Mer­ha­ba ZEHRA!

Bazen yer, zaman ve mekan bizi bazı nadide insan­lar­la olan ilişkimiz­den bir anda men eder.
Şim­di, şu anda olduğu gibi…

O nadide insan­lar ki,
kim­lik­leri, yeti­leri ve üretimleriyle
ömrümüzün en asli
zamanlarına
iz düşmüşlerdir.
Yani onların bize
ve herş­eye dönük
sözlerinde
yazılarında
şarkılarında
fotoğraflarında
röportajlarında
ve resimlerinde
ömrü hikayeler­im­izin bir yeni­di­en yaratımı vardır hep.
Bu neden­ledir ki
özgürce dolaşırız
onların bize
ve herş­eye dönük
yaratı kulvarlarında.

Özgür­lük
onlar­dan bize,
biz­den onlara geçen
bulaşıcı bir virüs gibi
ken­di­ni tekrar eyler sürekli.

Özgür­lük ve yaratıcılık ilişkisinin
olağanüstü koşullar­da sınandığı
bir coğrafyada
özgür­lük ve yaratıcılığın anlamını
dört duvar arasın­da yaşayan bir gazete­ci-ressam olarak
en iyi sen anlatıy­or­sun Zehra.
Her zor zamanın bir Frida’sı oluy­or­muş demek…
Evet, zor zaman­lar­dan geçiy­oruz Zehra.
Yeryüzü
bütün zamanların
en lanetli
yüzyılını yaşıy­or şu anda.
Ekosistem
insan kaynaklı
büyük bir kırılma
(ekokırım)
yaşıy­or çaresiz.
Yeryüzüne bela
endüstri çıl­gın­lığının yarat­tığı bu kötü
yeryüzü masalında
yazık ki “mut­lu son“lara ulaşmak
çok daha geç ve güç olacak.
Yeryüzünü kemiren bu çılgınlıktan
vazgeçilmeden
güzel ve yaşan­abilir bir dünya hay­ali bile
kura­may­a­cak kimse.

Yüzünü
o ilk ezeli yaban’a
çeviren­lerin uğraşları
yeni bir yeryüzü masalı ola­bilir ama.
Toprak — su — orman — hay­van ve insan
bileşen­leri olarak
bu yeni yeryüzü masalın­da mutlu
umut­lu güzel­lik­ler yarata­bil­i­riz yine de.
Mahvet­tiğimiz doğa,
herş­eye rağmen
cömert ve hoşgörü gös­teriy­or hala.
Doğanın bu cömertliğine ve hoşgörüsüne
saygı gös­ter­diğimiz ölçüde
onun­la gerçek bir uyum ve dostluk oluş­tura­bil­i­riz ancak.
Bunu başara­cağız gal­i­ba Zehra.
Başar­mak zorundayız.
Çünkü
yeryüzünün ken­di­ni yenileyebilmesi
ve ken­di kendine kalması için
yeni yüzyıl­larımız olmay­a­cak artık.
Bu şansı
insan­lığımızın yeryüzünde kalan son ömrü adına
doğaya geri vermeliyiz.
Özgür­lüğümüz ve yaratıcılığımız etrafın­da­ki duvarlar
işte öza­man gerçek man­a­da sona erecektir;
insan­lığımızın doğayı ve ken­di ken­di­ni mahveden
haydutluğu
adalet ve özgür­lük kavramını çokça hırpaladı
ve hır­pal­maya da devam ediyor.
Böyle­sine can yakan bir evrede
herş­eye rağ­men “umut taşımak
ne zor bilmece?” diyenlere
en güzel
en umutlu
cevabı
Zehra’lar veriyor..
Çünkü
özgür­lük ve yaratıcılık
herş­eye rağmen,her koşulda
ken­di dil­ince ve ken­di rengince
mut­la­ka bir yol buluyor..
“Su Yol­unu Bulur” diye boşu­na denmemiştir;
Sen bir “su“sun Zehra.
Duvar­ların arasından
ren­garenk taşan
bir su tualisin…
Özgür­lük ve yaratıcılık
yada bir diğer deyişle
yaratıcı özgürlük
su gibidir gerçek­ten de.
Duvar­lar ve setler nafile…
Şu anda senin par­mak­ların­la resmettiğin
kadın­larının göz­leri önünde
yazıy­or­sam eğer
bu senin yaratıcı özgür­lüğünün eseridir Zehra.

 

Yani demem odur ki çok sevgili arkadaşım
yaratıcı özgür yeti
han­gi koşulda
han­gi diyarda
han­gi mekanda
olur­sa olsun
son­suz bir yaşam iksiri içmişcesine
güzel­lik­ler taşır yeryüzüne
ve onun dost yüzlü
dost gülüşlü insanlarına.
Resimlerin
diyar
diyar
yaşam iksiri taşıy­a­cak yeryüzü dost­ları­na Zehra.
Bunu görüy­or ve hissediyorum
ve
senin par­mak­ların­la resmet­tiğin kadınlarının
göz­leri önünde
sev­gi ve saygı ile nok­talıy­o­rum sözlerimi.
Ded­im ya
sen
duvar­lar arasından
ren­garenk taşan
bir su tualisin.
Daha nice kadın göz­lerin olacak
karşımız­da özgürce bakan
konuşan…

Sev­gi dostluk ve dayanış­ma ile

Sadık ÇELİK


Yarım saat sonra :

Su Yol­unu Buldu…
Kedis­tAn’ın bahçesinde ZEHRA’nın mek­tubuna yağ­mur yağdı… Atom karın­ca az önce bahçe­den koşa koşa gel­di ve Zehra’nın yağ­murlu mek­tubunun say­falarını uzat­tı bana…
Çünkü ona, “sen bir ‘su’­sun” demiştim.

Zehra

Vous pouvez utiliser, partager les articles et les traductions de Kedistan en précisant la source et en ajoutant un lien afin de respecter le travail des auteur(e)s et traductrices/teurs. Merci.
Kedistan’ın tüm yayınlarını, yazar ve çevirmenlerin emeğine saygı göstererek, kaynak ve link vererek paylaşabilirisiniz. Teşekkürler.
Kerema xwe dema hun nivîsên Kedistanê parve dikin, ji bo rêzgirtina maf û keda nivîskar û wergêr, lînk û navê malperê wek çavkanî diyar bikin. Spas.
You may use and share Kedistan’s articles and translations, specifying the source and adding a link in order to respect the writer(s) and translator(s) work. Thank you.
Sadık Çelik on EmailSadık Çelik on Facebook
Sadık Çelik
REDACTION | Journaliste 
Pho­tographe activiste, lib­er­taire, habi­tant de la ZAD Nddl et d’ailleurs. Aktivist fotoğrafçı, lib­ert­er, Notre Dame de Lan­des otonom ZAD böl­gesinde yaşıy­or, ve diğer otonom bölge ve mekan­lar­da bulunuyor.