın kedi­lerinin hesap maki­nesin­den çık­madı. Ana basın gön­lünce kopy­alayıp yapıştırdı. Hükümete yakın lib­er­al ve sağ basının, ve “devletin şid­de­ti meşrudur” diyen sol kanadın “Bakın hele, çapul­cu Zad’cılar bize kaça mal­oluy­or” edasıy­la verdik­leri sayıları, isters­eniz biz, alter­natif basın­dan arkadaşlarımız gibi, baş­ka bir bakış açısı ile değerlendirelim.

Yol, ben­zin, otoy­ol gibi ulaşım gider­leri; kon­akla­ma, yemek gideleri; deplas­man prim­leri… Helikopter ve zırhlı araçların vs gider­leri. Çatış­malar­da zarar gören, kalkan, kask, araç, gibi malzemelerin fat­urası. Ayrı­ca mekan­ların imhası için şir­ketler­den kiralanan araçlar… Bu bütç­eye elbette kul­lanılan cephaneyi de ekle­mek gerekiy­or. Net­icede bu operasy­on­ların fat­urasının 5 mily­on Avro’yu geçtiği düşünülüyor…

zad

Cephaneye gelince…

Biber gazı, nörolo­jik olarak etk­iley­erek “kus­tu­ran” gaz gibi şey­leri bir kenara bırakalım. ZAD’daki son operasyon­da 10 binden fazla pat­layıcı atıldığı açık­lanıy­or. Bun­ların arasın­da,  “sağır­laştırıcı ve nefes kesi­ci” özel­liği nedeniyle “psikolo­jik etk­isi” için pazarlanan, ancak pat­la­ma­da insan­ları yaralaya­bilen, ve 25g TNT içeren GLİ-F4, ve ince bir met­al tabakası ile kaplı olduğun­dan ve 60 g TNT içerdiğin­den daha da tehlike­li olan OF-F1 var. Bu F1 tipi pat­layıcıların Sivens ZAD’ın­da 26 Kasım 2014 günü, Remi Fraisse’in ölümüne yol açmış olduğunu, 28 Kasım 2014’te “kul­lanım­larının don­durul­ması” kararı ver­ildiği­ni, ardın­dan 1017 Mayıs ayın­da, İçişl­eri bakan­lığının emri ile güven­lik güç­leri tarafı­dan kul­lanım­larının yasak­landığını hatır­latalım… Tüm bun­lara rağ­men, sizlere yine oldukça tanıdık gele­cek sek­ilde, inat­la kul­lanılıy­or olan bu bom­balar­dan bazıları ulus­lararası sözleşmel­er­le “Savaş­ta kul­lanımı yasak” kon­u­mun­da. Ama, gördüğünüz gibi, “ülke içi” operasy­on­lar­da güven­lik güç­leri tarafın­dan rahatlık­la kullanılabiliyor.

Nantes valil­iği

ZAD’daki operasy­on­lar­dan son­ra, bin­lerce kovan alan­dan top­landı. Bun­ların (sadece) bir kıs­mı Nantes valil­iğinin önünde döküldü.

Oh, bir çapulcu daha eksilir !”

Vatan­daşın ver­gisi ile gerçek­leştir­ilen bu operasy­on­lar­da kul­lanılan pat­layıcı ve gazların insan­ları yarala­ması hat­ta ölüme yol açması önem­li nok­ta­lar­dan biri. ZAD tıb­bi yardım ekip­leri yüzlerce yaralı belir­tiy­or. Sırtı ağır derece­den yanan­lar, ya da parçalar­dan ameliy­at gerek­tire­cek şek­ilde yaralanan­lar var.

Tıp­kı Gezi direnişin­de­ki gibi, Kürt kent­lerinde­ki operasy­on­lar­da­ki gibi, Fransa’­da­ki müda­halel­erde de devlet güç­lerinin oran­tısız şid­det kul­landık­larının, yasa tanı­mak­sızın, gözle görünür bir kin­le direnişçilere nişan almalarının rahatlık­la gözlem­lendiği­ni tekrar belirt­mem­ize gerek yok değil mi?… Devlet her yerde devlet…

22 Mayıs günü, sayısız yaralıya, Maxime’i de ekle­di. Bir TNT bom­bası genç direnişçinin eli­ni kopardı… Baş­tan beri operasy­on alanı­na basın sok­ma­maya çabal­ayan ve görsel­leri ken­di kam­erasın­dan servis etm­eye çalışan polis ve jan­dar­ma, “Maxime, güven­lik güç­lerinin attığı bir bom­bayı geri atmak isterken elinde pat­ladı” açık­la­masını yap­sa da, bu ifade devlet yetk­ilileri, savcı, ve elbette ana basın tarafın­dan hep bir ağız­dan tekrar edilse de, olayı yaşayan kişi­lerin anlat­tık­ları ve görün­tü kayıt­ları bunun ter­sine tanık­lık ediy­or. Görün­tü­leri bu yazıya ekle­meye­lim isterseniz…

GLİ- F4 adını, “Grenade à fusil et à main Lacry­mogène Instan­ta­née”, yani “el ve tüfek­le atılan anlık biber gazi bom­bası” tanım­la­masın­dan alıy­or. Kısalt­manın sonun­da­ki İ, “instan­ta­né” yani “anlık” ter­im­ine denk düşüy­or… Kısacası bu bom­ba düştüğü anda patlıy­or ve ne Maxime, ne baş­ka bir cesur çapul­cu­nun, istese de bom­bayı yer­den alıp geri yol­la­ması mümkün değil.

ZAD’ın taşı toprağı suyu…

Zehirli ve tehlike­li mad­del­er içeren bu silahların, verdik­leri insani zarar­lar yanın­da, senel­erdir bozul­madan korun­abilmiş bir doğal alanı harap etmesi de aynı bir konu… Saldırılar­dan etk­ile­nen, telef olan­lar yal­nız hay­van­lar da değil. ZAD yaşayan­ların­dan doğa bil­im­cisi bir arkadaşın yap­tığı anal­i­zler, ortaya tüyler ürper­ti­ci bir tablo çıkarıy­or. Organik bostan­lar, bahçel­er, tar­lalar, yaşam alan­larının toprağı ve “nem­li bölge” olan ZAD’­da­ki su, kay­da değer ve endişe veri­ci bir kir­len­me kay­det­miş. Bun­ları öğren­ince nutku­muz tutuluyor.

Gözümüzün bebeği ZAD…

ZAD’ın mücade­lesinin yal­nız­ca havaalanı pro­je­sine karşı değil, böyle bir pro­jeyi yaşa­ma geçirmek isteyen dünya sis­tem­ine karşı da sürdürüldüğünü hatırlayalım.

ZAD’ın baş­ka bir dünyanın mümkün olduğunu kanıt­layan, ve bunun inşasının bire­bir boyut­lar­da nadir lab­o­rat­u­ar­ların­dan biri­ni oluş­tur­duğu­nun bir kez daha altını çizelim.

Hat­ta usan­madan tekrarlayalım…

Ve sözü artık, ZAD’ın geçtiği aşa­maları, tehlikeleri, endişe ve sorgu­la­maları ayrın­tılı olarak, için­den anla­tan­lara bırakalım…


ZAD yerel destek komitelerine,
ve ZAD’da neler olduğunu anlamak isteyen herkese mektup

Zafer ve korkular

17 Ocak 2018 tar­i­hinde havaalanı pro­jesinin iptal açık­la­ması, hareketi oluş­tu­ran­ların büyük bir bölümü tarafın­dan, diğer mücadelelere güç ve moti­vasy­on taşıyan uzun bir mücade­lenin zaferi olarak algı­landı. En sonun­da büyük şir­ketler tarafın­dan taşı­nan bir devlet pro­je­sine karşı bir mücadele, kazanılmıştı. Ama diğer bir grup için, gele­cek etap zor­lu görünüy­or ve birçok endişe doğuruyordu.

Hükümet pro­jenin iptali ile bir­lik­te, “hukuk devle­tine dönüş” ilan ediy­or­du. Oysa ki, alan­da yapılan herşey, ora­da yaşayan ve katılan olan bizler tarafın­dan karar­laştırılıy­or­du. Alan­da inşa edilen mad­di manevi herşey ile nasıl devam ede­bile­cek­tik? İçimizd­en bir çoğu, sadece bir hava alanı­na karşı bura­da değil­di. Havaalanının dünyası­na karşı mücadelem­izi, özel­lik­le Marcron’un poli­tikasının ve lib­er­al­izmin küre­sel gelişi­minin yarat­tığı gün­cel ortam­da nasıl sürdürebilecektik?

zad harita 2018

Har­i­tayı büyüt­mek için tıklayınız

Herşey çok hızlı gelişti : D281 vesaire…

Bu nok­tadan itibaren, hükümet tarafın­dan dik­te edilen, ve aramız­dan bir çoğu tarafın­dan da sahiple­nen tem­po, hız­landı. Çoğun­luk­la, kar­maşık ve zor poli­tik karar­ları almadan önce, konuyu bir­lik­te ve yeter­li dere­cede tartışa­cak zamanımız olmuy­or­du, çünkü bun­lar sık­lık­la ide­al­ler­im­iz­den ödün ver­mem­izi gerektiriyordu.

Bu çatış­malı karar­ladan biri, 2013’te kısıtlı şek­ilde açılmış olan “barikat­lar yolu” D281’in tama­men açıl­ması idi. Pro­jenin iptal­in­in erte­si günün­den itibaren, uzun meclis toplan­tıların­da yol­un açıl­ması tartışıldı. Görüşler çok fark­lıy­dı: kim­i­leri için polisin yolu açmak üzere hemen gelip ve bu fır­sat­tan fay­dala­narak mekan­ları tahliye etme riski­ni alma­mak için yolu açmak gerek­liy­di, diğer­leri için, komşu­lara havaalanı iptal edildiğine göre, geçiş­lerin daha kolay ola­cağını belirmek açısın­dan gerek­liy­di. Ancak bir çok kişi için, bu, ZAD’ın en güçlü mekan­larının ter­ki, ve havaalanı pro­jesinin iptalin­den son­ra, 31 Mart tar­i­hin­den itibaren net bir şek­ilde ifade de edildiği gibi ; alanı tahliyelere hazır­la­mak adı­na, devlete hediye edilme­si demek­ti. Yol­un açıl­masını kab­ul eden­ler­den kimisi bunun için doğru zaman olmadığını, müza­k­erel­er için bunun avan­taj olarak kul­lanıl­mak üzere elde tutul­ması gerek­tiği­ni, ya da tahliye konusun­da garan­ti ver­ilme­si için bek­len­mesi gerek­tiği­ni düşünüy­or­lardı. Çok şid­detli baskılar ve hareketin bir kıs­mı ile bilek güreşi son­rasın­da, D281’deki barikat­lar çok ger­gin kolek­tif anlar yaşa­narak kaldırıldı, yol üzerinde bulu­nan kulü­bel­er söküldü ve çit ardı­na taşındı. En merkezi kon­um­da olan Lama Fâche (Kızgın lama), komşu bir tar­la­da iki ay boyun­ca yeniden inşa edil­di, ve Lama Mas­sacré (Katledilmiş lama) veya Lama Sacré (Kut­sal lama) adını aldı. Bu dönem, ken­di aramız­da­ki güven­si­z­lik duy­gusunu perçinledi.

Bunu izleyen, yol­da yapılan, kim­i­lerinin yavaşlat­mayı ya da bloke etmeyi denediği, çalış­malar oldu. Ardın­dan, bu çalış­malar, 2013’ten beri görmediğimiz oran­da, bir jan­dar­ma mevcud­iyeti eşliğinde ilerle­di. Kim­i­ler­ine göre, bu direniş den­emeleri, jan­dar­maların gelme­sine neden olmuş­tu, diğer­ler­ine göre, jan­dar­maların gelme­si önce­den plan­lan­mıştı ve bir bahane bek­leniy­or­du. Net­icede, polisin alan­da konuş­landığı haf­ta­lar, genel olarak ses­si­z­lik içinde geçti ve yol­un açıl­masını nor­mal karşılayan ve blokaj den­emelerinden rahat­sız olan bileşen­leri­den kişi­leri çok az sefer­ber etti.

Yol­un açıl­masın­dan ve çalış­malar­dan duyu­lan çek­inceler, olay­ların devamın­da tey­it oldu : tahliyelerin hazır­lan­ması, alanı hiç ter­ket­meyen polisin gözlem­ler ve tes­bit yap­mak için durum­dan fay­dalan­ması ve insan­ları var­lık­ları­na alıştır­maları, tahliyel­er sırasın­da alanın bu yol ile bölünerek, doğu kıs­mının tecrit edilme­si gibi…

10 Şubat’ta ZAD’da, havaalanı pro­jesinin iptal­i­ni kut­la­mak, “gele­ceğin kök­leri­ni salmak” ve diğer mücadeleleri destek­le­mek için bir şen­lik yapıldı. İki kor­tej, onbin­lerce insanı bir araya getir­erek, Belle­vue’de, uğrun­da mücadele ver­ilen sem­bolleşmiş pro­jelerin yakıldığı alan­da bir­leşti. Lama Fâche’da toplan­tılar, ve Belle­vue’de bir gece gerçekleştirildi.

Müzakereler

Havaalanı pro­jesinin iptalin­den önce, [ZAD yaşayan­larının olus­tur­duğu] “karar meclis­leri” de dahil olmak üzere, havaalanı­na karşı hareket, “havaalan­sız ZAD’ın gele­ceği” konusun­da karar meclis­lerinin karar­larını taşıy­a­cak ve devle­tle müza­kere ede­cek bir “bileşen­ler-arası heyet” oluş­tu­rul­ması­na karar ver­mişti. Zor­lu tartış­maların net­icesinde, işgal­ci meclisler, işgal­ci­lerin bu heyete katıl­ması­na karar verdil­er. Aslın­da pek fazla bir bek­len­ti olma­mak­la beraber, içimiz­den bazıları, heyete katıl­manın, diğer bileşen­ler­le bir­lik­te devam ede­bilmek için önem­li olduğunu düşünüy­or­lar ve onlara doğru bir adım atmak istiy­or­lardı. Bir kıs­mı ise diğer­lerinin biz­im içinde olmadığımız bir heyetin devle­tle görüşmesi­ni istemiy­or­du. Kim­i­leri ise, devle­tle müza­k­er­eye girm­eye bütünüyle karşıydı.

Karar alındık­tan son­ra, heyete katıla­cak insan­ların nasıl bulu­nacağını konuş­tuk. Tehlikel­er konusun­da tartıştık­tan son­ra, bir grup, bir belir­leme prosedürü öner­di. Küçük ve karışık guru­plar, bir­bir­leri­ni tamam­layıcı bul­duk­ları, biz­im çeşitlil­iğimizi tem­sil ede­bile­cek ve güven duy­duk­ları kişi­lerin isim­lerinin bulun­duğu lis­tel­er hazır­lay­a­cak­tı ve önere­cek­ti. “Seçim” for­matını kul­lan­mak, aramız­dan bir çoğu için, çok büyük bir çaba gerek­tiriy­or­du ve dönem böyle bir şey için uygun değil­di. ZAD’ın çeşitlilik­lerinden biri dürüst oynadı, iki bir­birine yakın grup ise bir­bir­leri­ni öner­erek ve mod­erasy­onu etk­iley­erek biraz hile yap­tı. Net­icede, isim­leri en çok öner­ilen, hiç red almayan ve bu kon­u­mu kab­ul eden 11 kişi, heyeti izleyen, ve fark­lı ran­de­vu­lar için heyete katıla­cak üyeleri ve yedek­leri­ni seçen kişil­er oldu­lar. Sonuç­ta bu insan­lar, önce­lik­le karar meclis­leri ve işgal­cil­er tarafın­dan ver­ilen kolek­tif bir yetkinin sahibi oluy­or­du. Bu adı­ma hep­si ikna olmuş değil­di, dolayısıy­la aday değiller­di ama ver­ilen yetkiye uymak için ellerinden geleni yaptılar.

Heyete katıl­ma ve valiyle görüşme adım­ları genel olarak gerçek­leştir­il­di ama işgal­cil­er, baş­tan beri buna karşıy­dı. Heyetle ilgili tartış­maların aldığı zaman, tut­tuğu yer, işgal­ci meclis­ler­ine taşı­nan­lar, ve karar­ların alın­ma hızı, bu seçimin yerinde bir seçim olduğun­dan duyu­lan kuşku­ları perçinledi.

Bileşim­ler­arası heyet, önce­lik­le 3 talep taşıdı :
• Tahliyelerin reddi,
• Tüm konut­ların duru­mu­nun netleştir­ilme­si için çözüm yolları
• Harekete, senel­erce süren mücadele boyun­ca baskı altın­da bırakılmış insan­lar için bir af duru­munu, uzun dönemde yürüte­bile­cek bir “var­lık” inşa ede­bile­cek zamanı tanı­mak amacıy­la, toprak­ların (mülkiyet olarak) ver­ilmesinin dondurulması.

Karar meclis­leri, san­ki hareket devle­tle gerçek bir müza­kere yapa­bilir­miş gibi bir pozisy­on aldı. Heyet, iki kez, 28 Şubat ve 20 Mart tar­ih­lerinde valilik­te kab­ul edil­di. Ancak talep edilenin aksine, yal­nız­ca karşılık­lı pozisy­on belirt­meleri yapıldı. Valilik ise, toprak­ların ver­ilmesinin don­durul­ması dışın­da, ve özel­lik­le kolek­tif yöne­tim konusu baş­ta olmak üzere tüm nok­ta­ları bloke etti.

İç çatışmalar

Havaalanı pro­jesinin iptali ile, mücadeledeyi oluş­tu­ran kişi­leri gru­plara, ve çeşitli gru­pları bir­birine bağlayan en önem­li neden ortadan kalk­mıştı. Anlaş­ma­zlık­lar ken­di gös­ter­di ve iç çatış­malar belirm­eye başladı. Örneğin, kimi kişil­er, ZAD’­da uzun zaman­lı bir yasal­laştır­mayı kab­ul etm­eye razı, kim­i­leri ise kolek­ti­fle bağ­daşa­bile­cek bazı özver­i­leri yap­maya razıy­dı, kim­i­leri ise herşey­den önce tutar­lılığı sürdürmek ve karşı mücadele ver­ilen bir sis­teme boyun eğmemek, ve hat­ta kor­san niteliği­ni koru­yarak onurla tahliye edilme riski­ni de almak taraftarıydı.

Dernek­lerde, kimisi ZAD’ın gele­ceği için mücadele edilmesi­ni ve herkesin “ZAD’ın gele­ceği için 6 nok­ta” açık­la­masın­da belir­tilen şek­ilde kalmasını istiy­or, diğer­leri ise artık havaalanı pro­je­si olmadığı­na göre dur­mayı ve sadece birkaç köylü kuru­lu­mu daha eklenerek, herşeyin eski haline gelmesi­ni istiy­or­du. Havaalanı pro­je­sine karşı koy­mak için kurul­muş bazı dernek­lerin ken­di gele­cek­leri bile şüphe­li durumdaydı.

Kimi özelde kav­ga ediy­or, kimi mücadele arkadaşlarıy­la bozuşuy­or, diğer­leri bası­na hareket­ten kop­uş­ma özel­liği taşıyan demeçler veriy­or, ya da arkadaşlarını Indy­medi­a’­da ispiyonluyordu.

ZAD’­da kolek­tif ve ortak bir gele­cek inşa etmek isteyen­ler arasın­da da çatış­malar mev­cut­tu. Örneğin, yol­lar­da­ki barikat­lar konusun­da… Gergin­lik düzeyi öyle­sine yük­sek­ti ki, bir­lik­te iler­lemek çok zor­laşmıştı. Genel kurul toplan­tıları bloke olmuş durum­day­dı ve herkes suçu bir­birinin üzer­ine atıyordu.

Birinci tahliye dalgası

2018 tahliyelerinin ilk etabı 9 Nisan’­da başladı ve 12 Nisan akşamı, valilik, jan­dar­malar tarafın­dan yapılan operasy­onun sonunu bildir­di. İki tar­ih arasın­da, 200’den fazla kişi güven­lik güç­leri tarafın­dan yaralan­mış, yak­laşık 60 kişi tutuk­lan­mış, ve ZAD’ın üçte biri yer­le bir edilmişti.

Fotoğraflar Sadık Çelik ve reporterre.net
  • zad

9 Nisan sabahı, dış destek alan­da mev­cut­tu. Bun­lar özel­lik­le Les Fos­s­es Noires’ın karşısın­da bulu­nan Vieux Fourneaux karşıla­ma mekanın­da, Lama Fâche’da, War­dine ve Belle­vue’de bulunuy­or­du. Eski barikat­lar yolu D281’in doğusun­da ve Fos­s­es Noires yol­u­nun güneyin­de­ki kulü­belerin hemen hep­si bu ilk haf­ta­da yıkıldılar. Sabah 03:00 saat­lerinden itibaren polis tarafın­dan ele geçir­ilen D281’in doğusun­da kal­a­balık bir insan var­lığı olmadı, zira geçiş zor­laştırılmıştı. Alanın merkezinde ise, çok sayı­da çatış­ma ve fizi­ki direniş vardı.

zad harita 2018

Har­i­tayı büyüt­mek için tıklayınız

Cent Noms mekanının tahliye ve imha edilme­si çok dikkat çek­ti, ve dışar­dan çok sayı­da insanın tahliyelere karşı tep­ki göster­me­sine, ve alana gelme­sine yol açtı. Kim­i­leri için Cent Noms mekanının yıkıl­ması şok etk­isi ile algı­landı, zira bek­len­medik bir şey­di ve bu mekan­da bir koyun yetiştirme pro­je­si mev­cut­tu. Diğer­leri için, Cent Noms’da olan­lara bu den­li tep­ki oluş­tuğunu görmek yaralayıcıy­dı, çünkü bu, san­ki diğer yaşam mekan­ları ve bahçelerin o kadar öne­mi olmadığı hissiy­atını oluşturuyordu.

Bu haf­ta boyun­ca, Fransa’nın her yerinde, Belçika’­da, ayrı­ca Lizbon, Tunus, Viyana, Lon­dra’­da Fransa Elçi­lik­leri önünde, ve Chi­a­pas, Fil­istin, Hindis­tan, Que­bec, Yunanistan ve ABD’de vs., destek gös­teri ve eylem­leri gerçekleştirildi.

Photos reporterre.net

Askeri işgal, saldırı ve direnişler

Askeri işgal yol “açılır açıl­maz” başlamıştı, ama ilk tahliye dal­gasının ve 12 Nisan’­da valin­in “ateşkes” açık­la­masının ardın­dan, fark­lı bir baskı düzeyine geçil­di. Kulü­beleri imha etm­eye devam ettil­er, örneğin Man­dragore, İsol­ette, Noue ve Pim­ki’de… Niyet, helikopter ve insan­sız araçların devam­lı mevcud­iyeti ile destek­le­nen bir zırhlı araç, kamy­on, res­mi geçi­di ile devletin gücünü gösteren, daha az şid­det ima­jı veren bir psikolo­jik savaş sürdürmek gibi görünüy­or­du. Bunun için “yol­ların serbest geçişi­ni sağla­mak”, “molo­zların kaldırıl­ması” vs gibi, haf­ta­lar ala­cak çalış­malar, ya da “pro­jeleri olan­ları -güya- diğer­lerinden koru­mak” gibi neden­ler gösteriliyordu.

Bu ara­da, kon­trol altın­da tutuy­or, gözlem­liy­or, gün­lük yaşamı ve tarım­cılığı zor­laştırarak, ana yol­ları, önem­li kavşak­ları ve küçük yol­ları bloke etm­eye ve insan­ları tutuk­la­maya ve yarala­maya devam ediy­or­lardı. İnanılm­az sayı­da anlam­sız sahne yaşandı. Örneğin, gübre yük­lü römork­ları taşıyan trak­tör­lerin, geçiş­lerin bloke edildiği yol­lar­da dört, beş kere geri dön­mek zorun­da kalması, ya da jan­dar­maların ZAD’ın “tar­i­hi köylü­lerinin” çit­leri­ni kesme­si gibi…

ZAD barricades

Bu işgale karşı yapılan direniş eylem­leri de vardı. Her gün, jan­dar­malar uza­k­laştığı anda, çer­den çöpten barikat­lar kuru­luy­or, yol­lar­da hen­dek­ler kazılıy­or­du. Çıplak elle bir zırhlıya dokun­mak, önünde self­ie çek­mek gibi oyun­lar oynanıy­or­du. Bu şek­ilde insan­lar, D821’in doğusun­da­ki alan­da, haf­ta­lar­ca yaşa­mayı başardı. Bulunup, tahliye edi­lene kadar…

Batu­ca­da orkestrası her gün, emniyet güç­lerinin kon­u­mu yakının­da müzik çalıy­or­du. Ormana gir­erek, ya da yol üzerinde polisin başını ağrı­tan küçük guru­plar vardı, ve sürek­li çatış­malar gerçekleşiyordu.

Her ne kadar bileşim­lerin, hat­ta ZAD guru­plarının tüm çeşitlil­iği­ni kap­samasa da, yüz kadar kişi, soh­bet, müzik, rap kon­seri, havai fişek gibi gir­işim­ler­le bir atmos­fer yarat­maya çalıştı. Tutu­la­ma ya da yaralan­ma olmadı. Bu, neşeli ve moti­vasy­on oluş­tu­ran bir andı.

Tahliyel­er esnasın­da tutuk­lanan­ları, ya da mahkum edilen­leri yal­nız bırak­ma­mak için, Car­que­fou tutukevine birçok görüş düzen­len­di ve hareket, katılım için geniş çağrılar yaptı.

Başvuru formları

Herkesin bah­set­tiği meşhur “başvu­ru form­ları”, bir­er “Con­ven­tions d’Occupation Précaires — COP” [Geçi­ci ya da güvence­siz işgal/kullanım anlaş­ması diye çevire­bil­i­riz] elde ede­bilmek üzere bir tarım pro­je­si niyeti bildiri­mi anlamı­na geliy­or. Bun­lar beda­va sözleşmel­er, ve devlete birkaç günde sözleşmeyi iptal ede­bilme­si için çok az hak tanıy­or. Ancak tek­lif eden  devlet tarafın­dan bu niyet bildirim­lerinin gerçek­ten bir­er COP sözleşme­si ile sonuçlanacağı­na dair hiç bir garan­ti verilmemişti.

Son tahliye etabın­dan hemen önce, karar meclisi de, ken­di karar­larını taşı­mak için kuru­lan “Alan­da Ortak Bir Gele­cek Derneği” adı­na, ZAD’ın tüm toprak ve konut­larını kap­sayan, kolek­tif bir COP isteği yol­ladı. İlk tahliye dal­gasın­dan son­ra, heyet, 18 Nisan günü valilik­le bir görüşme gerçek­leştir­di ve bu görüşmede vali tüm kolek­tif anlaş­maları reddetti.

Erte­si gün genel toplan­tı­da, işgal­cil­er, ZAD alanını tümüyle kap­say­a­cak şek­ilde form­ları [ayrı ayrı] doldur­maya karar verdil­er. Bunun için öne sürülen şart­lar, hep bir­lik­te imza­la­mak, ya da hiç imza­la­ma­mak, pro­jelerin bir­bir­leri ile bağlan­tılı olması, ve bu işlemin alan­da­ki direniş ve sefer­ber­lik­le para­lel olarak iler­leme­siy­di. Form­lar, tarım ve hay­vancılık pro­jeleri yanın­da, kültürel ve zanaat ve konut pro­jeleri­ni de içeriy­or­du, ancak [vilayet tarafın­dan] yal­nız­ca tarım ve hay­vancılık pro­jeleri dikkate alındı.

Başvu­ru form­larının hazır­lan­ması aciliyet içinde gerçek­leştir­il­di ve ilgili kişil­er­le, genel toplan­tı­da olmadık­ların­dan, karar ver­ilme­si gereken çok kısa bir süre içinde, tek tek şah­sen iletişil­di. Bir düzine kadar mekan ya da kolek­tif, başvu­ru for­mu doldur­ma­ma kararı aldı. (Neden­leri ve ayrın­tıları “Form­su­zlar” adın­da­ki bir açık­la­ma­da paylaştı)

Net­icede, bu bürokratik başvu­ru­lar oldukça fazla zaman ve ener­ji aldı, oysa eylem­ler için kolek­tif bir şek­ilde örgütlenilememişti.

Alandaki aksiyonlar

İlk tahliye haf­tasının sonun­da, 15 Nisan Pazar günü, bir işgal eyle­mi düzen­len­di. Polis kon­trolünü geçe­bilen, ya da baş­ka yol­lar­dan alana ulaşa­bilen 5 ila 10 bin kişi, katıldı. Hedef Gour­bi mekanını yeniden inşa etmek­ti, ancak çok sayı­da polis var­lığı yüzün­den, mekana ulaşa­bilmek bile olanaksızdı, insan­lar Rohanne ormanı civarın­da tutuk­landı, yara­landı. Akşam üzeri, daha örgütlü bir hareke­tle, yapının bir kıs­mı tar­lalar­dan geçir­ilebil­di. Gour­bi’ye ulaşa­madık, ama şart­ları hep bir­lik­te zor­la­mak, bir başarı hissi ve kay­da değer bir kolek­tif güç duy­gusu uyandırdı. Akşam ise, çok sayı­da insan, çatı yapısını, yaya olarak, Gour­bi’ye kadar ulaştıra­bil­di. Her ne kadar, yapının erte­si gün yıkıla­cağını düşünsek bile bu an inanıl­maz bir andı.

Yine de genelde bu görkem­li yeniden-işgal günün­den bir hay­al kırık­lığı duyul­du. Bir çok baş­ka yeniden-inşa gir­işi­mi oldu : Örneğin La Chèvrerie (keçi kolek­ti­fi) mekanını yeniden inşa edil­dive koru­maya çalışıldı. (Ayrın­tıları anla­tan bir metin de yayınlandı)

Alanın tekrar elde edilme­sine çalışılan baş­ka anlar da oldu. Örneğin iki Pazar günü düzen­le­nen bire­bir büyük­lük­te “Passe à l’Est” (Doğuya’Geç), et “Cuill’Est” (Doğu’­To­pla) isim­leri­ni taşıyan iki oyun gibi… “Passe à l’Est” keşif ve mey­dan oku­ma oyun­larıy­la, jan­dar­maların yol boyun­ca ve mahal­lel­erde halen bulun­duğu, doğu alanı­na ulaşa­bilmeyi ve yeniden ele geçire­bilmeyi hede­fliy­or­du. Birkaç haf­ta son­ra gerçek­leştir­ilen “Cuill’Est” ise, alanın bu bölümünde ZAD’ın ortak stok­ları için tıb­bi ve yenilebilir otlar toplayan insan­lara farkın­dalık kazandır­ma amacındaydı.

ZAD

 

Her Pazar düzen­le­nen, “repotager” (yeniden bostan) gün­leri, doğu­da­ki eski barikat­lar yolu çevresinde imha edilen bahçeleri yeniden kur­mak, ve bu mekan­ları yaşat­maya devam etmek, kulü­bel­er yıkılmış olsa bile ZAD’ın bu bölümünü ter­ket­memek amacı taşıy­or­du. Şu anda, Planchettes, Plan­chou­ettes ve Sabot alan­ları ekili durum­da. Ve hat­ta bahçelerin üzerinde alçak uçuş yapan helikoptere hitaben özel bir par­mak mesajı da yerinde duruyor…

.

İkinci tahliye dalgası

zad harita 2018

Har­i­tayı büyüt­mek için tıklayınız

Hükümet, ilk tahliye dal­gasın­dan son­ra 14 Mayıs’­ta, “devletin tek­lif ettiği kap­sama girmeyen­lere” hitaben bir ulti­matom ver­di. Ardın­dan, 17 Mayıs sabahı, şafak vak­ti, yüzlerce jan­dar­ma yaya olarak barikat­ları aştı ve Rohanne ormanını kuşat­tı. Ormana yakın kon­um­da­ki dört mekanı tahliye ve imha etti: la Châteigne, Puiplu, la Vos­gerie, ve la Datcha. Erte­si gün, merkez bölgede­ki le Domaine ve le Phoenix mekan­ları­na, doğu­da­ki Ker Terre et la Gare, ve batı­da­ki la Freuzière ve la Tarte mekan­ları­na eşza­man­lı olarak saldırdılar. La Pré Fail­ly mekanı ise, büyük ihti­malle, her sabah operasy­onu yöneten gen­er­al tarafın­dan ver­ilen günün hede­fleri lis­tesinde unutul­muş­tu ki, mahal­leyi kuşatan jan­dar­malar tarafın­dan yakıldı.

zad

Hede­fleri­ni hızla kuşatan 2000 jan­dar­ma yanın­da biz­im zayıf sefer­ber­liğimiz ile, iki gün­lük polis operasy­onunun bilanço­su acı oldu: form­la başvu­ru yap­mamış olan bütün mekan­lar tahliye edil­di. Kalıcı malzeme ile inşa edilmiş ve jan­dar­manın kapı ve pençeleri­ni ördüğü, ve ardın­dan insan­ların bun­ları yeniden açtığı evler yeni baş­tan örülerek kap­atıldı ve tekrar tahliye edil­di. Üste­lik “yeniden işgal ederek onları zor­ladığımızı” belirt­til­er ve “tekrar gelip evleri imha etm­eye” de söz verdiler!

Bir son­ra­ki Pazar günü, yüzlerce insan, çeşitli şan­tiyeleri gerçek­leştirmek, malzemeleri imha edilen yer­lerin yeniden inşası, Gour­bi’de hafif çatı kubbe­li bir yapının inşası, malzemeleri topla­mak ve dönüştürmek, ayrı­ca doğal bir şek­ilde doğan diğer etkin­lik­lere katıl­mak için geldiler.

Peki ya şimdi ?

Şim­di ne yöne git­mem­iz gerek­tiği­ni pek bilemiy­oruz. Polis kuşat­ması, tahliye ve çatış­malar­dan dolayı büyük bir bitkin­lik söz konusu. Ancak, ZAD’­da yaşıy­or olan, ya da bu bahar­da gelmiş olan ve bura­da kalmaya, mücadele etm­eye ve birşeyler inşa etm­eye karar­lı çok sayı­da kişi var. Hala tüm bun­lar içinde ayak­ta dura­bile­cek bir bir­lik­te­lik biçi­mi­ni koru­ma istek­leri var.

Aramız­dan bir çoğu, içinde sosyal kon­um­ların, fikir­lerin, çeşitlil­iğine yer olan, ve diğer mücadelel­er­le de bağlan­tı kur­duğu­muz bu alanı savun­maya devam etmek istiy­oruz. Son zaman­lar­da, çoğun­luk­la kol­era ile veba arasın­da bir seçim yap­mak zorun­da kaldığımız duy­gusuna kapıldık, ancak katıl­mak isteyen­lele bir­lik­te, deneye­bile­ceğimiz şeyler hala mevcut.

Bazı ZAD işgalcileri
Mayıs 2018


Let­tre aux comités locaux et à toutes celles et ceux qui aimeraient com­pren­dre où on en est sur la ZAD
Cliquez pour lire

Kedistan’ın tüm yayınlarını, yazar ve çevirmenlerin emeğine saygı göstererek, kaynak ve link vererek paylaşabilirisiniz. Teşekkürler.
Naz Oke on EmailNaz Oke on FacebookNaz Oke on Youtube
Naz Oke
REDACTION | Journaliste 
Chat de gout­tière sans fron­tières. Jour­nal­isme à l’U­ni­ver­sité de Mar­mara. Archi­tec­ture à l’U­ni­ver­sité de Mimar Sinan, Istanbul.