Amerika’da yaşayan yerliler arasında Lakota diye bir kehanet var ve 23 bin yıllık geçmişe sahip yerlilerin inancına göre, Zuzeka, yani “Kara Yılan” olarak nitelendirdikleri düşman geldiği zaman dünyanın da sonu olacak. Kızılderililer, ABD’de kendileri için ayrılan Dakota topraklarına yapılmak istenen petrol boru hattını Zuzeka olarak adlandırıyor.
Kuzey Dakota Sioux kabilesinden Yuskin American Horse (Amerikan Atı) şöyle açıklıyor :
“Büyüklerimiz bize, ‘Zuzeka sape (Kara yılan) bu topraklara geldiği zaman dünyamız sona erecektir’ dediler. Şimdi Zuzeka geldi. Zuzeka, ‘Dakota Petrol Boru Hattı’dır. Buna karşı savaşmalıyız.
Getirdikleri iş makinelerinin demir pençeleri ile topraklarımızın nasıl katledildiğine şahit oldum. Bu topraklar benim atalarıma ait. Bu topraklarda akrabalarımın köyleri bulunuyor. Devlet görevlilerinin halkı için dik duran yerli kardeşlerimi yerlerde sürükleyerek götürdüklerini gördüm. Dakota, bizim dilimizde ‘dost’ anlamına gelir. Dakota Petrol Boru Hattı en başta kendi isminde yer alan Dakota’ya ihanet ediyor.
Bu proje Dakota, Lakota ve Nakota halkları ve gelecek kuşaklar için tehlike demek. Dünyada iklimin değişmesine neden oluyor. Ne yazık ki, sadece Dakota’da değil, bütün dünyada yerli halklar bu tür projelerin kurbanları oldu.
Böyle bir kavganın içinde olacağım aklıma bile gelmezdi ama ben her zaman Crazy Horse (Çılgın At), Sitting Bull (Oturan Boğa) ve atam Amerikan Horse’a (Amerikan Atı) hayranlık duymuşumdur. Onların halklarımız için zalimlere karşı verdiği mücadeleyi şimdi de ben sürdürüyorum.
Devletin yıllardır halkıma verdiği zararları, büyük tahribatları hüzünle izliyorum. Yıllardır hep aynı kafa, yerlilere karşı tavırları hiç değişmedi! Değişen sadece bize karşı kullandıkları silahlar. Fakat bu beni şaşırtmıyor. Bu büyük bir delilik örneği. Aynı zalimliği, sonucun farklı olacağını düşünerek tekrarlamaları tamamen mantıksızlık. Bu tarihi mücadele, Oceti Sakowin (Sioux halkının gerçek ismi) halkını birleştirdi. Sadece Siouxlar değil bütün yerli kabileler bu mücadelede bir araya geldi. Kimi kabileler çadırları getirdi, kimi de yiyecekleri. Birlikte yaşıyoruz ve doğru olanı savunmak için aynı cephede birlikte mücadele ediyoruz. Biz koruyucularız. Biz barışçıl bir şekilde topraklarımızı korumaya çalışıyoruz. Burada ‘Kara Yılan’a karşı tarih yazılıyor”.
Dakota Petrol Boru Hattı projesi Kuzey Dakota’nın Bakken bölgesinden el de edilen ham petrolü Güney Dakota ve Iowa eyaletlerinden geçirerek Illinois’e taşıyacak. 4 eyalette 50 ilden geçecek olan boru hattının uzunluğu 1886 km uzunluğunda olacak. Energy Transfer Partners şirketi tarafından gerçekleştirilmekte olan Boru hattı boyunca 400 metre genişliğinde tampon bölge de olacak. Boru yaklaşık olarak toprağın bir metre altında olacak. Kuzey Dakota’da çıkarılan petrol böylece güney eyaletlere iletilecek ve orada mevcut boru hatlarıyla ihracat yapılan Meksika Körfezi’ne taşınabilecek. Boru hattı günde yaklaşık 500.000 varil petrol taşıyacak. Kuzey Dakota eyaletinde Missouri Irmağı’nın üzerinden de geçecek. Bunun sadece toprağın değil, suyun da kirlenmesine yol açacağı kesin.
Ayrıca proje hattında bulunan önemli kültürel ve tarihi değerler de tehlikeye atılacak. Boru hattı başta Standing Rocks olmak üzere yerli halklara ait birçok toprak üzerinden ve kutsal kabul ettikleri sulardan ve mezarlıklardan geçiyor. Şirket ayrıca Eylül ayının sonuna doğru önemli bir Sioux yapımı eşyaların bulunduğu toprağı satın almış ve bu kültür varlıklarına zarar vermişti. İşte tüm bu nedenlerle Kuzey Dakota’da bu mega projeye karşı ciddi bir mücadele var.
3 Eylül’de direniş kampı
İlk olarak 3 Eylül’de başlayan gösterilere şirketin özel güvenlik güçleri köpekler ve gaz bombaları ile saldırmıştı. Buldozerleri durdurmaya çalışan göstericilere şirketin özel güvenlik elemanları böyle müdahale edince, sosyal medyada yer alınca göstericilere olan destek arttı. Amerika’da yaşayan 300 kadar yerli halk Standing Rock direnişi ile dayanışma içerisinde olduğunu bildirdi. Böylece direnişçiler boru hattının yanında yerli halka ait olan bölgede bir kamp kurarak direnişlerini sürekli hale getirdi. Sacred Stone Camp (Kutsal Stone Kampı) adı ile bir facebook sayfası açan direnişçiler her gün kamptan haber paylaşmaya ve kampın ayakta kalması için destek toplamaya devam etti. Demokrasi Şimdi hareketi tarafından çekilen görüntülerde bir göstericinin neden burada olduğuna dair söylediği şu sözler oldukça önemli: “Çünkü su yaşamdır. Umarım gözlerini açarlar ve bir kalpleri vardır”.
Özel güvenliğin şiddetine karşı direnişçilere Pazar günü daha büyük bir destek geldi. ABD’nin diğer yerli halkları da direnişin başını çeken Standing Rock Sioux yerlilerine destek vermeye başladı. Yaklaşık 100 yerli kabile Standing Rock Sioux yerlilerinin çağrısına destek verirken 150 kadar kabile de direnişe destek mesajları gönderdi.
Dua ayinine polis engeli
28 Eylül Çarşamba günü Standing Rock yerlilerinin düzenlemek istedikleri dua ayini yine güvenlik güçlerince engellendi. Yolu kesen Kuzey Dakota polisinin silahlı olması dikkat çekti. Göstericilerle yaşanan gerginlik sonucu polis 21 kişiyi gözaltına aldı. Aynı hafta 19 Kongre üyesi Obama’ya bir mektup gönderdi. Mektupta bugüne kadar yerli halklar konusunda birçok olumlu adım atan ve daha önce Keystone boru hattı projesini iptal eden Obama yönetimi Kuzey Dakota boru hattı projesini de iptal etmeye davet edildi.
Kara Yılan’la mücadele henüz bitmedi!
4 Aralık 2016 tarihinde Amerikan Ordusu Mühendisler Birliği, Dakota Access Ltd.’e ait boru hattının Oahe Gölü’ndeki Mni Sose’nin (Missouri Nehri) altından geçirilerek Dakota Boru Hattı’nın tamamlanması için gereken son irtifak hakkına onay vermediğini duyurdu. Mühendisler Birliği Sözcüsü Jo Ellen-Darcy tarafından yapılan yazılı açıklamada, nehir geçişine dair sınırlı bir Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu hazırlanacağı ve alternatif rota olasılıklarının inceleneceği belirtiliyor.
“Dakota Petrol Boru Hattı” projesi, Kuzey Dakota’nın Kanada sınırındaki Bakken bölgesinden çıkarılan ham petrolün Güney Dakota ve Iowa eyaletlerinden geçirilerek Illinois’e taşınmasını amaçlıyor. Toplam 4 eyalette 50 ilden geçecek 1,886 kilometre uzunluğundaki boru hattına yerli halklar Kara Yılan adını veriyor. Devasa bir yılan gibi dört eyalete yayılan boru hattının geçiş güzergâhı olarak başlangıçta Kuzey Dakota’nın başkentine yakın bir nokta belirlenmişti ancak söz konusu rota, başkente içme suyu sağlayan kaynaklara zarar vereceği endişesiyle iptal edilmişti.
Standing Rock’taki Sioux Yerlileri ve onlara katılan onlarca başka kabile Kara Yılan’ın güzergâhının atalarının mezarlarının bulunduğu kutsal topraklardan geçtiği gerçeğine dayanarak Nisan ayının son günlerinde mücadeleye başladıklarında kendilerine Su Koruyucuları dediler. Su Koruyucuları boru hattının geçeceği Oahe Gölü ve Mni Sose’de (Missouri Nehri) gerçekleşebilecek bir sızıntının bölgedeki tüm canlıları zehirleyebilecek büyük bir ekolojik tehdit olduğunu söylüyor.
Aylardır devam eden bu mücadelede Su Koruyucuları’nın üzerine coplarla ve elektrikli şok silahlarıyla saldırıldı, gözaltında köpek kulübelerine kapatılarak ve damgalanarak aşağılandılar, dövüldüler ve hava sıcaklığı sıfırın altında dondurucu şartlardayken tazyikli suya göğüs gerdiler. Kutsal topraklarında yatan atalarından aldıkları güce dayanarak geri çekilmediler ve nihayet cesaret ve kararlılıkları meyvesini verdi.
Obama yönetimi, Kasım ayı ortasında projenin tamamlanması için gereken onayı askıya aldığını, projeyle ilgili bazı müzakerelerin yapılacağını açıklamıştı. 4 Aralık’ta ordudan yapılan açıklamayla, projenin Kuzey Dakota bölümüne yeni rota belirleneceği karara bağlanmış oldu. Bu karar tam da ülkenin dört bir yanından binlerce savaş gazisi Su Koruyucuları’na katılmak ve kolluk kuvvetlerinin giderek dozunu arttıran aşırı şiddeti karşısında direnişin ön saflarında yer almak üzere bölgeye ulaşırken açıklandı.
Su Koruyucuları için bu muazzam bir zafer. Bir araya gelip eyleme geçildiğinde nelerin mümkün olduğunu ortaya koyuyor. Bu mücadeleyi büyük bir yüreklilikle sürdürdüler.
Kara Yılan’a karşı tüm güç!
Mühendisler Birliği’nin kararı ve önümüzdeki sürece dair cevaplanmayı bekleyen daha pek çok soru var ve Su Koruyucuları bu soruları yüksek sesle sormaya devam edecek:
- Mühendisler Birliği gerçekten de bir Çevre Etki Değerlendirme Raporu hazırlayacak mı? Ve hazırlayacaksa bu rapor projenin ne kadarını kapsayacak – sadece nehir geçişini mi yoksa tüm boru hattını mı?
- ÇED’te hangi konular göz önünde bulundurulacak? (Örneğin sızıntı riski analizini kapsayacak mı? Peki ya kutsal alanlar? Bakken’in iflas ettiği şu günlerde boru hattının ekonomik açıdan gerekli olup olmadığını yeniden değerlendirecekler mi?)
- Hangi alternatif rotalar göz önünde bulundurulacak? “İnşaattan vazgeçmek” de seçenekler arasında yer alacak mı?
- ÇED süreci ne kadar sürecek?
- Kabileler ne kadar söz hakkına sahip olacak? Kamusal katılım süreci nasıl işleyecek?
- Mühendisler Birliği’nin daha önce hazırladığı Çevre Etki Değerlendirmesi hangi bakımlardan yetersiz bulundu?
- Genel olarak boru hatlarına dair düzenleme süreçlerine ilişkin olası değişiklikleri ele alan kabile istişare süreçlerinin sonucu ne oldu? Herhangi bir değişiklik önerildi mi?
- Alınan bu kararların Trump yönetiminde tersine dönme ihtimali ne? (Projenin sahibi ETP’de Trump’ın da hissesi var.)
- DAPL’nin Mühendisler Birliği’ne açtığı ve Cuma günü görülmeye başlanacak olan davanın sonucu bu kararları nasıl etkileyecek?
- Amerikan hükümeti gerekirse şirketin nehrin altından izinsiz sondaj yapmasını da zor kullanarak durdurmaya hazır mı?
Projenin sahipleri Energy Transfer Partners ve Sunoco tarafından yapılan açıklama, Dakota Access’in izinsiz de olsa her halükârda sondaja devam edeceğinden kuşkulanmamız için yeterince neden sunuyor. Açıklama şöyle son buluyor:
“Bugün Beyaz Saray’dan Mühendisler Birliği’ne gelen yeni erteleme talimatı, aşırı uçta yer alan az sayıda seçmene yaranmak adına hukukun egemenliğini terk eden bir yönetim tarafından apaçık herkesin gözü önünde gerçekleştirilen bir dizi politik faaliyetin sonuncusu. Baştan beri söylediğimiz gibi ETP ve SXL kendini bu hayatî projenin gerçekleştirilmesine sonunda dek adamıştır ve Oahe Gölü ve çevresinde daha fazla rota değişimine izin vermeksizin boru hattının tamamlanması beklentisi içindedir. Bu Yönetim’in bugün yaptığı hiçbir şey bunu hiçbir surette değiştiremez.”
Su Koruyucuları direnişi hiç gevşemeden sürdürmenin kritik bir önem taşıdığının farkında. Koalisyon, Aralık ayı boyunca Dakota Petrol Boru Hattı yatırımcılarına karşı “eylem ayı” çağrılarını sürdürüyor. Kamp alanındaki Su Koruyucuları mevzilerini terk etmemeye kararlı ve önümüzdeki haftalarda dünya çapında 100’ün üzerinde dayanışma eylemi planlanıyor. Bu eylemlerde oklar Kara Yılan’ın kalbine yani projenin finansal desteğine çevrilmiş. Su Koruyucuları boru hattı projesine kredi desteği veren 17 bankanın bu projedeki paylarını gösteren bir harita hazırlamış. Dünyanın pek çok yerinde şubesi olan bu bankaların protesto edilmesi ve bu bankalarda hesabı olanların paralarını çekerek hesaplarını kapatması suretiyle Kara Yılan’ı besleyen kan damarlarını kesmek hedefleniyor.
Şimdi bir an soluklanıp bu zaferi ve Standing Rock’ta şahlanan Yerli Halkların dirilişini kutlama zamanı ama yine de unutmayalım ki bu daha başlangıç. Su Koruyucuları Kara Yılan’ın birden çok başı ve geniş topraklara yayılan bir gövdesi olduğunu hatırlatıyor. Su Koruyucuları şu an sadece bir boru hattıyla mücadele etmiyor, bu enerjiyi daha ileriye taşıyarak tüm fosil yakıt altyapı projelerine karşı bir direniş hareketi inşa ediyor.
29 Kasım’da Kanada federal hükümeti iki büyük boru hattı projesine daha resmen onay verdi – Kinder Morgan’ın Trans Mountain genişleme projesi ve Enbridge’in Line 3 boru hattı projesi. Batı Sahili Yerli Halkları ve destekçilerinin yıllar süren mücadelesi sonucu Enbridge’in Northern Gateway boru hattı projesi de aynı gün reddedildi.
Kısa bir süre önce yenilgiye uğratılan Keystone XL boru hattıyla aynı kapasiteye sahip Line 3 boru hattı projesi de Anishinaabe halkının toprakları boyunca yer alan yeryüzündeki en güzel göller bölgesi ve yabani pirinç yataklarından geçerek Hardisty, Alberta’dan Superior, Wisconsin’e kadar 1600 kilometrelik bir hatta katran kumu petrolü taşıyacak. Söz konusu rotada tüm dünyadaki tatlı su rezervlerinin beşte birini barındıran Great Lakes göller bölgesi de bulunuyor. Line 3, 7,5 milyar doları bulan maliyeti ve günde 760.000 varil petrol taşıma kapasitesiyle Dakota Petrol Boru Hattı’ndan da büyük bir proje ve 2 yıldır bölgedeki Ojibwe kabilesinin önderliğinde pek çok taban hareketinin de desteğiyle bu hatta karşı muazzam bir mücadele veriliyor. Nisan 2017’de Line 3’ün ÇED süreci tamamlanarak kamuoyunun görüşlerine başvurulacak.
Bugün DAPL karşısında zafer kazanan Su Koruyucuları, şimdi Kara Yılan’ın diğer başlarının saçacağı zehre karşı da sularını, kutsal topraklarını ve Doğa Ana’yı korumak için birleşik bir mücadeleye hazırlanıyor. Anishinaabe halkının toprakları boyunca yer alan yeryüzündeki en güzel göller bölgesi ve yabani pirinç yataklarından geçerek Hardisty, Alberta’dan Superior, Wisconsin’e kadar 1600 kilometrelik bir hatta katran kumu petrolü taşınacak.”
(Çeviri: İnan Mayıs Aru)
Bundan sonra?
Asıl sorun da bundan sonra başlayacak. Direnişin sahipleri bu “çözüme” nasıl yaklaşacaklar ve direnişin bundan sonraki safhasında nasıl bir konum alacaklar? Su Koruyucuları’nın Mühendisler Birliği’ne yönelttiği gibi, ” alınan bu kararların Trump yönetiminde tersine dönme ihtimali ne? (Projenin sahibi ETP’de Trump’ın da hissesi var.)Bütün bunları yaşayarak göreceğiz.
Kesin olan şu ki yeryüzü; ilişkili olduğu bütün varlıklarıyla insan eksenli, doğal olmayan bir zorlamayla yenilenemez ve ölümcül bir evreye doğru itilmektedir. İnsanlık durumundan haydutluk durumuna geçilmiştir.
Yeryüzünde masum olan yalnızca toprak, şu, bitkiler ve geride kalan hayvan çeşitliliğidir. Var olanları korumak, kollamak, onarmak artık yetmemektedir. Kapitalistlerin sözde iklim konferansları (COP 21 vb.) ise, kendini aklama ya da ömürlerini biraz daha uzatacak yeni arayışlardan başka bir şey değildir ve sahtedir. Yaşam bilinçli özgür bireylerin, grupların kolektif dayanışmaları, radikal alternatif yaşam projeleri, örneğin ZAD NDdL, Hanbach Forest, Honduras yerli Halkların Örgütleri Konseyi, Dakota Su koruyucuları, Amazon Yerlileri, Alakır Nehri Kardeşliği, Karadeniz isyanda Grubu vb. dışında yeryüzünün geleceğine dair hiçbir somut yaşamsal çaba görülmemektedir. Marksistlerin ve türevlerinin doğal dünyadan bihaber politik stratejileri ise yalnızca bir kara mizah malzemesidir.
Sonuç olarak doğal dinamikleri büyük ölçüde kırılan, yalnızlaştırılan yeryüzü bir haydutlar cehennemine dönüşmüştür. Her gün daha büyük savaşlarla, talanlarla, yağmalamalarla, katliamlarla dövülen, örselenen dünyamız bu cehennem aralığında kendine adeta yeni bir yörünge aramaktadır.
Su Koruyucuları aktivisti, Kat Spellman’ın deyimiyle : But it’s not over!
1851 yılında imzalanan antlaşmadan beri gaspedilen Oceti Sakowin Oyate toprakları ve boru hattı çevresindeki üç direniş kampının haritası.
Doğa, bütün uzak-yakın, yaban diyarlarındaki, insan, hayvan, orman ve su çeşitliliği ile kendisine yeni bir doğal savunma hattı oluşturuyor.
Dünyamız, Dakota’dan Amazonlara, Amazonlardan ZAD’lara, Alakır’a ve hatta 21.yüzyılın ilk enternasyonal devrimi niteliği taşıyan Rojava’ya kadar kendi doğal ittifaklarıyla haydutlara karşı yeni bir enternasyonal “doğrudan eko-direniş ve dayanışma” ağı örgütlüyor. Dakota’da başlayan ve büyük bir dayanışma, direniş ve kazanımla devam eden bu yeni döngü, dünyamızın geride kalan insan hayvan orman ve su dostluğuna müthiş bir katkı sağlayacaktır.
» İkinci bölüm : Haydutların bitmeyen yağmasına direnen halklar